St. Petersburg

Ülkenin Moskova’dan sonra 2. büyük kenti,önde gelen bir sanayi ve kültür merkezi olan St.Petersburg, adını en önemli Çarlardan biri olan Büyük Petro’dan (orjinal adı Peter the Great, ama nedense bizde deli Petro olarak bilinir) almış. Büyük Petro Neva Nehrinin Baltık denizine döküldüğü yerde Rusya’nın en modern şehirlerinden biri olan St.Petersburg’u başkent olarak diğer Avrupa kentleri örnek alınarak inşaa ettirmiş.

Bu nedenle şehrin ismi kendi isminden gelir. Beyaz Denizi Baltık denizine bağlayan 74 km uzunluğundaki Neva nehrinin 30 km’si şehirden geçiyor. Şehirde bir kısmı yapay olan 95 kanal var bu nedenle de yerleşim 42 ada üzerine kurulu. Bu kanal ve adalar nedeni ile şehirde 400 köprü var ve 21’i açılıp kapanıyor. Burası bir nevi doğunun Venedik‘i.

St.Petersburg ’da bir havaalanı ve 2 terminal var. “Pulkovo” havaalanının I nolu terminali daha çok iç uçuşlara II nolu terminal ise daha çok dış uçuşlara ayrılmış ama ters de olabilmekte. Bizim seyahatimizde Türk Havayolları II nolu Terminal’den kalktı ama önceden otelinizden telefon ettirerek sordurmanızda fayda var çünkü iki terminalin arası yürüme mesafesi değil. Şehirden havaalanına tren yok ring şeklinde otobüs var ama uğraştığınıza değmez resmi olmayan taksiler sizi otelinizden alarak havaalanına 600 ruble karşılığında 45 dakikada götürüyorlar (otelin arayıp ayarlaması durumunda tabii ki !!)

Moskova’ya geçmeyi düşünüyorsanız ya da Moskova’dan gelecekseniz “Red Arrow” isimli yataklı treni kesinlikle öneririz. 4 kişilik yataklı kompartımanlarda ücret 112 dolar (1 kişi). Yolculuk 8 saat sürüyor gece 24.00 de binip sabah şehirde oluyorsunuz ve tren son derece konforlu. Detay ve bilet için tıklayın.

Bizim kaldığımız otel Nevsky caddesinde idi. Burası St.Petersburg’un tam kalbi olduğu için otelimiz Hermitage’a yaklaşık 300m uzaklıktaydı. Bu lokasyona yakın oteller gezinizi kolaylaştıracaktır.

St.Petersburg’ da ilk gününüze Saray Meydanı‘ndan (Dvortsovaya Pl-Palace Square) başlamanız gerekir; çünkü St. Petersburg’un bir kalbi varsa orası burası. Bugün takip ettiğimiz rotanın haritası için tıklayın. Dünyanın belki de en büyük meydanının ortasında 1834 yılında yerleştirilmiş ve kendi ağırlığı ile orada duran Alexander Kolonu (Aleksander Sütunu) yer alır. Çok rüzgarlı günlerde yere sabitlenmediğini hissedebilirsiniz. Meydanın bir tarafında Hermitage Müzesi yer alırken diğer tarafında Zafer Takı bulunur.

Burada görmeniz gereken tabii ki en önemli yer inziva yeri anlamına gelen Hermitage Müzesi. Ama bunun için belki daha uzun bir zaman ayırıp tekrar gelmelisiniz. Müze sabah saat 10:30 da açılıyor ama daha açılmadan önünde uzun kuyruklar oluşur. Yaklaşık 2 saatlik bir bekleme normal denilebilir. Saray Meydanından bireysel giriş yapılırken Neva nehri tarafından grup girişleri oluyor. Bu kuyrukta beklememek için internet üzerinden biletinizi alarak direk sıranın başındaki diğer kapıdan girebilirsiniz.. Hermitage hakkında daha detaylı bilgi için tıklayın. İçeride sergilenen 3 milyon eser olduğunu söylersek ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini siz düşünün. Tam bir tur için 25 km yürümeniz gerektiği, her bir esere 3 sn ayrılsa gezinin haftalar alacağı söyleniyor. Bu şekilde olamayacağı için tavsiye edilen genelde 1 gün denir ama biz çok hızlı bir tur ile 4 saatimizi ayırabildik. Girişte size bir plan veriliyor (ya da siz isteyin) bu planda renklere göre salonlarda ne olduğunun açıklaması ve salon numaraları var. Salon numaralarına göre gezer ve gezdiğiniz salonları işaretlerseniz sorun yok aksi halde kesin kaybolursunuz; çünkü bütün salonlar sonuçta birbirine benziyor ve bir süre sonra karışıyor. Müze olarak inşaa edilmediği bir saray olduğu için “bir yerden gir heryeri gezerek diğer kapıdan çık” pek mümkün değil. Giriş ücreti 350 r, özel sergiler hariç flaşsız fotoğrafa izin var. Kuyrukta yanınıza resmi olmayan rehberler “rehber ister misiniz?” diyor. Bu teklifi kabul etmemenizde fayda var; en önemlisi bu kişiler ile yapılan tur 1,5 saat ki bu çok yetersiz. İkinci önemli konuda bu kişiler resmi rehber olmadığı için sizi sırada bekletmeden sokabilecekleri biletleri (bunların farkı nedir bilmiyoruz) bilet kontrolünü yapan kişi dikkatli ise kabul etmiyor (tanık olduk!!) Alaka bir bilgi ama müzenin 50 kedisi varmış ve akşamları serbest bırakılarak fare mücadelesi bu şekilde yapılıyormuş.

