Hanoi
Hanoi
Halong gezimiz bitince 3,5-4 saatlik bir yolculuk ile tekrar uçağımızın ilk indiği şehir olan Hanoi’ye döndük. Saigon’dan sonra 1975 yılında başkent olan Hanoi 8 milyon nüfusa sahip ve Song Koi (Kızıl Irmak)ın yanında yer alıyor.
Hanoi’de Fransız sömürge döneminin etkilerine çok sık olmasa da rastlanıyor. Çok dikkat çeken bir ev tipi var. Küçük bir alana oturmuş evler yukarıya doğru çok katlı olarak yükseliyor. Kalitesi anlamında değil ama tipi anlamında Amsterdam evlerine benziyorlar. Diğer bir farklılıkta bu evlerin altında birer dükkân bulunuyor. Bu dükkanların yukarıda oturan sahipleri işletiyor ve eve çıkışlar dükkanların içerisinden yapılıyor.
Vietnam insanı oldukça sıcak yapılı, kuzey kısımlar yani Hanoi tarafı daha disiplinli daha çalışkan, güney insanı biraz daha rahat daha çok iyi zaman geçirmeye önem veren insanlar denilebilir. Genellikle çok sakin insanlar, sinirli, tartışan Vietnamlı görmek zor. Güler yüzlüler, yabancılarla iletişim kurmakta zorlanmıyorlar. Sizinle konuşurken size dokunmayı seviyorlar, fotoğraflarının çekilmesine kızmıyorlar. Eğer bir Vietnamlı fotoğrafının çekilmesini istemiyorsa bu genellikle içerisinde bulunduğu kötü durum ya da kıyafet ile ilgilidir; “beni bu halimle çekme” şeklinde yorumlanabilir.
Vietnam insanı çok çalışkan, Japonya’dan sonra bölgedeki en çalışkan halk denilebilir. Şu anda çok iyi şartlarda yaşadıkları söylenemez ama sanayileri hızla gelişiyor ve iyiye doğru gidiyorlar. Geleceğin Çin’le birlikte parlayan yıldızı olacakları kesin. Yabancı sermayeye çok büyük destek sağlanarak sanayi destekleniyor. Devlet yabancı sermayeye destek veriyor ama bu belli kurallara bağlı değil ve açıklanmıyor, biraz gelen yatırımın büyüklüğüne göre pazarlık meselesi yani. Yakın tarihlerinde büyük dramlar, savaşlar yaşamış olmalarına rağmen hızla toparlanıyorlar. Geçmişe değil geleceğe bakıyorlar. Geçmişi sorduğunuzda “unutmadık ama o yük yüreğe ağır gelir, geride bıraktık” diyorlar. Bizim dikkatimizi çeken sanayinin hızla ilerlemesine rağmen toplumsal bazı noktalarda maalesef geriler. Mesela yere çöp atmamak, denizi kirletmemek, trafik kurallarına uymak gibi refleksler henüz yok.
Vietnam’da 9 yıllık eğitim zorunlu ve ücretli ama aylık sadece bizim 100 liramıza denk gelen bir ücret ödenmesi gerekiyor. Bu ücrete öğle yemeği de dahil.
Vietnam komünist bir ülke ama komünizm Komunist Partinin orak-çekiçli bayrağında kalmış sadece. Ülke hızla kapitalist sistemin gerçekleriyle ele geçiriliyor ya da geçirilmiş.
Kuzey Vietnam’da dikkat ederseniz evlerin çatı katlarında küçük kule ya da kubbe benzeri yapılar görürsünüz. Vietnamlılar kaybettikleri aile büyüklerinin anılarına büyük saygı duyuyorlar. Bu odalarda onların sevdiği eşyaları saklıyorlar ve burada onlara dua ediyorlar. Bir Vietnamlı nesline çok önem verir ve 10 jenerasyona kadar dua edilir. Sorduğunuzda geriye doğru 7-10 neslinin ismini bilir.
