Goa
Ankara’da ve İstanbul’da son 33 yılın en soğuk kışının olduğu bir Ocak günü 32 derece sıcaklıkla bizi bekleyen Goa’ya 1 saatlik bir uçak yolculuğu ile gitmek için Mumbai’den ayrıldık. Goa’nın palmiyeleri ile bezenmiş güzel koylarından biri olan “Palolem”e ulaşmak üzere önce Goa’ya indikten sonra 1 saatlik bir araç yolculuğu ile Palolem’e vardık. Beklentilerimizin ne kadar yerinde olduğunu görmek bizi mutlu etti; burası bir cennet olmalı.
Bu düşüncemizde sanırım konakladığımız tesis olan Ciaran’s ın payı büyük ama yine de Palolem çok hoş bir tatil beldesi. Palolem’de beton inşaat yapılmıyor konaklama Hut adı verilen bambu klübelerde yapılıyor. Tabii ki herşeyde olduğu gibi onun da kalitelisi ve vasatı var; Ciaran’s en iyi tesis.
Burası bir tatil beldesi olduğu için sadece kafa dinleyim güzel bir tatil yapıp ruhen dinlenebilirsiniz. Ama burada da çeşitli geziler yapmak mümkün. İlk gezimiz “Spice Farm“a oldu. Burası bir Botanik Çiftliği ama 300 yıllık bir geçmişi var gerçekten çok özel bitkiler, baharat çeşitleri mevcut. Dünyanın en değerli baharatları olan safran, vanilya, zerdeçal, tarçın, karanfili burada toprakta görebilirsiniz. Botanik bahçeleri hep ilgimizi çektiği için tüm Dünyada özellikle ziyaret ederiz.
Burası gördüğümüz en eski, köklü, çeşitli ve iyi düzenlenmiş bahçeydi diyebiliriz. Bahçeye giriş 400 Rs ama bu ücrete girişte izlediğiniz kısa bir yerel dans, ikram edilen çay, bir yerel içki olan kaju’dan elde edilen bir içki olan Feni ikramı, öğle yemeği, koçanıyla her zaman asılı olup sizin almanızı bekleyen muz dahil. Bahçe rehber eşiliğinde geziliyor ve verdiğiniz parayı hak ediyor.
Bu bahçenin arka bahçesinde fil gezisi yaptıran kişiler var. Yaklaşık 15 dakikalık bir geziyi pazarlık gücünüze ve kabiliyetinize göre kişi başı 500-700 Rs aralığında yapabilirsiniz. Eğer Nepal ya da başka bir ülkede fil gezisi deneyimi yaşamadıysanız kesinlikle denemelisiniz.
Artık çok yorulduk, dönüş yolculuğumuz da 1 saat süreceği için çok sevdiğimiz klubelerimize döndük ve kendimizi dalgaları ile bizi eğlendiren Palolem sularına bıraktık. Akşam yemeği mutlaka “Dropadi Restaurant” olmalı. Bu güzel restaurantı o kadar beğendik ki 3 gecemizin 2 gecesinde burada yedik. Kesin tavsiyelerimiz; Fried kalamar (yağda kalamar), Shrimp with garlic,(sarımsaklı karides) nan with butter (yağlı bazlama tarzı ekmek), cheese and garlic (yağlı, peynirli, sarımsaklı ekmek – bir tane de sadece yağlı sarımsaklı isteyin) ve tabii ki, büyük boy Kingfisher yerel bira 🙂 Balık yemek isterseniz; King Fish bizim tavsiyemiz. Diğer çeşitler Butter Fish ve Sea Bass ama bizim tercihimiz King Fish.
Sabah kahvaltısından sonra ayarladığımız balıkçı teknesi ile yunus balığı gözlemine çıkmaya oradan da “Agonda Beach”e geçmeye karar vermiştik bir gün önceden ve programı uyguladık. Tek tarafından denge destekli yerel balıkçı teknesi ile yunus balıklarını gözleme çıktık.
Rehberimiz şanslı olduğumuz söylüyor çünkü hem siyah hem beyaz yunuslar bizi çok bekletmeden boy gösterdiler. Bol bol fotoğraf çekip ayrılarak Agonda Plajına geçtik. Burası Palolem’e oranla daha sakin bir plaj ama bura da çok beğenimizi kazanıyor.
Saxony adlı kafede yediğimiz patates (aloozira) ve pilav (veg biryani) de enfesti. Burada da denize girdik dalgalar tarafında bol bol dövüldükten sonra ve taksiler ile Palolem’e döndük.
Yine sanki dışarıda Tsunami varmışçasına vuran dalgalar, köpek ve çığlık atan kuşlar eşliğinde klubemizde bir gece daha geçirdik ve ertesi gün Old Goa, Panjem turuna çıktık. Burada Se Katedrali, Convent of St. Francis of Asisi, Proffesed Houseve Bom Jesus Basilica’sı nı gezdik. Arada bir hindistan cevizi suyu içip bununla da yetinmeyip cevizleri böldürüp beyaz kısmının tadına bakmayı ihmal etmedik.
Delhi’ye Indigo Airlines ile geçmek için havalimanına gitmemiz gerekiyor. Zaten araçlarımıza bavullarımız sabahtan yüklediğimiz için rotayı havalimanına çeviriyoruz; sıra Delhi’de 🙂