Cusco
Peru gezimizin ilk günlerinde Lima, Pisac-Moray-Ollantaytambo’ı gördük ve Inti Raymi Festivali’ne katıldık. Kahvaltıdan sonra gezinin 5.gününü Cuzco ve yakın çevresini keşfe ayırdık. Bir bilgi verelim bu şehre sıklıkla Cuzco da (çok az da olsa Cozco) deniyor Cusco da. Okunuş olarak da ikisi de geçerli.
Uçaktan iner inmez artık 3.500 m seviyelerinde olduğumuz için yükseklik hastalığından etkilenmemiz için Coca Yaprağı ikram ediliyor. Biz çok net faydasını görmedik ama Coca Çayı içmek ve Coca yaprağı çiğnemeniz tavsiye ediliyor bu irtifalarda. Peru gezinizde “tamam işte Peru’dayım” dediğiniz yer kesinlikle Cuzco oluyor. Renkli koloniyel tarzlı evleri, güzel meydanları, lokal giyimli halkı size bu duyguyu hemen veriyor. Tahmin edeceğiniz gibi burası da UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan bir şehir. 12.yy‘da kurulan şehir, 13. yy’dan İspanyolların Peru’yu işgal ettiği 16. yy’a kadar İnka Uygarlığı’nın başkenti olmuş. Şimdi de başkent Lima olmasına rağmen Peru Hükümeti Cuzco’yu da Tarihi Başkent olarak kabul ediyor. Tamamı ile dağlarla çevrili olan 500.000 nüfuslu Cuzco’ya bu ayrı estetik bir hava veriyor. Zaten 12 adet dağ ile çevrili Cuzco’nun manası da bununla alakalıymış; Göbek Deliği demekmiş Cusco, Dünyanın Merkezi anlamına geldiği de söyleniyor yerel dilde.
Cusco ismi Quechua dilindeki karşılığı olan Qusqu’dan gelmesine rağmen daha da öncesi Aymara diline dayanıyor. Burada konu açılmışken biraz bilgi vermekte fayda var. Peru’da ana etnik ırk bulunuyor; Quechua ve Aymara. Çok farklı olmamakla birlikte Quechua’lar bize biraz daha güzel insanlar olarak geldi. İkisinin de ayrı dilleri ayrı bayrakları var. Gökkuşağı şeklindeki Quechua bayrağı ile Aymara bayrağı aynı renkleri taşıyor ama Quechua bayrağı çizgili iken Aymara bayrağı dama şeklinde. Enine çizgili Quechua bayrağı aynı zamanda Cusco Eyaletinin resmi bayrağı.
Bu bölgenin tarihine çok kısa bir şekilde değinirsek; Killke Halkı 900-1200 yılları arasında bölgeye ilk gelen topluluk, bunu 13.yy’da buraya gelen İnkalar takip ediyor. 1533’de ise ilk olarak İspanyollar ile tanışıyorlar. İnka Medeniyeti maalesef İspanyolların ülkeye girişinde hazırlıksız yakalanmışlar; hayatlarında at görmeyen, zırh görmeyen İnkalar zırhlar içerisindeki atlı İspanyolları Tanrı sanarak karşı koymamışlar. Zamanla durumun böyle olmadığı anlaşılmış ama ülke İspanyollara teslim edilmiş olmuş. Birçok istila ve savaşla geçen yıllardan sonra 1821 yılında Peru bağımsızlığını ilan etmiş.
Cuzco’ya geldiyseniz artık yüksek irtifalardasınız demektir. Konusu açılmışken Yükseklik Hastalığı ya da rahatsızlığı ve bizi orada ne kadar etkilediği hakkında biraz bilgi verelim. Ne de olsa Peru & Bolivya denince akla ilk gelen konulardan birisi bu.