Hanoi’de görülmesi gereken yerler
Görülmesi gereken önemli yerlerden birisi Hoan Kiem Gölü. Efsaneye göre köylü bir balıkçının ağına paslı kirli bir kılıç kabzası takılır. Balıkçı bunu deniz atar. Ancak arka arkaya 3 kere bu kılıç kabzası ağına takılınca “bunda bir keramet var” der ve evine getirir koyar. Bu kılıcın diğer tarafı da Kral’dadır. Kral savaş sırasında tebdili kıyafetle şehir değiştirirken bu köylünün evine gelir. Kılıç ve sapı bir araya gelince parlamaya başlarlar ve birleşirler. Kral kim olduğunu köylüye söyler ve köylü kılıcı Kral’a verir. Kral bu kılıç sayesinde Çin’e karşı büyük zaferler kazanır ve savaş sona erer. Bir gün imparator bu göl üzerinde teknede ilerlerken karşısına dev bir kaplumbağa çıkar “Savaş bitince kılıca ihtiyaç yoktur” der ve sihirli kılıcı alıp gölün derinliklerini götürür. Diğer bir efsaneye göre de; Çin Hanedanı etkisi altında yaşamaya çalışan Vietnam halkı ayaklanıyor ama bir türlü başarı elde edemiyor. Sonunda bu gölden çıkan bir kaplumbağa Kral Le Loi’ye kutsal kılıç armağan ediyor ve zaferler arka arkaya geliyor, sonunda da bağımsızlık elde ediliyor. Hanoi de başkent oluyor.
Hanoi’de önemli noktalardan birisi de “Edebiyat Tapınağı” (diğer isimleri ile Literatür Tapınağı, Konfüçyüs Tapınağı). Ly Hanedanının üçüncü İmparatoru Ly Thanh Tong tarafından 1070 yılında Vietnam’ın ilk üniversitesi olarak (İmparatorluk Akademisi ya da Quoc TuGiam) yaptırılmış olan tapınak ülkede bilim adamlarının yetiştiği bir yer olmuş. Tapınak iç içe beş avludan oluşuyor. Bilgeliği simgeleyen kaplumbağalar üzerindeki orijinal kitabeler üçüncü avluda bulunuyor. Bu kitabelere mezun olan öğrencilerin bilgileri yazılmış. Bu kitabeler bu tapınağın öğretilerini başarı ile bitiren öğrencileri onurlandırmak için dikilmiş.
2011 yılında UNESCO Dünya Belleği Listesine alınan Tapınağın en iç avlusu Konfüçyus’a adanmış olanı. Bu tapınağın içerisinde Konfüçyus’un heykeli de yer alıyor. Sağında ve solundakiler ise en bilge öğrencileri. Tapınağın bahçesinde ve içerisinde kaplumbağa figürlerine rastlanıyor. Kaplumbağa bilgeliği temsil ediyor. En iç tapınağın girişinde dökümden ejderha figürlerine sahip büyük bir tütsülük bulunuyor. Ejderhaların ağzındaki toplar “bilgi”yi temsil ediyor. Aynı toplar tapınaktaki öğretmenleri temsil eden Zümrüt’ü Anka kuşlarının ağzında da var. Kaplumbağa bilgedir ama onun üzerinde Anka vardır ki hocasını simgeler. Zümrüt’ü Anka’nın küllerinden doğması da buradan gelir; her yetiştirdikleri öğrenci ile yeniden küllerinden doğarlar. Burası aynı zamanda ilk üniversite olduğu için mezun olan öğrenciler buraya gelip fotoğraf çektiriyor, kep fırlatıyorlar, tütsü sunuyorlar veya mezuniyet sonrası şükür için geliyorlar. En sık yapılanlardan birisi öğrencilerin ders ve sınavları için dua etmesi.
Yine aynı şekilde küçük öğrencilerde burayı ziyaret edip eğitimleri için güzel dileklerde bulunuyorlar. Vietnamlı genç kızlar ve kadınlar bu ziyaretlerde sıklıkla Aoday adı verilen geleneksel bir kıyafet giyiyorlar. Bu kıyafet mezuniyet, nişan gibi durumlarda da sıklıkla tercih ediliyor. Ana tapınak alanının sağındaki dev davul ve solundaki dev çan ilgi çekici. Buradaki ve diğer tapınaklardaki ritüelleri anlamak için Vietnam’daki inanç sistemini biraz bilmek gerekir. Bu konudaki yazımız için tıklayın.
Ho Chi Minh Kompleksi belki de Hanoi’nin en önemli yapısı. Bizim için Atatürk ne kadar önemli ise Vietnamlı için ülkelerinin kurtarıcısı Ho Chi Minh o kadar önemlidir. Ho Chi Minh hakkındaki detaylı yazımız için tıklayın.