Müzeden çıktığınızı düşünerek devam ediyoruz. Meydanın sol tarafında Admiralteysky (Donanma Binası) var ama halka kapalı. Haritadaki rota üzerinden devam ederseniz meydanda çıkıp küçük bir köprüden karşıya geçmeniz gerekiyor bu köprü üzerinde iki tarafa da doğru Neva‘nın güzelliğini mutlaka izleyin. Köprünün çaprazındaki güzel otel Kempinski. Rota üzerinde biraz ileride Pushkin Museum var (giriş 200 r). Burada Pushkin’in özel eşyalarını görebilirsiniz. Kempinski Otelinin biraz ilerisine bakarsanız somon renkli bir bina görürsünüz. Bu bina Strogonov Ailesinin Sarayı ve şu anda Rus Müzesi olarak kullanılmakta. Ailenin şef aşçısının kendi icadı olan mantarlı, kremalı et yemeği ailenin adı ile anılmaktadır; “beef strogonov”(giriş 300 r).

Yemek molası veya bir şeyler içmek için mola gerekirse Stolle iyi bir seçim olabilir (ul.dekobristov 33). Yol sizi adını Çar II. Alexander’in 1881 yılında uğradığı suikasttan alan Saçılan Kanlar Kilisesi‘ne (Kurtarıcı İsa Katedrali) götürür. Moskova daki Aziz Vasili katedralinin bir benzeri olan Kurtarıcı Kilisesi belki de St.Petersburg’un simgesi sayılabilir (giriş 300 r). Bu Katedralin içerisi Aziz Vasili Katedraline göre daha gösterişli. Bu Katedralin yanında geniş bir arazide Rusya Müzesi ve Bahçeleri yer alıyor.

Bu rota üzerinde haritada işaretli yerleri önermekle birlikte mutlaka görmeniz gerekenler ise: Nevsky Caddesi üzerindeki Kazan Katedrali ve tam karşısındaki Singer binasıdır. Çok ihtişamlı bir Katedral olan “Kazan” Roma’daki “Pietro” Katedralinden esinlenerek yapılmış (giriş ücretsiz). Karşısındaki “Singer” ise dikiş makinası markası olan Singer şirketinin 1904 yılında yapılan binası. Bu binanın önünden belki defalarca geçecek ve her geçişte hayran kalacaksınız. Giriş katındaki kitapçıyı gezmeyi ve 1 katındaki “Şokolatnitza” da bir çikolata fondü yemeyi (2 kişilik 299 r) ya da Kazan Katedraline karşı bir şeyler içmeyi (100-150 r) ihmal etmeyin.

Singer binasının biraz yukarısında çaprazında Gostiny Dvor denilen Moskovadaki GUM la aynı amaca yönelik bir alışveriş merkezi var. GUM’la kıyaslanamaz ama bazı ihtiyaçların alınması için girilebilir.

Bugün yapılabilir mi bilemiyoruz ama önemli bir tavsiye 1.5 saatlik bir Kanal Turu yapmanız. Nevsky boyunca ellerinde hoperlörler herkes bu turlardan satıyor (fiyat 500 r ve 1 saat). Ama siz Hermitage’ın önündeki köprünün (Dvartsoviy köprüsü) Hermitage ile aynı tarafta fakat köprünün (Dvartsoviy köprüsü) solunda iskeleden kalkan firmadan alırsanız tur 1,5 saat ve fiyat 450 r.

Yemek alternatifleri Il patio, Yolki Palki, Sunway, Tepemok, La Kukuraça vs. harita üzerindedir. Buralar hakkında daha fazla bilgi için haritadaki logolarına tıklayın..

Bir de Nevsk üzerinde “Jili Bili” cafe var orada da “lapşa” (sebzeli tavuklu pirinç noodle) tadabilirsiniz (160 r).

