Ho Chi Minh City (Saigon)

Ho Chi Minh City (Saigon)

Ho Chi Minh City yani HCMC ya da Saigon

Biraz geç bir saatte Kamboçya Siem Reap’dan uçakla Ho Chi Minh City’ye geçtik. Ertesi günkü programımızda ilk olarak Mekong Deltası” turu vardı. Mekong Deltası’na ulaşmak için önce yaklaşık 1,5 saat uzaklıktaki 200.000 nüfuslu My Tho şehrine gittik.

Bu yol üzerinde önce Vinh Trang Pagoda’yı gezdik. Burada Buda’nın ayakta, oturan ve yatan tasvirlerini gösteren büyük heykeller bulunuyor. En güzel Lotus Çiçeklerini de bu tapınakta gördük diyebiliriz.

Güzel bir toprak yolda ilerledikten sonra Mekong Deltası’nın doğal güzelliklerini görmek için bir tekneye bindik. Su seviyesi delta içerisinde çok az maksimum derinlik 10-15 m’ye ulaşıyor. Burada Unicorn Adasına çıktık. Adada bal, polen, arısütü hem satışı hem de üretimi yapılıyor. Biz bunlarla çok ilgilenmedik ama kurutulmuş muz gibi ürünler çok lezzetliydi onlardan satın aldık. Yine burada Hindistan cevizinden yapılan birçok ürünün hem yapımını izledik hem de tatma imkanı bulduk.

Daha önce de gördüğümüz içerisinde yılan, akrep gibi hayvanların olduğu içeceklerin bu defa tadına bakma fırsatımız oldu. Bu ada adeta tropikal meyvelerin bulunduğu bir botanik bahçesi gibi. Neredeyse tüm tropikal ürünleri dallarında görme imkanımız oldu burada. Konusu açılmışken Vietnam’ın meyveleri hakkında bilgi verelim. Ağaçta yetişen en büyük meyve olan Jackfruit 30 kg’a kadar çıkabiliyor. Jackfruit ile Durian’ın görüntüsünü ilk başta birbirine karıştırabilirsiniz. Jackfruit’in dışı beyin gibi girintili çıkıntılıdır ama üzerinde dikenimsi çıkıntılar yoktur. Kötü kokusu ile ünlü durian ise dikenimsi çıkıntılarla kaplıdır.

“Mesele son durağının neresi olduğu değil, nasıl anıların ve yaşanmışlıkların olduğudur”

Penelope Riley

Durian soğan ile sarımsak karışımı kötü bir kokuya ve bazıları için güzel olabilse de hoş olmayan bir tada sahip. Biz sevmedik bu koku ve tadı. Durianı bu özelliği nedeniyle toplu taşım araçlarına, otellere vs sokmak yasak çünkü kokusu sindiği yerden uzun süre çıkmıyor. Longan, Lambutan ve Liçhi adlı meyvaların dışı faklı olsa da için neredeyse aynıdır. Passion fruit ise asma tarzı bir bitkide yetişen benim favori meyvem. Dragon Fruit yani Ejder Meyvesi siyah beyaz içi ve Ejdere benzeyen dışı ile dikkat çeken bir meyve. Sambodilla, mangostin, gül Elması, şeker elması diğer bazı meyveler.

Ardından kısa bir fayton gezisi sonrası Çin kayığı da denilen Sampana’lara binerek dar ve ağaçlarla çevrili kanalları gezmeye devam ettik. Bu gezide geleneksel Vietnam şapkası olan Non La takan kadınlar kullanıyorlar kanoyu, bazen kürek verip sizden de kürek çekmenizi istiyorlar. Diğer arkadaşlara baktım kürek çeken yok ama bizim kadın verdi benim elime küreği, fena değil oldukça destek oldum. Gezide bize de takmamız için Non La verildi. Çok dar ama yeşilliklerle çevrili bir su yolu içerisinde yapılan gezinti oldukça keyifliydi.

Bu gezinti sonrası HCMC’ye geri döndük ve “Thien Hau Tapınağı”nı ziyaret ettik. Burası tütsü yakılma törenleri ile öne çıkan bir Budist tapınağı. Tütsü satın alıp (tek sayıda olmalı) tütsünüzü başınızın önünde sallayıp, tütsünün dumanları dağılırken siz de dileğinizi diliyorsunuz. Dileklerinin durumuna göre sopa gibi kalın tütsüler ya da çok sayıda tütsüyü aynı anda yakanlar vardı. Bu tapınakta bir de mor kağıtlara dilekleri yazıp duvara asma adeti var. Sol taraftaki yazıcılar bu kağıtlara dileklerinizi ve adınızı yazıyor ve duvara diğer kağıtlarla birlikte asıyor. Esasen burası bir Budist tapınağı ama Vietnam’da Budizm güçlü değil ağırlıklı olarak Karma Felsefesi daha geçerli. Karma’ya burada uzun uzun girmek istemiyoruz ama bu konudaki yazımızı okumak için lütfen tıklayın.

