Hospitalye Şövalyeleri ya da Aziz Yuhanna Şövalyeleri tarikatı (Latince: Cavalieri Ospitalieri / Hastane Şövalyeleri) 1070 civarında kurulmuş bir şövalye tarikatı. Sonradan ismi Rodos Şövalyeleri, çok sonralarıysa Malta Şövalyeleri olarak anılmış. İlk Başefendisi 1100 civarlarında seçilmiş olan Peter Gerard olmuş. Kudüs Krallığı kurulur kurulmaz Godfroi de Bouillon Tarikat’a toprak bağışlamış ve başka birçok kişi de onu takip etmiş. Hastabakıcılar 1113 yılında Papa II. Paschal tarafından bir tarikat olarak tanınmış. 1120’li yıllarda Hastabakıcılar kendilerini askerileştirmeye başlamışlar ancak ilk askeri etkinlik 1136 yılında gerçekleştirilmiş.
Katolik bir yardım derneği olarak günümüze kadar ulaşmış olan bu tarikat tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuş Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihinde büyük izler bırakmış. Merkezi İtalya’nın Roma kentinde bulunan tarikatın günümüzdeki resmi adı İtalyancada Sovrano Militare Ordine Ospedaliero di San Giovanni di Gerusalemme di Rodi e di Malta yani Kudüs, Rodos ve Maltalı St. Jean Egemen Askeri Misafirperver Tarikatı veya kısaca Malta Tarikatıdır.
Tarikatın başlangıcı
Kudüs’teki St. Jean (Aziz Yuhanna) Kilisesi yakınında bir dinsel dayanışma örgütünce hasta hacıların tedavisi amacıyla işletilen hastanenin gelişmesiyle ortaya çıkmış. 1099’da Haçlıların Kudüs’ü fethetmesinden sonra, hastanenin başrahibi Gerard Kudüs’teki çalışmalarını yoğunlaştırmış. Provence’lılarla İtalyanların Filistin yolu üzerindeki kentlerinde hanlar kurmuş. Hastanede tedavi gören bazı haçlı şövalyeleri mallarının bir bölümünü buraya bağışlamış; bazıları ise Kudüs’te kalıp hastanede hastaneye hizmet etmişler. Böylece zenginleşen hastane, hasta ve yoksullara hizmette olduğu kadar Müslümanlara karşı savaşta da etkin olan zengin ve güçlü bir kurum durumuna gelmiş. Selahaddin Eyyübi orduları tarafından Hıttin Savaşında büyük bir yenilgiye uğramalarına rağmen etkinlikleri devam etmiş. 1291’de Akka’nın düşüşü ve Haçlı Prensliklerinin ortadan kalkması üzerine, mezhep üyeleri bir gün yeniden fethetmek umuduyla Filistin’e yakın olabilmek için Kıbrıs’a çekilip hacılara ve hastalara yönelik çalışmalarını burada sürdürmeye karar vermişler.
Rodos ve Malta'da üslenmeleri
Anadolu’nun güneybatısında bulunan Rodos Adası, ilk olarak 672’de, Emevîler zamanında, Bizanslılardan alınmış ama ada, 680’de tekrar Bizanslılara geçmiş. Daha sonra Akka’dan kovulan Hospitalier Şövalyeleri, buraya yerleşmişler ve Rodos Hıristiyanların en kuvvetli ileri karakolu halini almış. Bir süre Anadolu ve Mısır’a yönelik Haçlı seferlerinde üs olarak kullanılmış. Fethi için, birçok seferler düzenlendiyse de muvaffak olunamamış. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında da muhasara edilmiş. Cem Sultan’ın, Rodos Şövalyelerinin eline geçmesi, onları daha da azgınlaştırmış. Bayezid Han’dan sonra tahta geçen Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır’ı fethetmesiyle, Rodos’un önemi daha da artmış. Anadolu’dan Mısır’a giden deniz yollarının emniyetinin tam olarak temin edilmesi, artık katî bir zaruret hâlini almış. Yavuz Selim Han, bu maksatla hazırlıklara girişilmesini emretmiş. Ömrünün vefa etmemesi yüzünden, Rodos’un fethi, oğlu Kanunî Sultan Süleyman Hana kalmış. Rodos adası, Sen Jan Şövalyelerinin elindeyken Şövalyeler korsanlık yapıyor, Türk donanmasına zarar veriyorlarmış. Rodos’u fethetmek Osmanlı için İstanbul’un fethi kadar önemli bir hal almış. Kanunî, Kütahya yoluyla Marmaris’e, oradan da gemilerle Rodos’a çıkmış. Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine, Ağustos’un birinci günü kale dövülmeye başlanmış. Bütün Ağustos ayı, karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım açmakla geçmiş. Açılan top ateşiyle, kalede önemli tahribat yapılmasına rağmen, bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından kapatılmış. Türk lağımcılarının, devamlı, Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar, Avrupa’nın en meşhur mühendisi olup, şövalyelere yardıma gelen Gariele Martinengo’nun mukabil lağımlarıyla karşılaşmış ve yer altında korkunç boğuşmalar olmuş. 10 Aralık’a kadar, şiddetli top atışları, lağımlar ve sık sık tekrarlanan umumî hücumlarla, kale iyice yıpratılmış. 18 Aralık’ta yapılan bir umumî hücumda şövalyeler, şehir içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kalmışlar ve artık mukavemet etmenin imkânsızlığını da anladıklarından, kaleyi teslim etmeyi kabul etmişler. Ordunun aylar süren baskısı ve verilen binlerce şehidin ardından Rodos fethedilmiş. Kanûnî, aylar süren abluka sonunda adayı teslim aldı ve 21 Ocak 1522’de şöyle demişti; “Bağrımızdaki hançeri çıkardık”.
Osmanlılar Rodos’u fethetmiş ama 1530’da Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl, bu defa Malta adasını tarikata bağışlamış. Şövalyeler Osmanlı saldırılarına karşı direnerek donanmalarını güçlendirmişler ve Malta’da gelişmiş bir hastane kurmuşlar takiben parlak dönemlerini burada yaşamışlar. Osmanlı tehdidinin azaldığı 17. ve 18. yüzyıllarda tarikat da giderek zayıflamış. 1798’de Malta adası Napolyon Bonapart’ın eline geçince tarikatın merkezi 1834’te Roma’ya taşınmış.
Günümüzdeki işlevi
Malta Şövalyeleri Tarikatı, günümüzde egemen bir mikro devlet statüsü taşımaktadır. Birleşmiş Milletler’e gözlemci olarak katılmasına karşılık kendine ait topraklardan yoksundur. Kendini tarafsız ve insancıl bir yardım kuruluşu olarak tanımlayan tarikatın –aralarında Türkiye’nin olmadığı- 104 ülkeyle diplomatik ilişkisi vardır. Birçok ülke Şövalyelere diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalık tanımaktadır.
Diğer Malta yazılarımızı da okuyun.