Bu bölgede gezi Anna Akhmatova Museum in the Fountain House ile başlar (Modern Sanatlar Müzesi olarak görev yapıyor) sıklıkla Sheremetyev Sarayı olarak anılır (giriş 180 ruble). Bugün takip ettiğimiz rotanın haritası için tıklayın. Devamında Catedral of Transfiguration of Our Saviour ın görülmesi gerekir.  Türklere karşı kazanılmış zafer adına inşaa edilmiş 18. yy yapımı Katedral halka açıktır. Yol üzerinde hem gezi hem dinlenme amaçlı içerisinde Tauride Palace‘ın da yer aldığı Tauride Bahçeleri halka açık ve güzel bahçe-saray gezilmeye değer. Yolun sonunda “Tepemok”dan yemek (ayrıntı haritadaki logoda) yemeden önce mavi beyaz Smolny Katedral sizi bekliyor. 277 basamak (63 m) çıkarsanız güzel bir şehir manzarası sizi bekliyor olacak. Şu anda kilise olarak kullanılmamakta (giriş 100 ruble).

Ayrı bir gezi rotasına Vladimirskaya Meydanı ile başlayın. Bu meydan ismini altın kubbeli Vladimirky Katedrali‘nden alıyor ve meydanda bu katedral aynı isimli pasaj bulunuyor. Dostoevsky’nin Suç ve Ceza romanında sık sık ismi geçen caddedir. Kuznechny Pper’den devam ederseniz Dostoevsky Müzesi de bu caddede yer alır. Dostoevsky 1878-1881 arası ölümüne kadar burada yaşamış Karamazov Kardeşler romanını burada yazmış (giriş 120 ruble). Alaka biraz ama Ekmek Müzesi de bu yolun üzerinde. Son durak halka açık olan daha çok daha dindar ortodoksların geldiği Alexander Nevsky Manastırı’dır. Aynı isimli bahçelerde dinlenebilirsiniz.

Bu geziye Admiralsky‘nin yanındaki Pl Dekabriskov’dan başlayın. Bugünkü gezi rotamızın haritası için tıklayın. Bu meydanda Bronze Horseman yer alır ve Admiralty ile çevrelenir. Isaac Katedrali’nin önüne denk gelen Peter’in bronz atlı heykeli ruslar için büyük önem taşıyor. Bu bölgedeki en önemli yapı Büyük Petro ile aynı gün doğmuş bir aziz olan Isaac’a adanmış olan Isaac Katedrali; Neoklasik dış yapılı altın kubbeli katedral devasa yapısı ile dikkati çeker. Sadece kubbesi için 100 kg altın kullanılmış. Colonade kısmına çıkarsanız ki mutlaka çıkın (150 r) şehrin genel panoramasını görebilirsiniz (220 basamak). Katedralden aşağıya baktığınızda gördüğünüz meydan Isaakievskaya pl’dır. Nicholas’ın Anıtı meydanın ortasında yer alır ve genellikle burada tur otobüsleri olur. Güzel bir yürüyüş yolu olan Pochtamtskaya ul.’dan geçerek Rasputinin son yemeğini yediği Yusupov Palace‘ı ziyaret edebilirsiniz (giriş 450 ruble). Bu bölgede son durak içerisinde Nikholsky Katedrali‘n de bulunduğu Nikholsky Bahçesi‘nin (giriş serbest) 3 tarafı kanalla ile çevrilidir.

Hermitage’ın karşısındaki köprüden karşıya geçerek buradaki turunuza başlayabilirsiniz. Bugünkü gezi rotamızın haritası için tıklayın. Sterelkaya adı verilen kısım adanın en eski kısmı. Burada geceleri ucunda ateş yanan 2 granit Rostral Kolon yer alıyor. Önünde denizdeki su fıskiyesinin müzik eşliğinde belli saatlerde gösterisi oluyor (30 dakika). Burası şehrin en iyi manzaralarından birine ulaşabilirsiniz. Bu bölge biraz vakit geçirmeye değer bu bölgede oturabileceğiniz bir de park var. Bir sonraki durak Kuntskamera adındaki müze Rusyanın ilk müzesi (giriş 200 r). Burası Ucubeler Müzesi olarak da biliniyor. Esasında dünya insanlarının yaşam stilleri ve eşyalarının sergilendiği bir müze ama ününü anomalili ceninler kısmı ile almış. Akla gelmeyecek anomalili ceninler kavanozlarda sergilenmekte. Biraz rahatsızlık verici denebilir. Bu kısma özel ilginiz yoksa 2 saatlik kuyruk için değmez. Menshikov Sarayı’ndan önceki durak Üniversite ama giriş yok. Binanın her bölümünün girişinin ayrı kapıdan olması bağımsız olmalarını tek binada bulunmaları ise dayanışma ve tek vücut olmalarını simgeliyor. Gelelim Menshikov Sarayı’na. Bu saray Peter’in sağ kolu olan, işportaclıktan gelip Petersburg valisi olanv Menşikov’un Sarayı. Şehirdeki ilk taş bina olma özellilğini taşıyan saray eğer Çar Sarayları ile kıyaslamazsanız oldukça başarılı (giriş 200 r). Yolun devamında yine diğerleri gibi Neva kıyısında Güzel Sanatlar Müzesi var. Burayı girişindeki 2 Mısır Sfenksi ile tanırsınız (giriş 300 r). Artık tarih ve müze yeter diyor yaşayan şehri görmek istiyorsanız “6 linia 7 ya liniya caddesi” cafeleri, mağazaları ve restaurantları ile tam size göre.