Takibinde HCMC’nin Fransız sömürge döneminin önemli yapıları olan Postane binasını ve Katedrali gördük. Postane binasına giderken “Yeniden Birleşme Sarayı”nı (Reunification Palace) ama halka kapalı olduğu için sadece dışarıdan görebildik. Gelelim Postane Binasına; Postane Binasının içerisinde sağlı sollu iki mağaza bulunuyor. Ana salon oldukça görkemli. Postanenin karşısındaki Katedralin cephesinin bir kısmı ise biz oradayken tadilatta idi ama klasik bir katedral görüntüsü olduğu için çok bir şey kaçırdığımız söylenemez.

Buradan sonra otele dönerek akşam katılacağımız yemekli Saygon Nehir Gezisi için hazırlık yaptık. HCMC’de otelimizin çok yakınında Ben Than Market vardı. Ben Than Market bolca ıvır zıvır Vietnam işi şeylerin satıldığı kapalı bir Pazar. Her gün saat 08:30 gibi açılıyor ve 19:00 gibi kapanıyor. Burada çok kaliteli bir şey bulmak söz konusu değil ama lazım olabilecek birçok şeyi de burada bulabiliyorsunuz. Pazarlık mecburi tabii ki. Bazı arkadaşlar bu kısa aralarda soluğu bu markette aldılar.

Nehir gezisinde güzel bir akşam yemeği eşliğinde Saygon’un New York’a benzemeye başlayan yüzünü gece görme fırsatımız oldu. Dans gösterilerinin de yapıldığı birkaç saat süren gezide arkadaşlarımızın şakaları ile çok hoş vakitler geçirerek şehre geri döndük.

Dönüşte bazı arkadaşlar otele dönerken biz bir grupla yürüyerek Union Square yani Birlik Meydan’ı iki yanında cadde yer alan ortada geniş bir kısmın yayalara ayrıldığı bir yürüyüş yolu gibi ama oldukça uzun. Baş tarafında Ho Chi Minh’in heykeli yer alıyor. Burada çok garip bir ironik durum var. Tüm hayatını kapitalist sisteme karşı koyarak geçirmiş olan Ho Amca’nın heykeli şu anda sağlı sollu Gucci, Chanel gibi kapitalist sistemin simge markaları ile çevrilmiş durumda. Zaten bu gariplik tüm Vietnam’da var. Yakın geçmişinde en çok Amerikalılardan çekmiş, zulüm görmüş olan Vietnamlılara “en çok hangi ülkeyi seviyorsunuz? Hangi ülkeye gitmek istersiniz?” diye sorduğunuzda çoğundan “Amerika” cevabı alıyorsunuz. Bunu anlamak çok kolay değil ama kendilerine sorduğunuzda unutmadık ama bu yükü taşımak çok ağır, geride kaldı” diyorlar. Burada bir saate yakın zaman geçirdikten sonra sağda solda bir şeyler yiyip otelimize döndük.

Ertesi gün neredeyse tüm günümüzü Vietnam savaşına ya da Vietnamlıların bakış açısına göre Amerikan Savaşına ayırdık. İlk durağımız 2. Hindiçin Savaşı da denilen savaş hakkında çok detaylı görsel ve yazılı materyal sunan Savaş Anıları Müzesi oldu. Daha önce adı Savaş Suçları Müzesi olan müze daha sonra ticari ilişkilerin arttığı Amerika’nın baskıları ile Savaş Anıları Müzesi olmuş. Müze içerisinde birçok salon var. Amerikan Askerlerine, Portakal gazının (Agent Orange) etkilerine vs değişik konulara ayrılmış salonlar var. Salonlardaki fotoğrafların altındaki yazılardan da olaylar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bu müzeyi gezdikten sonra yaşanan savaşın Hollywood filmlerinde anlatıldığı gibi olmadığını görüyorsunuz. En tarafsız denilen filmler bile sonuçta Amerikan yapımı olduğu için olayları onların açısından ele almış. Müze o kadar vahşet, zulüm içeren fotoğraflarla dolu ki bazı arkadaşlar müzeyi gezmeyi yarıda bıraktı, bazıları ağlayarak dolaştı. Müzenin bahçesinde de savaşta kullanılan tank gibi büyük araçlar sergileniyor.

