Siem Reap

Siem Reap

Angkor Wat tapınağı nedeniyle her yıl milyonlarca turist ağırlayan Siem Reap şehri tatil yapmak için de güzel bir şehir. Yeşilin bin bir hali ile sarmalanmış, ortasından nehir geçen, 80 bin nüfuslu Siem Reap’in uluslararası havalimanına bölgedeki birçok ülkeden uçuş bulmak mümkün. Biz buraya Laos’dan Luang Prabang’dan geçtik. Gezimizin önceki kısımları için Hanoi, Halong Bay ve Luang Prabang yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Çok sayıda zengin turist de ağırlayan şehirde Guest Houselar da 5 yıldızlı lüks oteller de bulmak mümkün. Kamboçya iklimi Güney Asya iklimine benzer ve iki mevsim var; mayıs-ekim arası yağışlı sezon ve hava sıcaklığı 22°C civarında seyreder, çok yağışlıdır ve oldukça yüksek nem içerir. Kuru sezon ise kasım-nisan ayları arasındadır ve hava sıcaklığı 30°C’ler seviyesindedir. Kamboçya’yı ziyaret etmek için en uygun zamanlar ekim-mart arası. Bu tarihler arasında hava güneşli ve şehri gezmek için oldukça uygun. Yağmur sezonunda fiyatlar düştüğünden, düşük bütçeyle seyahat eden gezginler için bir fırsat olduğu da unutulmamalı.

Artık Kamboçya’da olduğumuza göre biraz Kamboçya bilgisi verelim;

Kamboçya, tek kelime ile tezatlar ülkesi; bir yanda büyük bir medeniyetin eseri olan 1000 yıllık Angkor Wat Tapınağı, Khmer Medeniyeti mirası ve Apsaralar; diğer yanda 1970’lerdeki iktidarları sırasında iki milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan Kızıl Kmerlerin ölüm tarlaları, işkence odaları ve acılı bir geçmiş.

“Tekne limanda güvendedir ama teknenin amacı bu değildir”

Paulo Coelho

Kamboçya, resmi adıyla Kamboçya Krallığı ve bir zamanlar Khmer İmparatorluğu olarak da bilinen, Güneydoğu Asya’da yer alan bir ülke. Yerel para birimi Riel; 100.000 Riel 95 TL, 20 euro. 181,035 km² alana yayılan ülke, kuzeybatıda Tayland, kuzeydoğuda Laos, doğuda Vietnam ile komşu. Ayrıca güney batı kıyıları Tayland Körfezi’nde yer alıyor.

15 milyonluk nüfusuyla, dünya sıralamasında 70. sırada yer alan Kamboçya’nın resmi dini Theravada Budizm’i ve halkın %95’i Budist. Başkent Phnom Penh ülkenin politik, ekonomik ve kültürel merkezi. Ülke kral tarafından parlamenter monarşi ile yönetiliyor.

Kısaca Kamboçya Tarihi

Çok eski bir medeniyete sahip bölge Angkor Krallığı ile zirveye ulaşmış. Kamboçya 1867’de Fransız sömürgesi olmuş. 1953’te bağımsızlığını ilan edinceye kadar 115 yıl Fransız sömürgesi olarak kalmış. 1941-1945 yılları arasında ise Japon İmparatorluğu’nun işgali altında kalmış.

Kamboçya yakın tarihinin en önemli dönemi ise Kızıl Kmerlerin estirdiği terördür. Pol Pot liderliğindeki Kızıl Kmerler (Khmer Rouge), 1975-1979 tarihleri arasında ülkeyi kontrol etmiş. Çin destekli Kızıl Kmerlerin lideri olan Pol Pot’un ideolojisine göre, ülkede sadece köylü sınıfı olmalıymış. Bu amaçla ülkenin tüm aydınlarını, bilim adamlarını, sanatkarlarını, kısacası köylü sınıfını oluşturmayan tüm Kamboçyalıları ağır koşullar altında pirinç tarlalarında çalışmaya zorlamış. Çalışamayanlar ve muhalefet edenler Ortaçağ işkence yöntemleriyle öldürülmüş. Gözlük ve saatler de dahil olmak üzere tüm teknolojik aletler yasaklanmış. Kızıl Kmerler Pol Pot yönetiminde dünyanın en büyük katliamlarından birini yapmışlar. Verilere göre 2 milyon (bazı kayıtlara göre 3,3 milyon) Kamboçyalıyı öldürmüşler. Bu katliamlar Vietnam ülkeyi işgal edinceye kadar sürmüş.