Esasında Ho Chi Minh diğer adı ile Ho Amca öldüğünde yakılmasını ve küllerinin tüm Vietnam’a serpilmesini vasiyet etmiş. Ancak komünist parti liderleri bu vasiyeti yerine getirmek yerine liderlerinin mumyalamayı ve bir anıt mezarda muhafaza etmeyi tercih etmişler. Anıt mezar Ho Chi Minh’in bağımsızlığı 2 Temmuz 1945 yılında ilan ettiği Ba Dinh Meydanında bulunuyor. Ho Chi Minh’in Mozolesi Ba Dinh Meydanında bir kompleks şeklinde ve büyük bir alana yayılıyor. Mozole içerisine şapka ile girilemiyor, içeride konuşmak yasak, fotoğraf makinası ve çanta içeri alınmıyor girişte emanete bırakılıyor başka noktaya taşınarak oradan teslim ediliyor. Bu nedenle çanta ve makine ile gelmemenizde fayda var. Cep telefonları toplanmıyor ama fotoğraf çekmek yasak. Yani telefonu cebinizden çıkartmazsanız problem yok. Bahçenin giriş kısmında fotoğraf yasak çıkışta ise serbest.
Ho Chi Minh Komünist Partinin Başkanlık Sarayı olarak yaptığı binada hiç kalmamış. Bunun yerine o zamanlar müştemilat olarak yapılmış bir binada yaşamayı tercih etmiş. Daha sonraları doğum gününde bir Vietnam köy evi şeklinde bir ev tam karşısına yapılmış ve ölene kadar orada konaklamış.
Ho Chi Minh kompleksi içerisinde bu evler dışında kendisinin kullandığı ve tümü Sovyetler Birliği tarafından hediye edilmiş olan üç aracı da görebiliyorsunuz.
Giriş çıkış 3-4 saat sürüyor ama kuyruk durumuna göre uzayabilir. Sıra beklememek için turist olmak, grup olmak, önceden rezervasyon gibi bir istisna yok. Bize Ho Chi Minh’in hem mozolesi hem de mumyası Moskova Kızıl Meydanda yer alan Lenin Mozole ve mumyasını hatırlattı. Neredeyse aynısı diyebiliriz. Aydınlatma, binanın şekli bile Lenin ile aynı, ana bina daha yüksek, içerisi biraz daha aydınlık. Zaten mumyalama işini Sovyetler Birliği yapmış,
Buraya tüm Vietnam’dan çocukların öğretmenleri eşliğinde sınıflar, okullar olarak getirildiğini görüyorsunuz. Burada bulunmak ve bir hatıra fotoğrafı çektirmek çok önemli Vietnamlılar için.
Bu kompleksin içerisinde sayılabilecek ve görülmesi gereken önemli bir yapı da Tek Sütunlu Pagoda. 11.yy’da Kral Ly Thai Tong tarafından yaptırılmış olan tapınak Merhamet Tanrıçası Kwan Yin’e adanmış. Tam karşısında Buda’nın aydınlanma yaşadığı ağaçtan bulunan Tek Sütunlu Pagoda (diğer isimleri ile One Pillar Pagoda ya da Chuna Mot Cot) yapı olarak Lotus çiçeğine benzetilmiş. Kral eşi hamile olduğu sırada rüyasında Merhamet Tanrısının kendisini Lotus çiçekli bir havuzun içerisindeki bir tapınağa götürüp kucağına bir bebek vermesini görmesi sonrasında yaptırmış bu tapınağı. Çıkışta pratik yemeklerin satıldığı bir alan var.
Su Kuklası gösterisinin yapıldığı Thang Long Puppet Theatre’da mutlaka bu gösteriyi izlemelisiniz. Gösteri günde 3 defa olacak şekilde tekrarlanıyor. Biz bu gösteriden çok etkilendik. Şu andaki teknoloji ile çok basit bir gösteri gibi gelse de bu gösterinin 1000 yıl önce de yapıldığını düşünerek izlerseniz daha yerinde olur. Su Kuklası Gösterisi esasen o zamanlarda pirinç hasatından sonra yapılan bir kutlama; hasat bayramında su kuklası göstericileri köy köy dolaşırmış. Bu gösteri için bir senaryo, müzisyenler, seslendirme, dekor kostüm ve organizatör lazım. Bunların bir de 1000 yıl öncesinde olduğunu düşünün. Gösteri gayet estetik bir sahnede 1 saat sürüyor. Bu gösteriye sahnenin sağında ve solunda yer alan canlı müzik çalan ve şarkı yapıp seslendirme yapan sanatçılar eşlik ediyor. Bu canlı performans da gösteriye büyük etki yapıyor. Eski zamanlarda bu gösteri köyün ortasındaki suni gölde senede 1 defa yapılırmış. Su Kuklası Unesco Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde (Mekong Deltası Yerel Türküleri ile birlikte) bulunuyor.
