Arequipa
Bugün artık gezinin 14.günündeyiz. Bolivya / Tiwanaku’dan ayrılıp aracımız ile Arequipa’ya geçtik ve orada konakladık. Bolivya’dan çıkıp Arequipa / Peru’ya gelirken Colca Kanyonu adı verilen bölgeden geçmek gerekiyor. Yer yer 5.450 metreyi gördüğümüz yol hem çok uzun hem de zor. Yükseklik de burada artık hepimizi etkiliyor. Ben bu yolu her molada kusarak geçirdim maalesef. Yükseklik az etkilesin diye Coca yaprağı çiğniyor, Coca çayı içiyoruz ama çok faydası olduğu söylenemez.
Peru ile başlayan gezimizin 10.gününde Bolivya’ya geçip dün gece tekrar Peru’ya girmiştik. 15.güne geldiğimizde belki de Peru’nun en güzel şehirlerinden Arequipa’dayız. Arequipa yüksek dağlarla, termal sularla, çöllerle, tuz gölleriyle ve dünyanın en derin kanyonu ile çevrili her zaman güneşli tam bir koloniyal şehir, çok estetik ve sevimli. Peru’nun ikinci büyük şehri olan Arequipa’da şehrin tam meydanında Plaza des Armas’da yer alan otelimizden kahvaltımızı yaptıktan sonra şehri keşfetmek üzere ayrılıyoruz. Arequipa’ya beyaz şehir deniyor.
Beyaz şehir (La Ciudad Blanca) denmesinin iki nedeni var; birincisi buraya özel Siyar adı verilen beyaz taş diğeri ise teni beyaz insanların (İspanyollar) diğer Peru şehirlerine göre daha fazla olması. Tüm Arequipa’da 900.000 kişi yaşıyor. İspanyollar döneminde (halen de bu şekilde) nehrin bu yakasında varlıklı insanlar oturuyormuş diğer tarafta köylüler ve fakirler oturuyor. Areqipa’nın toprağı yakındaki volkandan dolayı verimli ve en çok kırmızı soğan ve sarımsak yetişiyor. Yörede yetişen meyveler Papaya (küçük ve sindirim sistemine iyi geliyor), Maca (kinova benzeri toz) çocuk kahvaltılarında tozu yoğurda karıştırılıyor) ve Coca yaprağı.
Yağmur mevsimi ise Ocak-Mart ayları. Şehrin etrafını panoramasını da güzelleştiren bazı dağlar çevreliyor; Chachani (=sevgili 6075 m), Misty (=efendi 5822 m), Pichu pichu (=dağ dağ 5525 m, ispanyolcası piko piko). Arequipa’nın yakınındaki nehrin ismi ise Rio Çil (=çok soğuk)
Arequipa’da yaşayanlara Arequipenos deniyor ve bunlar entellektüel seviyelerinin yüksekliği, politik inanç seviyeleri ile kendilerini Peru’dan ileri görüyor ve bununla gurur duyuyorlar.
Şehirdeki duraklarımızdan birisi Arequipa’nın tarihi ve gelenekleri açısından çok önemli olan Cizvit Tapınağı; La Compania Kilisesi (Iglesia La Compania). Kilisenin duvarları taçlar, kuşlar ve çiçekler ile süslenmiş. Tüm Arequipa gibi bu kilisenin duvar süslemelerinde de Avrupa etkisi hissediliyor. Kilisenin girişinde Cizvitlerle ilgili bir sembol olan deniz kabukları var. Bu kiliseyi Arequipa halkı Cizvitlere hediye etmiş.