Burayı gezmeyi sona bıraktığımıza sevindik yoksa gezimiz buruk başlayacakmış. Sonraki durağımız Cu Chi (Ku Ki okunur) Tünelleri. Vietnam Gerillaları olan Vietkonglar yoğun Amerikan bombardımanından korunabilmek için tüneller kazarak yerin altına girmişler. Yıllar içerisinde 13 milyon ton bomba atılmış savaş boyunca yani kişi başına 265 kg bomba. Burası Amerikan Savaş uçakları için atışa serbest bölgeymiş. Uçaklar vurma emri verilen noktaları vurduktan sonra geriye dolu dönmüyor üzerindeki bombaları buraya rastgele boşaltarak dönüyorlarmış. Yıllar geçmesine rağmen bombardıman bitmediği tam tersine arttığı için tünellerin sayısı, uzunluğu artmış. Artık 200 uzunluğa ulaşan bir tür yer altı şehri olmaya başlamış.

Tüneller üç katmandan oluşuyor. İlk katman yerin 3, ikinci katman 6, üçüncü katman ise 8 metre altında. Vietkonglar buraya komuta merkezi, hastane, siperler yapmış, burada saklanmış, burada yemek yapmış, peşlerinden gelen Amerikan Askerleri için birçok yeri tuzaklamış. Amerikan uçaklarından atılan bombaların patlamayanları bu atölyelerde mayın haline getirilmiş. Üniformalar burada dikilmiş. Bubi tuzaklarının malzemeleri burada üretilmiş. Tünelleri dışarıdan görmek imkânsız. Girişleri yapraklarla örtmüşler. Havalandırma bacaları, karınca yuvalarının içine gizlenmiş. Yemek dumanı özel sistemlerle kamufle edilmiş.

Yemek dumanı sise karışsın ve yerlerini belli etmesin diye yemeği sabah sisinin en çok olduğu zamanlarda yapıyorlarmış. Amerikan Askerlerinin içeriye su basmasına karşılık baraj sistemleri oluşturulmuş. Gaz verilmesine karşılık ise katmanlara bölünmüş. Tünellerin yaklaşık 30-40 metrelik bir kısmına girilebiliyor. Bir yerden girip diğer taraftan çıkıyorsunuz. Bizim 5-6 arkadaşımız girdi. Bölgeyi gezmemizin sonuna doğru gelen güçlü silah sesleri hepimizi oldukça korkuttu. “Bazı Vietkonglar kaldı galiba” dedik ama sesler atış poligonundan geliyormuş. İlk atışlardan sonra “alıştık galiba” dememize rağmen her yeni atışta irkildik. Bu tünellerde üstten bomba yüzeyde bu atışlarla nasıl bir mücadele sergilenmiş anlamak çok zor. Atış yapmak isterseniz poligona gidebiliyorsunuz ama 10 adet AK 47 mermisi 8 USD, 10 adet M16 mermisi ise 5 USD; biz oradayken birisinin bir servet harcadığına şahit olduk.

Bizi çok etkileyen fotoğraflardan birisi gazeteci Nick Ut’un çektiği ve Pulitzer Ödülü aldığı fotoğraftı. Aynı kare içerisindeki Napalm bombasından kaçan çocuklar ve Amerikan Askerlerini gösteren fotoğrafı hatırlarsınız; işte o fotoğraftaki ağlayan çıplak bir kız çocuğu Kim Phuc’tur. Biraz uzun ama Kim Phuc’un dramatik hikayesini okumak için tıklayın.

Buradaki gezimiz sonunda direkt havalimanına geçtik ve geziyi bitirdik.

Yazının sonunda Vietnam hakkında bazı notlar vermek istiyoruz.

  • Başkent Hanoi’dir ancak en büyük şehir Ho Chi Minh City’dir. Vietnam’ın nüfusu 95 milyondur.
  • Para birimi Dong’dur. 1 milyon Dong yaklaşık 170 TL
  • Dünyanın en dinsiz ülkesidir diye geçer ama kendilerine özgü bir din anlayışları vardır; dini inancı olmayan % 81.8, Budist % 7.9, Katolik % 6.6, Hoa Hao % 1.7, Cao Dai % 0.9, Protestan % 0.9, Müslüman % 0.1.
  • Ülkenin ismi orijin olarak esasen “Viet” “Nam” olarak iki kelimeden oluşuyor.
    Kırmızı bayrak üzerindeki altın sarısı beş köşeli yıldızın köşeleri; çiftçileri, işçileri, entelektüelleri, gençleri ve askerleri temsil ediyor. Kırmızı zemin ise savaşlarda akan kanı temsil ediyor.
  • Vietnam denince akla gelen iki kıyafet genellikle kadınların giydikleri konik geleneksel şapka olan “Non La” Diğer kıyafet ise “Ao Dai” dir.
  • Koyu renk cilt batılı ülkelerde tatil vs işareti olduğu için popülerlik sağlamasına rağmen Vietnam için bu tam tersidir. Beyaz ten arzu edilir ve popülerdir. Koyu renk ten güneş altında çalışmak zorunda olan işçi sınıfının işaretidir. Bu yüzden Vietnamlılar kendilerini değişik şekillerle güneşten koruyan şeyler giyerler ve takarlar. Bu Vietnam için büyük bir markettir.