Bisiklet Gezisi
Hanoi’de sık yapılan aktivitelerden birisi de tek kişi taşıyan bisiklet tuktuklar ile sokak gezintisi yapmak.
Biz bu aktiviteyi Su Kuklası gösterisinin öncesinde yaptık. Gezide motosikletlere, arabalara ve diğer bisikletler teğet geçerek, bazı anlarda yüreğiniz ağzınıza gelerek 1 saat geçiriyorsunuz. Bu gezi esnasında normalde yürüyerek uğramayacağınız yerleri de gördüğünüz için faydalı bir gezi oluyor.
Night Market
Hanoi’de görülmesi gerekenler listesinde yer almasına rağmen bizce çok görülecek bir şey yoktu. Oldukça sıradan ve kalitesiz ürünlerin satıldığı markette tezgahların çoğunda da aynı şeyler satılıyor. İsterseniz şöyle bir bakın ama fazla zaman harcamaya değecek bir yer değil.
Hanoi’den ne alınır
Hanoi’de çok fazla sayıda dünya markaları satan ürünler var; özellikle outdoor markalar daha yaygın. Bunlar orijinal mi dediğiniz de “tabii ki” diyorlar ama olmadığını onlar da biliyor. Bu markaların üretim tesislerinin çoğu bu ülkede olduğu için bu ürünlerin buradaki kalite kontrollerinde ufak sorunlar tespit edilen ürünler olduğu ya da fabrikaların export fazlaları olduğunu söyleyenler de var. Öyle ya da böyle ürünler çok kaliteli görünüyorlar. Ancak alışveriş yapmaya kararlıysanız dikkat etmeniz gereken ilk şey pazarlık yapmanız gerektiği. Genellikle pazarlık payı %20 civarı ancak bazen yarısına alabiliyorsunuz söylenen fiyatın. Çanta vs hem Hanoi hem Ho Chi Minh City’de bulabilirsiniz ama kıyafet kısmı sadece Hanoi’de var.
Lake kutu ya da tablolar Vietnam’ın genelinde satın alınan bir ürün. Çok iyi işçiliğe sahip lake tablo ve kutular alabilirsiniz. Lakenin altında bazen yumurta kabuğundan yapılmış mozaik desenler kullanıyorlar. Yumurta kabuğunu çok çok küçük parçalar şeklinde kırarak mozaik şeklinde desenler yapıyorlar. Bazen çıkan desenlerin yumurta kabuğundan olduğuna inanamıyorsunuz.
Diğer bir yerel üründe ipliklerin bez üzerinde bir çeşit dikiş gibi kullanılması ile oluşturulan tablolar. Bu işçiliğinde detayı sizi şaşırtıyor. Hem lake için hem de iplikten yapılan tablolar için fiyatlar 5 dolar ile binlerce dolar arasında değişiyor.
Hanoi’de ne yenir
Hanoi’de sokakta yemek yemek çok yaygın bir kültür. Birçok dükkân ya da evin önünde tabureler üzerinde birçok kişinin bir araya gelerek yemek yaptığını ve yediğini görüyorsunuz. Bu şekilde kendi için yapan da var, yapıp satan da. Sokak yemeklerinin bir kısmı bizleri zorlayabilir.
Restoranlarda set menü uygulaması çok yaygın. Belli bir fiyata çorba ile başlayan tatlı ile biten bir menü sunuyorlar.
Vietnam Asya’da Laos’la birlikte ekmek yiyen ve servis eden nadir ülkelerdendir.
Biz görmedik ama Hanoi’de görülebilecek diğer noktalar; Etnoloji Müzesi, Ha Long Hapishanesi, Quan Thanh Temple, West Lake (Ho Tay), Tran Quoc Pagoda ve Hanoi Grand opera House olarak sayılabilir.
Biz Hanoi gezimizi burada noktaladık ve akşam saatlerinde Laos’un Luang Prabang kentine uçmak üzere havalimanına geçtik.
Bu gezi her yönü ile unutulmazlar arasında..heyecan ve merak yaratan, grup uyumu ve bilgi paylaşımı yüksek, çok ama çok keyifli bir geziydi. Gezi öncesi bilgi notları, gezi sırasında rehberimizin anlatıları ve gezi sonrasında bu web sayfası harika olmuş..Emeğinize sağlık. Harika insanlardan oluşan bu grubu bir araya getirdiğiniz içinde teşekkürler sevgili Engin Ersöz ve Funda Ersöz.
Güzel düşünceler için teşekkür ederiz. Bu cümleleri okumak bu yazıyı yazmak için harcadığımız emeğe değiyor diye düşündürüyor.