Moğolistan Gezi Rehberi

Moğolistan Gezi Rehberi

Moğolistan; Türk kültürü açısından son derece önemli bir ülke. Türkçenin bilinen ilk yazılı belgelerini, diğer bir ifadeyle Orhun Yazıtları‘nı barındıran bu coğrafya, tarih boyunca çeşitli Türk devletlerine de ev sahipliği yapmış olması dolayısıyla apayrı bir yere sahip. Esasında Türkler, Koreliler, Mançu / Tunguzlar ve de Japonlar gibi bir Altay Halkı olan veya olduğu düşünülen ve Ana Altay dilinden kopan / koptuğu düşünülen bir dili konuşan Moğollarla tarihi bağlarımız oldukça kuvvetli. Moğolistan Gezi Rehberi

Kuzeyde Rusya; güneyde, batıda ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile komşu. Ülkenin toplam nüfusu yaklaşık üç milyon. Üç buçuk milyonluk bu nüfusun %96’sı kadarını Moğollar, %4’ünü ise Kazaklar ve diğer bazı halklar oluşturuyor. Yarı-başkanlık sistemi ile yönetilen ülkenin resmi dili Moğolca ve bu dili yazmak için Klasik Moğol yazısından ziyade daha çok Moğolca için özelleştirilmiş olan Kiril alfabesi tercih ediliyor. Moğolistan ile ilgili daha detaylı bilgi verdiğimiz yazımızı okumak için tıklayın.

Asya’nın doğusunda bulunan Moğolistan, dünyanın en seyrek nüfuslu ülkesi

Moğolistan ülkemizin 2 katı büyüklüğünde ve 3,5 milyon kişinin yaşadığı bir ülke. Bu nüfusun da yaklaşık 2 milyonu başkent Ulaan Bator’da yaşıyor. 1,5 milyon metrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin iki katı toprağa sahip olsa da nüfusu Türkiye’nin yüzde 4’ü kadar.

Başkent dışında kalan topraklarda kilometrekareye yalnızca bir kişi düşüyor ve bu da Moğolistan’ı dünyanın en az yerleşim olan ülkelerinden biri yapıyor. Nüfus ile ülke büyüklüğü o kadar orantısız ki ülkede her yetişkin boş bulduğu 700 metrekarelik bir alanı çevreleyerek sahiplenme hakkına sahip.

Bunu tüm ülkede dolaşırken görüyorsunuz, kimi çevrelemiş ortasına çadırını koymuş kimisi sadece çevrelemiş daha sonra bir şey yapmak için.

Düzenlediğimiz turlara katılarak bizimle birlikte gezmek isterseniz Whatsapp Kanalımızı Takip edebilirsiniz. Whatsapp Kanalımız Takip etmek için tıklayınDuyurulardan haberdar olmak için Sessiz modu kapatmayı unutmayın. Fotoğraflara tıklayarak Facebook ve Instagram sayfalarımızı takip edebilirsiniz.

Ülkenin tümü bozkır, yemyeşil ama ağaç vs yok. Windows’un açılış sayfasındaki manzarayı düşünün; nerdeyse tüm ülke bu şekilde. Gök Tengri tamlaması Moğolistan için çok önemli. Gök Mavi anlamına geliyor, Tengri ise Gökyüzü. Mavi Gökyüzü ülkeyi tanımlıyor diyebiliriz. Bu iki kelimeye Moğolistan’da sık rastlıyorsunuz. Moğolistan Gezi Rehberi

Moğolistan’da çok büyük bir hayvan stoğu var

Ülkede insan az ama hayvan çok fazla. 32 milyon koyun, 29 milyon keçi, 5 milyon Sığır, 4,5 milyon at, 500 bin deve var Moğolistanda. Bu nedenle et ücretleri çok ucuz, yaklaşık ülkemizin onda biri seviyesinde. Hayvancılık birçok ülke için büyük ihtiyaç olduğu için başta Güney Kore olmak üzere bazı ülkeler buraya gelerek çiftlik kurup modern hayvancılık yapıyorlar ve kendi ürettikleri hayvanları ülkelerine gönderiyorlar. Bu açıdan bakıldığında Moğolistan dünyanın hayvancılık merkezi olabilecek potansiyele sahip. Moğolistan Gezi Rehberi

Geleneksel hayvancılık yapan birçok Moğol ailesi ise hayvanların başında çoban bile bulundurmuyor. Hayvanlar büyük bir arazide serbest gezip otluyorlar. Göçebe aile dağıldıklarını düşündüğünde tekrar topluyor. Sahipli atlar için de durum aynı, hepsi serbest bir şekilde arazideler.