  • Vietnamlılar evlerinin dışına Ruh Evleri yapıyorlar. Genellikle sarı renkte olan bu kule benzeri yapılar bazen yeşil ya da kırmızı da olabiliyor. Vietnamlılar bu evlerin kendilerini kötü ruhlardan koruduğuna inanıyor.
  • Yapı stilleri Çin pagoda stili ile Fransız yapı tarzının karışımından oluşuyor.
  • İçerisinde zehiri ile birlikte konulan tam yılan bulunan şarapların sağlığa iyi geldiğine ve hastalıkları geçirdiğine, sağlıklı kişilerinde daha sağlıklı yaptığına inanılır.
  • Noodle ya da “Pho” Vietnam yemek kültürünün en önemli ikinci ögesidir, haşlanmış yumurtadan sonra tabii ki.
  • Temelinde Vietnamca bir kelime olan Yin & Yang Felsefesi yemek kültürüne de Sıcak içinde soğuk, soğuk içinde sıcak şeklinde işlemiştir. Yin & Yang bu bölge için çok nemlidir, ilgili yazımız için lütfen tıklayın.
  • Vietnam Sokak Yemek Kültürü çok ünlüdür ve tüm dünyaya yayılmış Vietnam restoranları mevcuttur.
  • Adı Star Apple olan egzotik meyve soyulurken 1 damla süt damladığı için Meme Sütü Meyvesi olarak da bilinir.
  • Dünyanın 2.büyük kahve üreticisi (Brezilya %40) Vietnam’dır (%16) Vietnam’da buzlu kahve çok popülerdir.
  • Dünyanın en büyük Kaju fıstığı üreticisi Vietnam’dır (%37).
  • Dünyada Mutfak Tanrısı (Ong Tao) olan tek ülke Vietnam’dır.
  • Oltanın ucuna kertenkele takılarak balıkçılık yapılması ülkedeki en yaygın hobidir.
  • Ayak ve kafa ile oynanan bir tür voleybol olan Sepak Takraw sporu ülkenin geleneksel sporudur.
  • En yaygın ulaşım aracı motosiklettir ve kasksız kullanmak yasaktır.
  • Okullarda ders sonu ve başı için zil yerine geleneksel şarkılar çalınır.
  • Nguyen en çok kullanılan (yaklaşık %40) soy isimdir. En yaygın ilk isim ise Ho Chi Minh’dir.
  • Vietnam Savaşının başlama nedeni olan tam net bir olay hala bilinmemektedir. Savaşta 2 milyon sivil, 1,3 milyon asker ölmüş ve savaş 20 yıl sürmüştür. Savaşta ölen Amerikalı asker sayısı 58.000’dir.
  • Amerika ve Vietnam savaş 1975’de bitmesine rağmen diplomatik ilişkiye ancak 1995 yılında başlayabilmiştir.
  • Ha Long Bay Körfezi Dünyanın Yeni 7 Harikasından biri olarak onaylanmıştır ve aynı zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 8 YORUM
  1. Zeynep dedi ki:

    çok keyifli bir geziydi.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Teşekkürler; güzel anılarla dönülen bir gezi bizim için de.

  2. Şaziye Sarı dedi ki:

    Muhteşem bir gezi, unutulmaz bir yolculuk, ince ince planlanmış bir tur, harika bir rehberlikti.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Ekibin yeni üyesi Şaziye aramıza hoşgeldin. Güzel yorum için teşekkürler.

  3. Dilber dedi ki:

    Ekip mükemmel, farklı bir kültürün içine dalmak mükemmel, daha ne olsun? Emeğine sağlık, birde ben bitirebilsem yazımı ?

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Sevgili Dilber, senin yazıların da çok güzel oluyor. Bir an önce bitirmelisin yoksa unutuluyor. Güzel kelimeler için teşekkürler.

  4. Mehmet ÖNDER dedi ki:

    Dünyanın farklı bir bölgesini uyumlu bir ekiple, en ince ayrıntısına
    kadar düşünülmüş bir gezi planıyla ve bilgili bir rehberle gezmek, çok keyifliydi
    Bu organizasyon için çok teşekkür ederim, Engin Ersöz, Funda Ersöz. Gezi sonrası
    hazırlanan bu web sayfasındaki bilgiler mükemmel olmuş, emeğinize sağlık.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Selamlar

      Güzel düşünceler için teşekkürler. Bu işlerde ekip çok önemli; harikaydınız.

BİR YORUM YAZIN