Yükseklik Hastalığı
Yükseklik Hastalığını tarif etmemiz gerekirse; Yüksek rakımda havadaki oksijen deniz seviyesine göre daha seyrek yapıda olması nedeniyle vücudun ihtiyacı olan oksijenin alınabilmesi amacıyla solunum sayısının, solunum derinliği ve kalp hızının artması ile karakterize bir tablo. Tablonun devamı olarak solunum zorlaşıyor ve ciddi bir yorgunluk ve halsizlik hali hissediliyor. Tabii ki bu tablo sizde olacak diye bir şey yok. Sporcu olmanız, fit olmanız, kilolu ya da zayıf olmanızla bu rahatsızlıkların sizde çıkması arasında kesin bir bağlantı yok. Sizde nasıl bir karşılığı olacağını ancak oraya gidince anlıyorsunuz. Grup içerisinde yaşı ileri, kilosu fazla kişiler hiç etkilenmezken gayet fit olan kişiler çok etkilenebildiler. Bizdeki karşılığı ise normalde yorulmadığımız aktivitelerde daha fazla yorgunluk hissetmekle sınırlı kaldı. Özetle özellikle Peru kısmı için çok endişe edilecek bir şey yok çünkü yükseklik çok fazla değil. Bolivya’da ise 4.500 m seviyeleri biraz daha zorlayabilir. Böyle bir durumda; dinlenmek, birçok otelde bulunan oksijen tüpleri ile oksijen desteği almak iyileşme olmuyorsa düşük irtifalara inmek tavsiye edilir. Bizden sadece bir arkadaş otelden oksijen tüpü desteği almak ve günü istirahat ile geçirmek durumunda kaldı.
Bu amaçla takviye olarak kullanılması tavsiye edilen ilaçlar da varama esas olan bol bol su içmek, gereksiz efordan kaçınmak ve alkol ya hiç alamamak yada abartmamak. Peru’da size Pisco Sour içmeyin demiyoruz ama 1 kadeh ile yetinmelisiniz. İçeceğiniz her ekstra kadeh hissedilen yüksekliği yaklaşık 1.000 m artırıyor. İlaç takviyesi konusuna gelince bazı kaynaklarda Diazomid kullanılması öneriliyor. Bizim tavsiyemiz ise CellFood adı verilen takviyeler olacak. Ülkemizde bulunabilen preparat ismi Celloxy 30 ml damla. Bu preparat kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırarak yüksekliğe bağlı şikayetlerin yaşanma ihtimalini azaltıyor.
Plaza de Arma ve Cusco Katedrali Cuzco’nun kalbi denilebilir. Bu tarz yapı zaten çok fazla yok bu nedenle içerisi de oldukça etkili olan Cusco Katedralini (The Cathedral Basilica of the Assumption of the Virgin ya da Cusco’s Cathedral ya da La Catedral del Cuzco) mutlaka gezmelisiniz. Değişik bölümlerinin yapımı 1550 ile 1750 yılları arasında devam eden Katedralde fotoğraf çekmeniz yasak ve içeriye giriş küçük bir ücrete tabii. Katedralin yapı malzemesi olarak yakın çevreden ve Saqsaywaman’dan gelen taşlar kullanılmış.
Diğer önemli yapı Quricancha (diğer söylenişleri ile Coricancha, Koricancha, Qoricancha Qorikancha); İnkalar imparatorlarını “Güneş’in Oğlu” olarak gördükleri için bu tapınağı da Güneş tanrısı İnti’ye adanmışlar. Bu nedenle de orijinal İnka Medeniyetindeki ismi İntikancha ya da Intiwasi. Coricancha’nın duvarları ve zemini İspanyollar buraya gelmeden önce altın kaplıymış. Altınların bir kısmı İspanya’ya taşınmış bir kısmı ise çalınmış.
Cusco’nun her zaman serin olduğu göz önünde bulundurmalısınız şehirde özellikle gece gezerken. Birçok yerden satın alabileceğiniz kulakları da örten örme şapkalar (Chullos) imdadınıza yetişebilir. Yerel kıyafetlere değinmişken Peruluların vücudun arka tarafını ve omuzları da örten battaniyeler giydiklerini ve bunlarla sırtlarında çocuklarını da taşıdıklarını sıklıkla göreceksiniz. Onlar gibi kullanma imkanınız yok ama Manta adı verilen bu battaniyelerden güzel bir anı olması için almalısınız. Cuzco merkezinde “mutlaka şuraya gidin” denecek çok fazla bir yer yok ama meydanlar, ara sokaklar ayrı ayrı çok estetik ve keyifli. Özetle vurun kendinizi ara sokaklara ve kaybolun Cuzco sokaklarında. Gezerken birçok yerde LGBT’nin bayrağını çok andıran gökkuşağı renkleri taşıyan bayraklar göreceksiniz. Bu bayrak Quechua yerlilerinin dayanışmasını simgeleyen İnka bayrağı. Bazı söylentilere göre LGBT bu bayraktan esinlenmiş.
