Copacabana / Isla del Sol
Bugün Peru‘dan Bolivya’ya geçiyoruz ve gezimizin 10-13. günler Bolivya’da geçecek.
Bolivya’ya geçmek için önce Bolivya sınırına en yakın kasaba olan Kasani’ye geçtik. Bolivya’da bizi oradan bir acente karşılayacak bu nedenle aracımızı boşaltıyoruz. Daha sonra Bolivya sınırını sorunsuz geçtikten sonra otobüsümüz ayrı biz ayrı bir şekilde Tiquina Boğazını geçerek saat sabah 10 civarı Copacabana’ya vardık.
Burayı Rio’nun ünlü plajı Copacabana ile karıştırmayın sadece isim benzerliği. Copacabana Peru sınırına 8 km, 15 dakika mesafede, Titicaca gölünün kenarında yaklaşık 10.000 nüfuslu küçük bir Bolivya kasabası. Peru notlarımızda da yazdığımız gibi Titicaca Gölü Peru ile Bolivya’nın arasında kalan bir göl. Titicaca Güney Amerika’nın en büyük gölü aynı zamanda 3812 metrede bulunan bu göl dünyanın üzerinde gemilerin gezdiği en yüksek gölü. Bolivya’nın okyanus ya da denize kıyısı olmadığı için en büyük göl kenarındaki bu kasaba biraz tatil kasabası havasında.
Copacabana, Meryem’in burada görünmesinden dolayı dini bir merkez olarak kabul ediliyor. Yeni araba alanlar buraya getirip aracını kutsatıyor. Aynı nedenle yeni evlenenler de buraya geliyor. Copacabana’nın hemen yanında yüksek bir tepesi var; Calvary Hill. Bizim gibi vakit bulup buraya çıkarsanız güzel bir manzara ile karşılaşırsınız.
Copacabana’daki kiliseden bahsedelim biraz. İspanyollar 1583’te bu bölgeye geldikten sonra 1665’te Copacabana’daki kiliseyi inşa etmişler. İspanyolların amacı yerli halkı Hristiyanlaştırmakmış. Hristiyanlığı kabul ettik deyip, kiliseye girmeyenler için avluyu da kilise şeklinde yapmışlar. Yılda 3 kutlamala yapılıyor; 2 Şubat, 5 Ağustos Karların Bakiresi, 8 Aralık Tespih. Kutlamalar amacıyla insanlar buraya geldiği için burası kutsal bir yer olmuş. Bu kutsal mekâna etraftaki köylerden 160 km yürüyerek gelen insanlar varmış. Özellikle kutsal haftalarda bir tür hac vazifesi gibi buraya geliyorlar. Buraya bakan tepede İsa’nın 14 durak kubbesi var. Kilisenin içi ana olarak barok tarzda ama arap etkisi gibi karışık stiller de var. Ana sunak ince altınla kaplı. Etrafta 17. yy’dan kalma orijinal tasvirler bulunuyor. Buradaki Meryem heykelinin orijinali içerisinde 3-4 rahibin de olduğu bir soygunda çalınmış. Gezdiğimiz sırada gördüğümüz rahibe Meryem de çalınanın replikası idi.
Ertesi gün Titicaca gölünün ortasında bulunan Isla del Sol’a (Güneş Adası) gitmek üzere otelden ayrıldık. Zaten buraya geliş nedenimiz daha çok bu adada trekking yapmaktı. Bu amaçla sabah erkenden tekne ile yola çıkıyoruz. Tekne turu yaklaşık 2 saat sürüyor. Teknenin vardığı iskelenin olduğu yerde çok kısıtlı imkanlara sahip lokantalar var ama yemekleri fena değil. Gidişte muhtemelen yürüyüşe çıkacağınız için zamanınız olmaz ama dönüşte en azından bir şeyler içmelisiniz bu güzel manzaraya karşı.
Isla del Sol’de yaklaşık 3 saatlik süren bir yürüyüşle adanın diğer ucuna vardık. Şu ana kadar gördüğümüz İnka Harabelerinin yanında gördüklerimiz etkileyici değil ama yürüyüş yapmak ve bize eşlik eden manzara çok hoş. En önemli İnka Harabesi olan Pilkocaina’yı gördükten sonra dönüşe geçtik. Dönüşte yorulunca arkadakiler gelene kadar sahilde güneşi de fırsat bilerek biraz uzandık.
Titicaca gölünün en eski yerel adı Koça. Yerliler buraya Tiksi Karka (Orijinimizin Adası) da diyorlarmış. İnka Tanrısı Virakocha’nın 2 çocuğu varmış; Güneş ve Ay. Isla de Sol, güneşin evi olarak kabul ediliyor. Çocuklarından Güneş olanaına adanan bu adanın yanında diğer çocuğu Ay’a adanmış olan Ay Adası (Isla del Luna) var. İnkalar 1450 tarihlerinde adaya gelmişler. Buradaki uygarlıkların kökeni 2700 yıl öncesine uzanıyor ve o dönemdeki ada halkı Çiripa’larmış. İnka’lardan önceki ana uygarlık olan Tivanaku uygarlığı M.Ö. 700’lerde başlamış. Buradan dünyanın yaratılışının başladığına inanıyorlar. Adanın üzerinde Puma şeklinde bir kaya var. Titikaka Gölünün adı da buradan geliyormuş; Titi (=puma) Kaka (=taş). Güç ve Kötülüğü simgeleyen Puma o zaman için en önemli hayvan. Hatta Jack Gusto yakındaki 2 ada civarında dalış yapıp saf altından (30 karat mor altın) Puma tasviri bulmuş.
Copacabana’ya dönüşte Kiliseyi ziyaret ettik. Daha sonra La Paz’a dönmek üzere yola çıktık ve gece La Paz’a ulaştık ve konaklamamızı La Paz’da yaptık.