Soğuk nedeniyle büyük kayıplar olabiliyor

Ancak sıcaklık kışın -50’leri görebildiği ve genellikle kapalı alanda hayvancılık yapılmadığı için donma nedeniyle toplu hayvan ölümleri görülebiliyor. Mesela 2023 yılında 6 milyon hayvan donarak ölmüş.

Tarım için de çok büyük araziye sahip ama sıcaklığın sıfırın altında olmadığı süre 2-2,5 ay civarında olduğu için sadece tahıla müsait. Yine birçok ülke Moğolistan’da tarım yapmak için de yatırım yapıyor.

Moğol insanı Ulaan Bator hariç göçebe bir hayat yaşıyor. 4 mevsimde 4 defa yer değiştiriyorlar ama bu yer değişikliği 5-20 km’lik bir mesafe içinde oluyor. Mesela kışın sert rüzgarlardan korunmak için bir tepenin ya da kayanın dibi seçilirken yazın açıklık bir alan seçiliyor. Herkesin her mevsimde gideceği yer belli, birbirinin yerine çadır kurmuyorlar. Bir de bizim alışkanlıklarımıza ters olarak evleri ya da çadırları yan yana kurup köy tarzı oluşumlar yapmak yerine her çadırın arasına 1-2 km mesafe koyuyorlar.

Ger Çadırı Moğolistan ile özdeşleşmiş bir kültür

Nomad adı verilen göçmenler Ger adı verilen geleneksel çadırlarda yaşıyorlar. Çadır pratik bir şekilde kuruluyor ve keçeden yapılıyor. Üzerini yağmur geçirmeyen branda ya da benzeri malzemeler ile kaplıyorlar. Çadırın tepesinin ortası açılıp kapanır şekilde yapılıyor. Genellikle açık bırakılıyor, yağmur yağdığında kapatılıyor. Moğolistan Gezi Rehberi

Ger çadırlarında tuvalet bulunmuyor. Yaklaşık 200 m uzağa drop toilet dedikleri tuvaletler kuruyorlar. Bu tuvalet yaklaşık 1 m derinliğinde bir çukurdan ibaret. Çukur dolunca üzeri toprakla örtülüp yeni bir yere tuvalet açılıyor. Moğolistan Gezi Rehberi

Konusu açılmışken Moğolistan çok öngörülemez bir havaya sahip. Bize biraz İzlanda’yı hatırlattı. 1 gün içerisinde dört mevsimi yaşayabiliyorsunuz. Yağmur ihtimali yok gibi görünürken 10 dk sonra yağmur yağabiliyor. Gündüz t-shirt ile dolaşıp sıcaktan şikayet ederken akşam aniden ısı ciddi şekilde düşebiliyor ve Ger çadırında ısıtıcı açabiliyorsunuz. Moğolistan Gezi Rehberi

Değişik özellikte Ger Çadırları olabiliyor

Normalde Nomad’ların Ger çadırlarının ortasında soba oluyor. Ancak Ger Camp adı verilen konaklama çadırlarında ısıtıcı bulunuyor. Ger Kampların da tuvaletli ve tuvaletsiz çadırlar bulunuyor, bütçenize göre seçim yapabiliyorsunuz. Tuvaletsiz çadırlar için paylaşımlı tuvalet ve banyo bulunuyor.

Ger Kamplar’da sadece konaklama yapabiliyor ya da 3 öğünlü konaklama satın alabiliyorsunuz.

Öğün demişken biraz da Moğolistan yemeklerinden bahsedelim. Genel olarak mutfak kuzu ve koyun eti üzerine kurulu. Bu açıdan bizim için biraz zorlayıcı oldu. Çünkü eti kebap şeklinde yemiyorlar. Hep haşlama tarzı ve marinasyon, baharat gibi şeyler yok. Yani et en salt hali ile sofraya geliyor birçok yerde. Biz birçoğunu yiyemedik ama Moğolistan yemekleri ile ilgili daha detaylı bilgi verdiğimiz yazımızı okumak isterseniz tıklayın.

Moğolistan'a nasıl gidilir?