Birleşmiş Milletler desteğinde yapılan 1993 seçimleri ve bunun ardından kurulan koalisyon hükümetiyle bir miktar normale dönülmüş. Hizip çatışmaları 1997 yılında ilk koalisyon hükümetinin sonunu getirmiş. 1998’de Pol Pot’un ölmesi, yapılan ikinci seçimlerden bir başka koalisyon hükümeti ortaya çıkışı ile politik istikrar yeniden sağlanmış. Kızıl Khmerlerin son üyeleri de 1999 yılının başında teslim olmuş. 2003 seçimleri nispeten huzurlu bir ortamda geçmiş ama rakip partiler arasında bir koalisyon hükümetinin kurulması bir yılı aşkın görüşmeler sonucunda mümkün olmuş.

Kızıl Kmerler ve Pol Pot hakkındaki yazımız için tıklayın.

Turizm ülkede tekstilden sonra en büyük gelir kaynağı. Yılda ortalama yaklaşık 2 milyon turist gelmekte. Turistlerin çoğunluğu (%51) Siem Reap şehrini tercih etmekte.

Siem Reap ve çevresinde gezilecek yerler

Kahvaltının ardından Kamboçya turumuza başlıyoruz. Kamboçya’daki ilk günümüzü Angkor Wat Tapınağı’na ayırdık. Kamboçya’nın en önemli tarihi ve turistik yeri olan, UNESCO Dünya Kültür Miras listesindeki “Angkor” bölgesinde tam gün tur yaptık.

Post from RICOH THETA. #theta360 – Spherical Image – RICOH THETA

Angkor Thom, Ta Prohm ve Bayon Tapınağı da Angkor Wat Tapınak Kompleksi içerisindeki önemli tapınaklar. Bu yazılar için ilgili kelimeye tıklayın.

Tüm gün Angkor Wat Tapınağı hepimizi oldukça yordu kendimizi otelin havuzuna attık dinlenmek için. Akşam yemeğini doğum günümü de kutladığımız egzotik “Apsara Show”u eşliğinde otelin restoranında yedik. Otelimiz Siem Reap merkezinde olduğu için yemekten sonra şehrin gece yaşamını görmek için dışarı çıktık.

Siem Reap’da eskiden Night Market adında bir Pazar yeri varmış ama artık her yer Night Market olmuş. Yine de orijinal yerine de gittik. Siem Reap’da önemli bir nokta da Barlar Sokağı olarak bilinen sokak. Burada çok sayıda restoran, bar vs bulunuyor neredeyse tümünün menüleri oldukça iyi ve her zevke uygun alternatif bulmak mümkün. Siem Reap’ın ana caddesinin sonu sizi nehre götürüyor. Nehir kenarında sokak yemeği satıcıları bulunuyor. Burada akrep, yılan, kurbağa, hamam böceği, çekirge gibi değişik hayvanların tadına bakabilirsiniz. Bizim deneyimlerimize göre sadece çekirge güzeldi, kurbağa da fena değildi. Akrep tatsız, yılan ise çok sertti.

Siem Reap’ın ana caddesinde ve bu caddeye bağlı diğer sokaklarda çok sayıda masaj salonu var. Bazıları sadece ayak masajı yapıyor. Masajların 1 saati 10-15 USD civarı, ayak masajı ise 4-7 USD civarında.

Bu cadde üzerindeki dondurmacılardan dondurma yemenizi tavsiye ederiz. Soğuk bir tezgâh üzerinde süt, krema ve taze meyvelerle yapılan dondurmalar 1-3 USD aralığında hemen yanınızda yapılıyor. Sanırız bundan daha doğal ve taze dondurma bulunmaz.

Burada masaj yaptırıp, dondurma yedikten sonra otelimize dönüyoruz.

Ertesi gün kahvaltı sonrası Tonle Sap gölünde yapacağımız tekne turu için otelden ayrılıyoruz. Yol üzerinde çok sayıda pirinç tarlası görüyorsunuz. Rehberimiz izin alınca burada bir Kamboçya köy evini de ziyaret etme imkânımız oldu. Daha önce Peru, Amazon, Kenya gibi ülkelerde köy evleri ziyaretlerimiz oldu ama hepsi bir miktar turistikti. İlk defa bu kadar gerçek bir yaşam gördük. Yolun iki tarafına iki küçük kulübe yapmışlar. Birisinde ailenin yaşlı büyükannesi yaşıyor. Diğerinde ise 5 çocuk ve anne-baba.

