Puno – Titicaca Gölü

Puno – Titicaca Gölü

Kahvaltıdan sonra Amazon’da konakladığımız Lodge’dan ayrıldık. Artık 8 gündür yollardayız. Yine ofise uğrayıp orada bıraktığımız fazla bagajlarımızı aldık. Vaktimiz elverdiği kadar yerel bir pazara uğrayarak havalimanına geçtik. Bugün Puno’ya geçiyoruz. Puerto Maldona’dan Puno’ya direkt uçuş olmadığı için Cuzco’da aktarma yapacağız. Zaten uçuşumuz Puno’ya değil Juliaca’ya. Juliaca ve Puno aynı havaalanını kullanıyor. Juliaca’ya iniş sonrası aracımızla Puno’ya geçtik ve konaklamayı Puno’da yaptık.

Buradaki havalimanı daha çok iş yapılan bir şehir olması nedeniyle Juliaca’da. Puno’nun nüfusu 200,000. Kaçakçılığın da fazla olduğu Juliaca köyden kente göç alan şehirlerden birisi ve nüfusu 250,000. Puno’nun %70’i alti-plano’da yaşıyor geri kalanı jungle’da. Alti-plato (yüksek düzlük) Bolivya’nın güneyinden başlayıp Peru’da da devam eden yüksek düzlüğe verilen isim. Alti Plano’nun etrafında 400’den fazla göl var. Bu bölgede iki mevsim yaşanıyor; yağışlı mevsim, kurak mevsim. En düşük sıcaklık Ekim-Ocak arasında yükseklerde -20 C, şehirlerde ise -10 C şeklinde.

Bu bölgedeki insanların hala oldukça ilkel bir hayatı var. Mesela kuşlara bakarak havayı tahmin ediyorlar; yuvasını yukarı yapıyorsa mevsim yağmurlu olacak ve göl yükselecek demek. Evler tek katlı ve kerpiç, izolasyonları iyi, duvarları 50-60 cm. Isı kaybını önlemek için pencereleri küçük yapıyorlar. Yorgan ve yastıklarını gündüz güneşte ısıtıp, gece eve alıyorlar. Elektriğin evlere gelişi ise çok yeni.

Bu konu çok tartışmalı tabii ki ama Dünyanın en iyi kahvesi Puno’da bulunuyor diye burada size bilgi veriyorlar (Turkimaya).

Gezinin 9.günündeki ana aktivite Titi-caca (gri-puma) gölü üzerindeki Uros’un Yüzen Adaları üzerindeki evleri görmek. Zaten buralara kadar gelmemizin ana nedeni de burası.

Göl haritasına tersten bakınca, tavşan avlayan puma şekline benzediği için göle bu isim verilmiş. Titicaca Gölü 3.800 m yükseklikte ve Dünyanın üzerinde yaşam olan en yüksek gölü olarak bir ünvana sahip. 194 km uzunluğa ve 65 km genişliğe sahip olan gölün ortalama derinliği 140 – 180 metre arasında. Bazı yerliler dipsiz olduğunu iddia etseler de en derin yeri 280 metredir.

Gölün etrafındaki 2 büyük yerleşim var; bir tanesi şu anda bulunduğumuz ve Peru sınırları içerisinde olan Puno, diğeri ise Bolivya sınırları içerisinde olan ve daha sonra geçeceğimiz Copacabana. Gölün %60’ı Peru’ya %40’ı Bolivya’ya ait ama bunu söyleyenler Perulular, Bolivyalılar tam tersini söylüyor.

Titicaca Gölü ve üzerindeki yüzen ada turlarını Puno’daki birçok yerel acentadan satın alabilirsiniz. Biz tüm geziyi paket olarak aldığımız için bu gezi de içindeydi tabii ki.

Burada yaşayanlara Uros deniyor ama artık gerçek Uros kalmamış. Şu anda yaklaşık 40 yüzer adada yaşayan birkaç yüz insan Quechua ve Aymara’lar. Bu yüzen adalarda yaşayanlara Katsuna deniyor. Bu topluluklar yüzen adalarını Totora adı verilen saz köklerinden yapıyorlar. Sazların köklerini kurak mevsimde kesiyorlar. Bloklar 8 – 10 metre boyutunda oluyor. Yağışlı mevsimde göldeki dalgalar parçayı kopartıyor. Ortasına odun saplayıp, adalarına getirip birleştiriyorlar. Bloklarda kalan saz kökleri de zamanla uzayıp, blokların birleşimine yardımcı oluyor. Yükseltmek için üstüne 2 metre kadar saz koyuyorlar. Her 15 günde bir üstüne yeni saz konuyor. Her mevsim başında da evi gelecek mevsim için yeniliyorlar. Yani burada saz köklerinden yapılmış bir evde oturmak için bu evleri devamlı yenilemek gerekiyor. Uros, geleneksel yaşam şekilleriyle gurur duyar ve karaya yerleşmeyi reddeder. Turistlerin sallanan adalarını ziyaret etmesine izin veriyorlar ve hediyelik eşya satarak geçiniyorlar. Yaşam zorluğu sadece adaları yenilemekle de kalmıyor tabi; yemek vs için ateş yakarken çok dikkatli olmak gerekiyor.

Burada iki ırka ait insan var; Quechua’lar ve Aymara’lar aynı zamanda bölgede Aymara ve Quechua dilleri ve tabii ki İspanyolca konuşuluyor. Tamamen faklı diller diyebiliriz; Ka mi sara ki (Aymaraca) = Nasılsın? Vali ki = iy. İma iniyim. Aylah ka şan ki (quechuaca) = nasılsın; A lil ya = iyiyim. Quechua’lar, Uzun bacaklı, uzun boylu, çekik gözlü, dudakları ince, kulakları kepçe. Aymara’lar ise kısa bacaklı kısa boylu, kulak yüze yakın.

Bu köydeki insanlar çok cana yakın insanlar; çok sıcak karşılıyor ilgileniyor ve uğurluyorlar. Burada birçok yüzen saz ev var. Her gezi firması bir ev ile anlaşmış onun evine yanaşıyor. Bir miktar turistik bir aktivite ama yine de hoşumuza gitti. Birlikte şarkı söyledik, fotoğraf çektik ve onlardan alışveriş yaptık. Bu evlerden yine aynı Totora sazlarından yapılmış teknelerle kısa bir gezinti de yapılıyor ziyaret esnasında.

Gezi sonrası tekrar Puno’ya döndük ve burada konakladık.

Peru’da hakkındaki; Arequipa, Ballestas Adaları, Ica, Inti Raymi Festivali, Machu Pichu, Nazca Çizgileri, Pisac-Ollantaytambo yazılarımızı da okuyun.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. Dilber dedi ki:

    Ellerine sağlık, en etkilendiğim rotalardan biriydi ?

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Teşekkürler, çok dolu bir geziydi. Notlar biraz geç oldu sanırım 🙂

  2. Özlem dedi ki:

    Peki ne ile besleniyorlar. Tarım yok, hayvancılık yok. İş ve okul nasıl oluyor. Ayrıca adalar rüzgarın etkisiyle sürüklenip başka bir yere gitmiyormu

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Eskiyi bilmiyorum ama şu anda sadece turizm ile geçiniyorlar. İş ve okul ise yakındaki Puno şehrinde var. Sürüklenme konusunu ise bilemiyorum 🙂

BİR YORUM YAZIN