Ülkeye giriş noktası Ulan Bator

Ülkemizden Ulan Bator’a THY’nın direkt seferleri bulunuyor. Tabii ki en kolay yol bu ama aktarmalı daha uygun uçuşlar da bulunabilir.

Moğolistan'a ne zaman gidilir?

Kesinlikle Temmuz, Ağustos aylarında gezinizi yapmalısınız. Aksi halde hem sıfırın altında hem de kar ile kaplı toprakları ile sert bir Moğolistan ile karşılaşırsınız.

Moğolistan için vize gerekiyor mu?

Moğolistan Türk vatandaşlarından vize istemiyor.

Moğolistan Gezi Programımız

Gezimiz THY’nın uçuşu Ulaan Bator’a olduğu için oradan başladı. Zaten tüm dünya için Moğolistan’a giriş noktası Ulaan Bator diyebiliriz.

Ulaan Bator çok büyük bir şehir olmamasına rağmen çok büyük bir trafik sorunu yaşıyor. 3 km’lik yolu 1 saatte alırsanız sürpriz olmaz burada. Ulaan Bator trafiğinde garip bir durum da araçların bazılarının sağdan bazılarının soldan direksiyonlu oluşu. Normalde Moğolistan’da trafik ülkemizdeki gibi işliyor. Ancak özellikle Japonya’dan 10 yılın üstü yaşlardaki araçların buraya ithaline izin verilmiş.

Çok ucuz fiyata herkes bu araçları alınca Japonya’da araçlar sağdan direksiyonlu olduğu için böyle karmaşık bir durum oluşmuş. Özellikle ilk çıkan ve hybrid özellikleri bittiği için Japonya’da kullanılmayan Toyota Prius’ların tümü burada. Öyle ki bir Prius görürsek aklımıza artık Moğolistan gelecek.

Biz Ulaan Bator’da daha sonra iki gün kaldık ama iner inmez trafikten kaçmak için Terej Milli Parkı’na geçtik

Terej Milli Parkı Moğolistan Gezi Rehberi

Ulaan Bator’a yaklaşık 45 dk uzaklıktaki Terej Milli Parkı Ulaan Bator için bir ilgi merkezi. Burası trekking yapılan, off road araçlarla geziler düzenlenen ya da isterseniz sadece kafa dinleme yeri.

Ancak maalesef bu parkta iyiye gitmeyen bir yapılaşma var. Milli Parkın dokusu ile uyuşmayan çok sayıda bina inşaa halindeydi biz oradayken.

Dünyanın en büyük atlı heykeli olan Cengiz Han Anıtı‘nın Terej Milli Parkı içerisinde olması nedeniyle park ayrıca önemli çünkü Moğolistan’a gelen herkes mutlaka bu anıtı görmeye gidiyor. Cengiz Han deyince bir durmak gerekiyor çünkü Cengiz Han demek Moğolistan demek. Bu konu çok uzun bir konu olduğu için burada Cengiz Han’ı anlatmayacağız ama Moğolistan ile ilgileniyorsanız mutlaka Cengiz Han’ı da bilmelisiniz. Cengiz Han ile ilgili yazımız için tıklayın.       

Cengiz Han Heykel Kompleksi

Cengiz Han Heykel Kompleksi‘nin bir parçası olan Cengiz Han Atlı Heykeli, Cengiz Han’ın at sırtındaki 40 metre yüksekliğinde, paslanmaz çelikten yapılmış bir heykeli ve aynı zamanda dünyanın en uzun atlı heykeli. Heykel efsaneye göre Cengiz Han’ın altın bir kırbaç (heykelde elinde görülüyor) bulduğu yerde bulunuyor.

Gençliğinde babasını kaybettiğinde zorlukların üstesinden gelen Temujin (Cengiz Han’ın çocukluk adı), Mergid karısını kaçırdığında yardım istemek için gittiği Khereid’in Toiril Khaan’ından dönüş yolculuğunda bu kırbacı bulur. Moğollar kırbacın bulunmasının uğurlu bir alamet olduğunu düşünüyor ve  bunun asil davaya açılan bir kapı olduğuna inanıyor.

Heykel doğuyu işaret ediyor

Moğolistan’ın başkenti Ulaanbaatar’ın 54 km doğusunda, Tsonjin Boldog’daki Tuul Nehri’nden yaklaşık bir mil uzakta bulunan heykel sembolik olarak doğuya, doğduğu yere doğru işaret ediyor. Heykel, Cengiz’den Ligdan Han’a kadar 36 hanı temsil eden 36 sütunla, kompleksin giriş kapısı ise Cengiz Han’ın dokuz generalinin (noyon) heykelleriyle süslenmiş. Heykeltıraş D. Erdenebileg ve mimar J. Enkhjargal tarafından tasarlanmış ve Moğol İmparatorluğu’nun kuruluşunun 800. yıldönümü anısına 2008 yılında açılmış.

Moğolistan’ın bu kompleksten beklentisi büyük

Projenin tasarımcıları, Eyfel Kulesi’nin Fransızları, Özgürlük Anıtı’nın Amerikalıları, Çin Seddi’nin Çinlileri ve Tac Mahal’in Hintlileri temsil ettiği gibi, Cengiz Han heykelini Moğolistan’ın ikonik bir temsili haline getirmeyi amaçlamış. Moğolistan’da beklenti bu kompleksin ülkenin turizm sektörüne yeni bir görünüm kazandırması yönünde ve hedefine ulaştığını söyleyebiliriz.

Projeye göre Ana heykel alanı 200 Ger Çadırı ile çevrelenecek ve 13. yüzyılda Moğol kabileleri tarafından kullanılan at marka işaretlerinin desenine benzer şekilde tasarlanıp düzenlenecek ama bu ne zaman yapılır bilemiyoruz. Moğol şirketi The Genco Tour Bureau tarafından yaptırılan kompleksin maliyetinin 4,1 milyon ABD doları olduğu biliniyor.

Kompleks içerisinde müze de bulunuyor

Kompleks içindeki müzede, Moğolistan’daki Tunç Çağı ve Xiongnu arkeolojik kültürleriyle ilgili, günlük mutfak eşyaları, kemer tokaları, bıçaklar, kutsal hayvanlar vb. gösteren sergiler ve 13. ve 14. yüzyıllardaki Büyük Han dönemiyle ilgili antik eserler içeren ikinci bir sergi bulunmakta. Müzenin bitişiğinde 212 520 dönümlük turizm ve dinlenme merkezi bulunmakta. Heykel yıl boyunca yaz aylarında sabah 9’dan akşam 8’e, kışın ise sabah 10’dan akşam 6’ya kadar açık. Ziyaret için 1,5 saat yeterli olacaktır.

Bu anıt komunizm sonrası Cengiz Han’ın itibarının iade edilmesi hareketinin bir parçası olarak 2000 yılında yapılmış. Cengiz Han Anıtı’nı dışarıdan görmek gibi üzerine de çıkmak mümkün. 4 kişilik bir asansör var ve bazen sıra olabiliyor. Asansörden indikten sonra 2 kat daha yürümeniz gerek ama burada merdiven oldukça dar ve sıkışık. Eğer çok dar yerler size göre değilse buradan uzak durun. İsterseniz asansörü hiç kullanmadan tümünü yürüyebilirsiniz.

Atın yele kısmına çıkabiliyorsunuz

Dışarıya çıktığınız nokta Atın yelelerinin olduğu yer. Burası hep kalabalık olduğu için birkaç kare fotoğraf çektikten sonra ayrılmanız gerekiyor. Anıtı dışardan görmek ücretsiz ancak asansörün olduğu kısma giriş için 20K Tügrik, drone uçurmak için ise 150K Tügrik ödemeniz gerekiyor.

İçeride bir de dev bir Moğol Çizmesi var. Bu bir Nomad Çizmesi ve bu tarz çizmeler halen aktif olarak kullanılılıyor. Bu bina içerisinde de ufak bir müze bulunuyor.

Anıtın neden buraya yapıldığı ile ilgili olarak; Cengiz Khan’ın Otağının burada olduğu, Atını buraya gömdüğü gibi rivayetler var ama bu iş tam net değil.

Anıttan çıktıktan sonra dışarda kartal ile fotoğraf, ok atma, deveye biniş gibi aktiviteler var. Hepsinin fiyatı 10K. Moğolistan Gezi Rehberi

Turtle Rock

Terej Milli Parkı’ndaki diğer noktamız Turtle Rock (Kaplumbağa Kayası) oldu. Dev bir kaplumbağaya benzeyen kayanın görsel olarak kaplumbağaya benzemesi dışında bir olayı ya da hikayesi yok. Cengiz Khan Anıtı’nın etrafındaki Kartal ile fotoğraf, okçuluk gibi aktiviteler burada da var. Yine bir hediyelik eşya çadırı var ama kaliteli bir şey yok.

Tonyukuk Yazıtı Moğolistan Gezi rehberi

Sonraki durağımız Tonyukuk Yazıtı oldu. İlk Türk kelimesinin geçtiği bu yazıt ve daha sonraki günlerde göreceğimiz Bilge Khan ve Kültigin Yazıtları’nı görmek zaten Moğolistan gezimizin ilk hareket noktasıydı.

Çok detaylı bir konu olduğu için Yazıtlar hakkında burada detaylı anlatımda bulunmayacağız. Yazıtlar hakkındaki sayfamız için tıklayın.

Tonyukuk Yazıtları iki taştan oluşuyor. Buraya TİKA tarafından bu yazıtların içine alınacağı büyük bir müze yapılıyor. Bu nedenle biz oraya gittiğimizde Yazıtlar yerinden kaldırılmıştı. Tesadüfen inşaatta çalışan Türk bir işçi Yazıtlar’ın yakında bir binada koruma altında olduğunu ve bekçinin bizim için açabileceğini söyledi. Çok şanslıydık ki gerçekten bu binaya girerek bu tarihi anı yakaladık. Muhtemelen Bilge Khan ve Kültigin Yazıtları gibi Tonyukuk Yazıtı da müze içerisinde orijinali, orjinal yerinde de replikası olacak şekilde sergilenecek.

Ovo’lar Moğolistan Gezi rehberi

Konaklayacağımız Ger Kampımıza giderken yol üzerinde Moğolistan’ın en büyük Ovo’sunu görmek için durduk. Ovo, Şaman inancının bir parçası. Ovo, Moğol ve Altay halk inancında ve şamanizimde genellikle kayalardan, taşlardan ya da ahşaptan yapılmış bir tür küçük yığma tepe ve saygı alanı. Özetle bir tür adak yeri olarak tanımlayabileceğimiz Ovo’lar taşların üst üste yığılması ve ortasına da bir direk dikilmesi şeklinde tanımlanabilir.

Ovo, (Ovoğ, Övö, Övöğ, Obo, Öbö) ‘lara adakta bulunmak için gelenler etrafında saat yönünde üç tur atıyor ve dilekte bulunuyor bazen de direğe ülkemizdeki gibi bir çaput bağlıyorlar. Kayalardan yapılan bu yığınların etrafına daha sonraları kazıklardan bir çeşit çit eklendiği de oluyor. Ovo’lara Saçı (kansız kurban) olarak tatlılar, para, süt ya da votka şeklinde hediyeler de bırakabiliyor.

Ovolar genellikle yaz sonunda gerçekleşecek dağ ve gök ibadet törenlerinde kullanılıyor Moğolistan Gezi rehberi

Ziyaretçiler ovonun üzerine bir ağaç dalı ya da gökyüzünü sembolize eden ve hadag (kadag) adı verilen bir mavi tür tören bezi (ipek eşarp, kravat vs.) bırakıyor. Daha sonra da bir ateş yakarak tören dansı yaparak dualar okurlar.

Moğolistan’da Komünist dönemde, Ovo ve ritüelleri diğer dini ibadetlerle birlikte resmi olarak yasaklanmış ama insanlar gizlice bu geleneği devam ettirmişler. Günümüzde ise büyük tamamen serbest.

Bugünün akşamında ilk Ger Çadırı konaklaması yapacağımız Terej Ger Camp’a gittik. Reception’u bulup Check-in işlemlerimizi yaptık 🙂

Akşam yemeği öncesi çadırımızın önünde ufak bir parti verip At Eti yiyip Moğol Votkası içtik.

Cengiz Khan ve Börte en ünlü votka markaları. Bu isimlerin önemini Cengiz Han yazımızda okuyabilirsiniz.

Ulan Bator’a dönüş Moğolistan Gezi rehberi

Sabah kahvaltıdan sonra kampımızdan ayrılarak Ulaan Bator’a geçtik. Ulaan Bator’un merkezi eski adı Sükhbatar Meydanı olan Cengiz Meydanı. Sovyet yönetiminde olduğu yıllarda meydana Moğolistan’a komunizmi getiren Sükhbatar’ın adı verilmiş. Bu yıllarda Cengiz Han önemsizleştirilmeye çalışılmış. 1990’lı yıllarda komunizmin yıkılması ve Moğolistan’ın bağımsızlığını elde etmesi sonrasında Cengiz Han tekrar itibar görmeye başlamış ve meydana Cengiz Han’ın adı verilmiş.