Bir sonraki durağımız Santa Catalina Manastırı. 17.yy’da inşa edilen bu Manastır 400 yılını halka kapalı geçirdikten sonra 1970 yılında halka açılmıştır. 400 yıl boyunca korunmuş olan bu manastırdaki avlu, bahçe mutfak ve manastıra gelen kızların kaldıkları odalar görülebiliyor. Yeni rahibeler saflığın simgesi olarak beyaz giyiyor. Halen 20 rahibenin kaldığı manastıra yeni gelen kızlar 2-3 yıl alt bölümde kalıyorlar sonra üst kısımlara geçebiliyor. Bu aşamada sonsuza kadar manastırda kalıp kalmayacağına karar veriliyor. Manastırdan atılmak ise kendisi ve ailesi için çok onur kırıcı. Burada eğitim alan kızlara her yıl ailesi 100 pezo çeyiz gibi ödeme yapıyor. Rahibelerin eşyalarını avlunun kenarındaki odalarda görebiliyorsunuz. Avluya bakan başka bir oda da şapel olarak döşenmiş. Azize Katalina’nın heykeli de şapelde bulunuyor. Ayrıca ölen rahibeler için bir oda var. Ölen rahibelerin resimleri duvara asılmış ve günah diye gözleri yapılmamış. Burada şu anda 20 rahibe var ama 80 tane rahibe evi ve bahçesi bulunuyor. İkinci katta hizmetçiler için odalar bulunmasına rağmen 1870’te yapılan reform sonrası hep birlikte yaşamaya başlıyorlar, hizmetçileri de olmuyor.
Daha sonra güzel bir Arequpia restoranında yerel Peru yemeği olan Ceviche yedik ve artık yaklaşık 2.000 m seviyesine indiğimiz için daha rahat bir şekilde yerel içkileri olan Pisco içebildik. Biz denemedik ama önemli bir Peru yemeği de neredeyse her menüde yer alan Gine Domuzu yerel adı ile Cuy. Tavşan büyüklüğündeki bu hayvanların kurutulmuşu dahil her türünü yemek olarak bulmanız mümkün. Yemeklerde çok sıklıkla patates ve mısır bulunuyor. Peru’da yüzlerce çeşit mısır ve patates üretiliyor. Yüksek irtifalarda zaten Yükseklik Hastalığı riski nedeniyle zor olan hayat eğer alkol alırsanız çok daha zorlaşıyor. Her bir kadeh Pisco neredeyse 1.000 m daha yukarıdaymışsınız etkisi yapıyor.
Arequipa’da çektiğiniz fotoğraf karelerinin içine giren güzel dağ ise El Misti’dir. En son 1983 yılında püsküren bu yanardağ 5.800 m yüksekliğinde. Colca Kanyonunda (Canon del Colca) trekking ya da Rio Majes’de rafting yapmak gibi El Misti’ye tırmanmak da Arequipa’da yapılabilecek aktiviteler arasında. Hem ilgi alanımız olmadığı hem de vaktimiz olmadığı için biz bunları yapmadık. Ama tırmanması kolay bir dağ olduğu için dağcı olmayanlarda buraya tırmanıyorlar.
Arequipa’nın önemli diğer bir yapısı da Arequipa Katedrali. Peru’nun en büyük dini yapılarından birisi olan Katedral mutlaka görülmeli. Peru’da katedraller zaten genellikle ana meydanda yer alır ama bu Katedral Plaza des Armas’da yer alan ve tüm meydan boyunca uzanan tek Katedraldir. Bu Katedral’e dünyanın yaklaşık 100 Bazilikasından parçalar getirilmiştir ya da destek verilmiştir. Mesela Altar’ın sağındaki bayrak Vatikan’dan gelmiştir, 12 ana kolon İtalyan mermerinden yapılmıştır, Bizans tarzı dev lambalar İspanya’dan gelmiş, Katedral Org’u Belçika’dan gelmiştir.
Biz Arequipa’nın sokaklarını, koloniyal havasını çok sevdik ve dini merkezler yerine sokaklarda dolaşmayı biraz da Alpaca yününden yapılan kazak, battaniye, bere gibi ürünleri alabilmek için alışveriş yapmayı tercih ettik. Siz dini ve önemli mekanları kaçırmak istemiyorsanız; Museo Santury, Iglesia de la Compania, Monasterio de la Recolata, Museo de Arte Virreinal de santa Teresa‘yı görülecek yerler listenize eklemelisiniz.
Peru’da hakkındaki; Amazon, Lima, Ballestas Adaları, Cuzco, Ica, Inti Raymi Festivali, Machu Pichu, Nazca Çizgileri, Pisac-Ollantaytambo, Puno-Titicaca Gölü yazılarımızı da okuyun.