Biz oradayken büyükanne ve yaşları 5,12 yaşlarında 2 kız çocuğu evdeydi. Diğer aile fertleri çalıştığı için dışardaymış. Şartların bu kadar zor olduğu başka bir yaşam görmemiştik gerçekten. Burada bazı arkadaşlarımız yanlarında getirdikleri kalem, şeker vs gibi şeyleri çocuklara verdiler. Ben de zamanında bu tip şeyler çok dağıttım ama şu anda dağıtılmasının çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü verdiğiniz her şeyin bir bitme süresi var; şeker yeniyor bitiyor, kalem yazıyor bitiyor ve çocuk ona alıştığı için ona tekrar sahip olmak istiyor. Halbuki o şartlarına alışmış ve bir beklentisi yok. Yani sevindirelim derken ileride yaşayacağı hayal kırıklığına zemin hazırlıyoruz.

Daha sonra Tonle Sap üzerinde gezeceğimiz teknelerimizin kalkacağı yere gittik. Mevsime bağlı olarak gölün suyu oldukça çekilmiş. Zaten derin olmayan gölde şimdi yaklaşık 1-2 m derinlik var. Bu nedenle buradaki tekneler motorlarını dahi tekneden sarkıtamıyorlar. Arkaya doğru uzayan özel dizayn edilmiş motorlu tekneler ancak yol alabiliyor burada. Sudaki sığlığa ve kirliliğe bağlı olarak çok yoğun bir sülfür kokusu alınıyor tekneye binilen ilk noktada. Gölün ana kısmına ulaşmak için önce bir süre bir kanal içerisinde ilerlemek gerekiyor.

Bu kanalın üzerinde ve daha sonra ulaşılan göl kısmında sağlı sollu dizilen yüzer evler görüyoruz. Güney Doğu Asya’nın en büyük gölü ve Kamboçya’nın hayat kaynağı olan Tonle Sap’ın üzerindeki yüzen köy Chong Khneas’daki yaşam insanı şaşırtıyor. Evlerdeki hayat, şartlar gerçekten çok çok zor. Yaklaşık 20 metrekarelik yüzen evlerde çoluk çocuk bazen köpek her şey bir arada bulunuyor. Su oldukça kirli olmasına rağmen her türlü ihtiyaç için bu suyun kullanıldığını görüyoruz. Bu suyla yıkanıyorlar, bu suyla bulaşık yıkıyorlar. Bu yüzen köy evlerinde sıklıkla gölden tuttukları balıkları tüketiyorlar.

Burada Mekong ve Tonle Sap hakkında biraz detaya girmek istiyoruz. Mekong ve Tonle Sap hakkındaki yazımız için tıklayın.

Kamboçya’da Yeme-İçme

Sabahları halk daha çok noodle çorbası içiyor. Bizdeki erişteye benzeyen noodle’a Çin eriştesi de deniyor.

Ülkenin kendi üretimi olan bira Angkor, Avustralyalı bir firmayla ortak olarak Sihanoukville’de üretiliyor. Diğer markalar Heineken, Tiger, San Miguel, Carlsberg, VB Fosters ve Grolsch’dur. Angkor birası sadece 1$.

Halk arasındaki adı tikalok olan güzel tada sahip meyveli hafif içecekleri ülkenin her yerinde bulunabiliyor.

Kamboçya’da yemek ilginç deneyimleri de sunuyor. Biz denemeye cesaret edemedik ama İçerisinde embriyo varken haşlanan yumurta “balut” ülkede sık tüketiliyor.

Tonle Sap’daki gezimiz sonrasında akşamüstü havalimanına transfer oluyoruz. Vietnam Havayollarının 21:10’daki uçağı ile Kamboçya turumuzu noktalayarak Vietnam’a dönüyoruz. Saat 22:25’te Vietnam’ın Ho Chi Minh (eski adıyla Saigon, Saygon) şehrine varıyoruz.

Gezinin devamını Ho Chi Minh City notlarımızdan okuyabilirsiniz.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN