La Paz
La Paz Bolivya’nın başkenti. Aynı zamanda en yüksek irtifadaki başkent olma gibi bir unvanı da var. Dünyanın genelinde şehirlerin zenginleri daha yukarıdaki semtlerde otururlar La Paz’da ise bu tam tersi. Şehrin zenginleri yüksekliğin olumsuz etkilerinden daha az etkilenmek için düşük irtifadaki semtlerde otururken şehrin gettosu denebilecek semtler de en yükseklerde yer alıyor.
Yükseklik hepimizi etkiliyor ama ben buna ilaveten şimdiye kadar yurt dışı gezilerde yaşadığım en büyük gıda zehirlenmesini yaşadım. Çok da iyi görünen bir restoranda yediğim bir etin üzerindeki rokfor sostan şüpheleniyorum hala. Bolivya’daki ilk gecemizde grup bir yerel show’u izlemeye gittiğinde ben yatakta titriyordum. Neyse ki ertesi gün yola devam edebilecek kadar düzeldim.
Bolivya’daki resmi diller İspanyolca, Aymara, Quechua, Guani (yağmur ormanlarında kunuşuluyor). Eğitim 2 dilde yapılıyor, İspanyolca ve anadil.
Bolivya’nın önceki başkenti Supre iken 1852’de La Paz başkent olmuş. Nedeni Lima’ya yakın olması ve ABD’ye geçiş yerinin Lima olması. Supre hala Bolivya’nın başkenti gibi görülüyor ama Hükümet ve Başkanlık Sarayı La Paz’da. Mecliste 130 milletvekili ve 36 senatör var. Başkanlık seçimi ile birlikte seçiliyorlar.
Sabah kahvaltıdan sonra şehri görmeye Katedral ve Hükümet Sarayı’nın yer aldığı Plaza Murillo ile başladık. Daha sonra San Francisco Kilisesini, Cadılar Pazarını, Mezarlığı, El Ürünleri Pazarını, Altın ve Gümüş Müzesini (Değerli Metaller Müzesi), Los Andes Esnaflar Sokağını, Calacoto ve Sam Miguel semtlerini, Ay Vadisini gördük.
La Paz’da kaldığımız otelin yanında hapishane vardı. Mahkumlar Bolivya’da yemekleri için para ödemek zorundaymış. Hapishane 600 mahkûm için yapılmış ama şu anda 3000’den fazla mahkûm kalıyor. Şu aralar yer sorunu nedeniyle küçük suçlardan mahkûm olanlara bilezik takıp evlerine gönderilmesi düşünülüyormuş. Bolivya kanunlarına göre 30 yıldan fazla hüküm verilemiyor ve bazı suçlarda 65 yaşı geçince mahkum serbest bırakılıyormuş. Bir ek not olarak Bolivya’da ortalama insan ömrü 65, Güney Amerika’daki en düşük ortalama insan ömrü Bolivya’da maalesef.
Mezarlık
Mezarlık fotoğraflarda gördüğünüz gibi yakılan bedenlerin küllerinin konulduğu kutulardan ibaret. Bu camlı kutulara ruhların devamına inandıkları için ölen kişinin sevdiği içecek, tuttuğu takımın forması gibi eşyalar da birlikte konuyor.
Müze gezisi (Altın ve Gümüş Müzesi)
Müzede Tiwanaku ve İnka dönemlerinden örnekler bulunuyor. Tiwanaku’da çalışırken kullandıkları aletler de sergileniyor bu müzede. Tiwanaku dönemi bronz çağ olarak biliniyor. Yaptıkları binalardaki taşları birleştirirken bronz kullanmışlar.
Tiwanaku döneminde ırmaklarda çok altın varmış. Taşların altında bile kolayca bulunuyormuş. Altını ya çekiçle dövüp yaprak haline getiriyorlar, ya da özel yaptıkları fırınlarda eritiyorlarmış. Bu dönemde usta işleyicilerin işlediği altını takılar rahiplerin ve devlet büyüklerinin başını süslüyormuş. Bir hapishane inşası için kazılan yerden soylu bir kişinin altın takıları (apolet, baş tacı, turkuaz taşlı kolye, göğsü kapatan parçalar, el ve ayak için bileklik) bulunmuş. İspanyollardan önce para yokmuş takas kültürü varmış. Altının dekoratif ve seremoniyal önemi varmış ama parasal önemi yokmuş.