Cuzco çevresinde de görülmesi gereken önemli noktalar bulunuyor. Biz ilk olarak Tambomachay’a gittik buradaki su kanallarını burada görülecek en özel yapılar. İnka’lar buradaki su kanallarından su içerek beden ve ruh temizliklerini yapıyorlarmış. Suyun hangi kanaldan içildiğine göre bedenin neresinde iyi geleceği de değişiyormuş. Kanallar, çeşmeler ve diğer İnka yapılarını gördükten sonra yürüyerek Puka Pukara’ya geçtik iki bölgenin arası yaklaşık 1 km. Kırmızı kale olarak da bilinen Puka Pukara askeri bir bölge olarak kullanılmış ve Tambomachay’ın güvenliği buradan sağlanmış. Puka Pukara (Quechua dilinde; Kızıl Kale) ismi toprak yapısının kırmızı olmasından geliyor. Kale İnca Trail üzerinde yer alan bir askeri kale harabesi. Pozisyonu itibarı ile mükemmel bir kontrol noktası olan Puka Pukara; Cusco’dan gelip kutsal vadiye inen insanları kontrol etmek için yapılmış. Inca medeniyetinde her zaman çok düzenli ve mükemmel uyumlu bir taş işçiliği hâkim olmasına rağmen burada işçiliğin bir miktar zayıf olduğu görülüyor. Tarihçiler bunu And Dağlarının en yüksek yerlerinden birisinde (3720 m) yer alan bu kalenin savunma amaçlı olarak biraz hızlı inşa edilmiş olmasına bağlıyor. Puka Pukara Cuzco’ya çok yakın bir harabe olduğu için en çok ziyaret edilen ve en popüler yerlerden birisi.
Son durağımız Saksayhuaman oldu. Telaffuzu zor olduğu için Sexywoman adı takılmış, rehberler bile bu ismi gırgırına bazen kullanıyor. Bu dört bölge içerisinde en etkileyicisi kesinlikle burası. Bıçakla kesilmişçesine mükemmel kesimli 9 m yüksekliğinde ağırlığı 80 tonu bulabilen devasa kayaların üst üste konulması ile oluşturulan bu şehirde ayrıca yine tarım için kullanılan terasları görmek de mümkün. Dikkatli olarak bakıldığında insan bu kayalar bu hatasızlıkla o devirde nasıl kaldırıldı, nasıl bu kadar hatasız yerleştirildi anlayamıyor. Devasa kayalar harçsız bir şekilde araya bir kâğıt dahi sokamayacağınız mükemmellikte üst üste dizilmiş.
Bu noktaların bazılarında kucağında kuzularla fotoğrafını çekmenizi bekleyen yerel kıyafetli kadın ya da çocuklar göreceksiniz. Az bir para vermeniz karşılığında güzel bir anı fotoğrafınız olabilir.
Tüm bu noktaları gezebilmek için Tourist ticket adı verilen bir bileti almanız gerekiyor. Hepsini tek tek alır ve gezerseniz oldukça pahalıya gelecektir sizin için.
Burayı gezdikten sonra Cusco’ya doğru dönüşe geçtik. Bir lokal yemek sonrası otele dönüş ve dinlenmece.
Ne yenir?
Bu konu için Lima’da ne yenir, ne içilir? sayfamızı okuyun.
Yarın Amazon’a geçmek için Puerto Maldona’ya uçacağız. ilgili yazımız için tıklayın-Titicaca Gölü.
Peru’da hakkındaki; Arequipa, Ballestas Adaları, Lima, Ica, Inti Raymi Festivali, Juliaca-Puno-Titicaca Gölü, Machu Pichu, Nazca Çizgileri, Pisac-Moray-Ollantaytambo yazılarımızı da okuyun