Meydana bakan ön önemli yapı Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı binası. Binanın tam ortasında meydana bakacak şekilde Cengiz Han’ın heykeli bulunuyor. Meydanın ortasındaki heykel ise Sükhbatar’a ait. Komunizm döneminde şu anda Cengiz Han’ın heykelinin bulunduğu yerde Sükhbatar’ın Mozolesi bulunuyormuş. Mozole 2004 yılında kaldırılmış. Binanın ön cephesine yeni bir bölüm yapılarak meydan şimdiki halini almış. Binaya yandan baktığınızda ana binadan farklı olduğunu çok net anlıyorsunuz.

Cengiz Han’ın yanındaki heykeller önemli Moğolistan Gezi rehberi

Cengiz Han’ın sağındaki ve solundaki heykeller komutanlarına ait. Yüzünüzü binaya döndüğünüzde; sol köşedeki heykel oğlu Ögeday‘a sağ köşedeki heykel ise torunu Kubilay‘a ait.

Burada kiralık 4 tekerlekli, 3 kişi kapasiteli eğlenceli bir bisiklet kiralanıyor. 10K Tügrük’e kiralayarak gezebilirsiniz. İsterseniz normal bisiklet de kiralanıyor.

Ulaan Bator’daki ilgi alanlarından birisi Zaisan Anıtı ancak biz oradayken (2024) tadilata alındığı için kapalıydı ve gezemedik.

Öğlen yemeğimizi Modern Nomads adlı güzel restaurantta yedikten sonraki durağımız Moğol Kağanlığı’ndan günümüze kalmayı başaran tek saray olan Bogd Khan Kışlık Sarayı oldu.

Bogd Khan Kışlık Sarayı

Burası çok büyük bir kompleks olmasına rağmen yaklaşık günümüze üçte biri ulaşmış. Bunun nedeni özellikle Stalin zamanında Budizm ile ilgili yapıların yıkılması talimatının verilmesi. Ancak bu konuda Moğolistan maalesef çok hızlı davranmış ve çok fazla yapı yıkılmış. En sonunda merkezi otorite “abartmayın, tümünü yıkmayın önemli yapılar kalsın. Biz de tümünü yıkmıyoruz” demesi sonrası şu andaki Budist yapılar kalabilmiş.

Bogd Han’ın Kış Sarayı veya Bogd Han Sarayı Müzesi Bogd Han’ın ikametgahı olan Yeşil Saray adlı daha büyük bir kompleksin parçası

En eski müze olmasının yanı sıra, Moğolistan’daki en büyük koleksiyona sahip müze olarak da kabul ediliyor. Saray, Bogd Han’ın orijinal dört ikametgahından geriye kalan tek saray.

1893 ve 1903 yılları arasında inşa edilen kompleks, Sovyetler veya Komünist güçler tarafından tamamen yıkılmamış birkaç Moğol tarihi cazibe merkezinden biri. Kış Sarayı, Barış ve Mutluluk Kapısı, Soğutma Köşkü ve her biri Budist sanat eserleri, kutsal yazılar ve thangka içeren 6 tapınakla Naidan Tapınağı ve Makhranz Tapınağı gibi saray kompleksi toplamda yaklaşık 20 yapıdan oluşmakta.

Müze oldukça zengin Moğolistan Gezi rehberi

Müzede yaklaşık 8.600 sergi bulunmakta ve her yıl 40.000’den fazla ziyaretçi ağırlanmakta. Bogd Han’ın tahtı ve yatağı, sanat ve doldurulmuş hayvan koleksiyonu, süslü tören Ger’i, Rus Çarı II. Nikolay tarafından Han’a verilen bir çift tören botu ve ayrıca Bogd Han’ın evcil filinin giydiği mücevherli bir kıyafet gibi birçok eşyası sergilenmekte.

Yampai Moğolistan Gezi rehberi

Yampai veya Koruyucu Kapı, Mançu imparatoru tarafından onaylanan büyük tapınaklarda inşa edilir. Kompleksin önünde yer alan bu kapı, mavi tuğlalardan yapılmış ve kabartma desenlerle süslenmiş. Bir çift sarmal ejderha, güçlü dağ, su ve hayvan figürleriyle süslenen Yampai sembolik olarak düşmanların, yağmacıların veya hastalıkların saldırılarına karşı koruma sağlar.