Bolivya’da bakır %98 saflıkta elde ediliyor. Çikikamata denilen bakır madeni uzaydan görülebilecek boyutta bir delik. Bu maden önceden Bolivya topraklarındaymış ama 1878’de Şili ile yapılan Pasifik Savaşı sonrası savaş kaybedilince Bolivya’nın kıyı ile sınırı kalmamış.
La Paz Katedrali
Katedralin inşasına 1830’da Bolivya’nın bağımsızlaşmasından 5 yıl sonra başlanmış. O dönem kurulan hükümet bağış olarak verilen evin yan duvarlarını bırakıp, katedrali neo klasik tarzda inşa etmiş. Katedralin yanında da La Paz’ı kuran kişinin evi var.
Cadılar Pazarı
Bolivya’da daha doğrusu özellikle La Paz’da en ilgimizi çeken konu büyü yapımının ve cadılığın hala gündemde olması oldu. La Paz’da Cadılar Pazarı adında bir market var ve burada büyü yapımına ait ne isterseniz bulabiliyorsunuz. Cadılar Pazarı İspanyollardan önce de kuruluyormuş. Büyü yapımında sıklıkla Lama fetüsü kullanıyorlar. Mesela yeni ev yaptıklarında fetüsü yakıp küllerini evin temeline gömüyorlar. Toprağı açmak için topraktan izin almak anlamına geliyor. Bunu yapmazlarsa (toprağa tecavüz gibi düşünülüp) toprak ananın aileden birisini öldüreceğini, intikam alacağını düşünüyorlar. Pazar hala yerliler için kuruluyor ama zamanla turistik hale gelmiş. Birçok turistin ilgi odağı bu Pazar yeri.
Ay Vadisi
La Paz’ın önemli ilgi odaklarından birisi de ünlü Ay Vadisi. Bu bölgedeki And Dağlarının oluşumu 50 milyon yıldan fazla geçmişe dayanıyor. Ay Vadisinin de Tikikaka Gölü’nin iç denizinin kalıntısı olduğu düşünülüyor. Bu iç denizin en alt kısmında tuz birikmiş. Dağlardaki seviye çizgileri de iç denizin zamanla kurumasından oluşmuş. Ay vadisi de bu kuruma sonucu oluşmuş.
Tiwanaku Harabeleri
Sonraki günümüzü Tiwanaku Antik Kentine ayırdık. Tiwanaku MÖ 1580’e dayanan İnka’lardan daha gelişmiş ve büyük bir uygarlığın başkenti. Tiwanaku bulunduğu dönemde Dünyanın en büyük şehriymiş. 2000 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil olan Tiwanaku’da Akapana Piramidi, Kalasasaya ve Kontiki Yeraltı Tapınağı, Su kemerleri ve Güneş Kapısı (Gate of Sun) buradaki en önemli yapılar.
Alti-plano’da 3 uygarlık var: Chiripa, Tiwanaku (Chripa ve Tiwanaku M.Ö. 1600- M.S.600 en uzun ömürlü olan medeniyetler) ve Wankarani (M.Ö. 1200- 800 Uyuni tuz gölü civarında). Bunlar daha sonra Tiwanaku hakimiyetinde birleşiyorlar. 1450-1530 yılları arasında ise Inka’lar hakimiyeti ele alıyor. Mayalar ve Tiwanakular (Aztekler ve Inkalar) aynı dönemde yok olmuşlar.