Senaya bölgesinde Sennaya Meydanı‘ndan geziye başlayabilirsiniz. Gezi rotamızın haritası için tıklayın. “Suç ve Ceza” romanındaki 5 nolu evi görmek için Stolyarny per’e geçmeniz gerekiyor. Dostoyevski ’nin yaşadığı ev de bu bölgede. Dostoevski bu küçük caddenin 1861-63 arasında 1 nolu evinde, 1864 de 9 nolu evinde ve daha sonra Suç ve Ceza’yı yazdığı 7 nolu evinde yaşamış. Kaznacheyskaya caddesine uğrarsanız bu evi ziyaret edebilirsiniz eğer ilginizi çekiyorsa biraz ileride de Demiryolları Müzesi bulunuyor (70 r). Bu gezinin sonunda görülmeye değer mavi kubbeli Trinity Katedrali sizin ziyaretinizi bekliyor.

Bu bölge bize göre tarihi merkezden ve Isaac Katedrali bölgesinden sonra gezilmesi gereken üçüncü bölge olmalı. Gezi rotamızın haritası için tıklayın. Trioitsky Köprüsünden geçtikten sonra Zayachy Adası‘na ulaşırsınız. Burada “Peter” ve ondan sonraki Çar’ların gömülü olduğu Peter & Paul Katedrali ve yine aynı isimli surlar var. Burası adını Hz İsa’nın en önemli iki havarisinden alır. Surların içerisi ücretsizdir. Ancak eski yıllarda zindan olarak kullanılan kısıma girmek için 250 rubleye bilet almalısınız. Girişteki bu iki havariye adanmış olan Peter & Paul Katedrali’ne giriş ise 150 ruble. Katedrali Çan Kulesi şehrin en yüksek yapısı olarak güzel bir panorama sunuyor ama sadece rehberli turlarla çıkılabilir. Bu yapıdan çıkınca hemen adanın arkasında Alexandrovsky Parkı bulunur. Buradan Petersburg Hayvanat Bahçesi (giriş 150 ruble) ve Planetarium (giriş 100 ruble) yer alır. Yine yakında Savaş Tarihi Müzesi yer alır. Yolun karşısında St.Petersburg’daki tek Camii yer alır. Camii dışarıdan etkileyici mavi kubbesi ve minareleri ile dikkat çeker ancak içerisi maalesef hayal kırıklığı sadece ibadet saatlerinde açık ama bahçedeki görevliye müslüman olduğunuzu ve uzaktan geldiğinizi anlatırsanız içeri girebilirsiniz. ya da namaz saatlerini beklemelisiniz. Sırada deniz kenarındaki yol üzerindeki Peter’s Cabin var. Sarayı yapılana kadar Peter’in 3 odalı bu mütevazi yerde kaldığını görmek sizi şaşırtacak. Yolun devamında deniz kıyısında Kruvezör Aurora bulunur.

St.Petersburg’da görülmesi olmazsa olmaz bir yer varsa orası da Peter’in yazlık Sarayı olan Peterhof.

Hermitage’ın önünden köprünün sağından (Dvartsoviy köprüsü) kalkan hidrofoiller sizi 30 dakikada Peterhof’a ulaştırıyor. Tek yön 400 r ama gidiş dönüş alırsanız 700 r. Otobüsle çok daha ucuza gitmek olası ama hem otobüsler iyi değil hem de kril alfabesi nedeni ile hata yapma olasılığı var. Bu ücret sadece ulaşım için oraya gider gitmez daha iskelede alt bahçeler için bilet almanız gerekiyor (300r) daha sonra saray için yine bilet alınması gerekiyor (520 r). Bu gerçekten görülmesi geren saray hakkında detaylı bilgi için tıklayın. Burada en iyi yemek alternatifi alt bahçelere iskeleden girerken hemen sağdaki Cafe Bellview her bütçeye uygun seçenek mevcut.

Rusya hakkında genel bilgiler Moskova sayfalarındadır.