Tiwanaku Uygarlığında her şey dine dayanıyormuş. Bu uygarlık 5 döneme bölünüyor. İlk 2 dönemde köyde ve tarım yaparak geçmiş. 3. dönemde şehir hayatına dönüşüm başlamış. Dağlardan da kanallarla su getiriyorlarmış. Her evde çeşme bulunuyor ve su akıyormuş. Bu olay o dönem için çok büyük bir olay. Bu dönemde ilk olarak Piramit Tapınak inşaatına başlamışlar. 4. dönem klasik dönem olarak adlandırılıyor. Meşhur İnka Yolu da esasen daha önceden Tiwanaku’lar tarafından yapılmış. 5. dönem genişleme (emperyal) dönemi. 1100’lü yıllarda 60-90 yıl süren kuraklık olmuş. Yağmur olmayınca tarım yapamadıklarından büyük bir yiyecek sorunu yaşamışlar. Uygarlığın devamında işgal ettikleri yerler 1300 yılında imparatorluğa dönüşmüş. Tiwanaku’nun teknolojileri çok iyiymiş. Özellikle insan yüzünü gösteren seramiklerde bunu görüyoruz. Müzedeki kafatası ve seramik kafa heykeli aynı mezardan çıkarılmış. Bilimde de ileri durumdalarmış. Avrupa’da başarı oranı çok düşükken kafatasında delik açma (trepanasyon) operasyonunu %70 başarı ile yapıyorlarmış.
1450 en güçlü dönemini yaşayan Tiwanaku’lar 1532’de İspanyollar tarafından işgal edilmişler. Bu coğrafyada 1825’e kadar koloni dönemi yaşanmış. Bu dönemde tahmin edersiniz ki Bolivya’nın değerli her şeyi sömürülmüş ya da İspanya’ya götürülmüş. Potosi şehrinin gümüş bakımından çok zengin olduğu ve İspanyollar’ın bu gümüşü ülkelerine götürdüğü hala konuşuluyor. “Çalınan gümüşle, buradan İspanya’ya kadar köprü yapılırdı” deniyor. 1825’ten günümüze kadar ise cumhuriyet dönemi yaşanıyor.
Tivanaku Tapınağı’ndaki Andian haçının yarısı şeklinde (T şeklinde) 7 basamaktan oluşuyor. Ant-haçı yerine Çakana deniyormuş. Çakana=Ruhani köprü anlamına geliyor. Çakana Piramitin üstünde yer alıyormuş ve 2 metre derinlikte suyla doluymuş. Bunu ayna gibi kullanıp, gökteki yıldızlara bakıyorlar ve kehanette bulunuyorlarmış. 20 Haziran’da ay ışığı köşelerde birleşince yeni bir yılın başladığını anlıyorlarmış. Doğuya bakan kapıları lider ve rahipler kullanıyormuş. Diğer kapılar ise halk içinmiş. Şehrin doğusunda dini seremoniler yapılırken diğer taraflarda halk yaşıyormuş. Toprak anaya tapınmak için havuzlar yere doğru yapılmış. Ayrıca hasat teşekkür için de bir tapınma bölgesi bulunuyor.
Değişik topluluklar arasında sorunlar yaşandığı bir dönemde alandaki güneş kapısında Tanrı Viranaçu tüm liderleri toplamış, kafalarını kesince toplumlar birbiriyle barışmış. Bu nedenle burada Viranaçu ağlar vaziyette tasvir edilmiş tasvirin altında da yılın ayları var.
Paçamama (Toprak Ana) Tapınağı
Burası farklı bir şekilde aşağı doğru kazılarak yapılmış. Tiwanaku kültüründe kadın mucizevi varlık olarak görülüyormuş. Lider seçilince kadın ve erkek çift seçiliyormuş. Dikim için toprak anadan izin alıyorlarmış. Bu tapınak dişi bir tapınak, Titicaca Gölünün diğer tarafına Puno’ya ise erkek tapınağı yapmışlar. Paçamama Tapınağının etrafında 175 kafa var. Bir görüşe göre bu kafalar Tiwanaku kralları, diğer bir görüşe göre bu kafalar işgal ettikleri ülkelerin kralları, yine farklı bir görüşe göre bu kafalar hastalıkları anlatıyor. Mesela gözleri açık durumda olan kafa down sendromunu anlatıyor deniyor.
Gezimizin sonunda Peru-Bolivya sınırındaki Desaguadero’ya doğru yola çıktık. Artık Peru‘ya tekrar geçiyoruz. Arequipa yolunda çok sık rastlanan bir şekilde grev vardı ve yollar kayalarla kapatılmıştı. Bu nedenle bazı yerlerde yol değiştirerek bazı yerlerde de kayaların izin verdiği yerlerden ilk olarak sınır geçişi sonra Colca Kanyonu ve Arequipa.