Three Open Gates (Üç Açık Kapı)

Bu kapılar sembolik olarak tüm iyi ve hoş işler, şans ve mutluluk için saray arazisine girişi sağlar. Bu nedenle kapısız olurlar ve geçişe izin verirler. Sekizinci Bogd Jivzundamba, yakın danışmanlarıyla birlikte her zaman merkezi kapıdan girerken, eyalet soyluları ve prenslerin yüksek rütbeli lamaları ve yabancı konuklar doğu kapısından girerlerdi.

Cha-Gan

Barış kapısının önünde, sağında ve solunda bulunan iki direğe Çagan adı veriliyor ve bayrak direği olarak kullanılıyor. Batı direğinde Bogd Han yönetimindeki Moğolistan’ın devlet bayrağı dalgalanırken, doğu direğinde sarı dini bayrak dalgalanırmış.

Andı Men (Barış Kapısı)

Bu kapı, 1911 yılı sonunda Moğolistan’ın Mançu imparatorluğundan bağımsızlık mücadelesinin zaferini takiben sekizinci Bogd’un mutlak hükümdar olarak taç giyme töreninin anısına 1912 ve 1919 yılları arasında inşa edilmiş. Ünlü mimarlar ve inşaatçılar tarafından tasarlanıp inşa edilmiş. Moğolistan’ın dört bir yanından demirciler ve sanatçılar tarafından inşa edilmiş ve halktan toplanan fonlarla inşa edilmiş.

Kapı, tek bir çivi olmadan, bunun yerine 108 farklı formda birbirine kenetlenen bağlantı noktaları kullanılarak inşa edilmek gibi benzersiz bir özelliğe sahip. Sekiz destek direği ve yetmiş katmanlı bir gölgelikten oluşan kapı, Budist sembolizminin çeşitli yönlerini temsil eden oyma ve boyalı semboller ve resimlerle zengin bir şekilde dekore edilmiş.

Makhranz Tapınağı

Tapınağın girişinin üzerindeki, dekoratif altın ejderhalarla çerçevelenmiş mavi ahşap tabelada Sanskritçe, Tibetçe, Moğolca, Mançuca ve Çince yazılarla Bilgeliği Geliştirme Tapınağı yazar.

Budist efsanesine göre evrenin merkezi, dört yanından uzanan dört dünyevi kıtanın bulunduğu Sumber Dağı’nda bulunmaktadır. Kıtaların her biri, görülen ve görülmeyen tüm tehlikelerden, büyük koruyucu krallardan biri tarafından korunmaktadır.

Tapınağın 4 ayrı kıtası bulunuyor

Doğu kıtasına ait Yolkhorsuren, kristal beyazlığındadır ve melodisi mutluluk getiren bir müzik aleti taşır.
Jamiisan, ünyevi ruhlara karşı koruyucu, mercan kırmızısıdır ve batı kıtasına aittir ve sol elinde bir yılan tutarken, sağ elinde bir stupa taşımaktadır. Pagjiibuu, Güney kıtasının Virudhaka’sı mavidir ve elindeki kılıçla temsil edilen, savaşa ve düşman saldırılarına karşı korur.

Kuzey kıtasına ait olan Namsrai, altın sarısıdır ve sol elinde değerli mücevherleri öksüren beyaz bir fare tutar, zenginlik ve iyi şans getirdiğine inanılır. Dört dünya kralının ayakları altında, Mahranz’ın boyun eğdirdiği sekiz cahil yaratık gösterilir.

Cool Paviliom (Ravsa)

Bogd’un Sarayında her yıl yerin ve göğün ruhlarını yatıştırmak için iki tür büyük kurban töreni yapılırmış. Bu törenlerde kullanılan zil ve davul bu küçük köşkte muhafaza ediliyor.

Temple of Silk Embroideries (İpek Nakış Tapınağı) Moğolistan Gezi rehberi

Yaklaşık 130 sanatçı ve zanaatkar, Khuree‘nin (şimdiki Ulaanbaatar) en ünlü sanatçılarından bazılarının önderliğinde, kral ve kraliçe için kıyafetler, dini törenlerde kullanılacak eşyalar ve saray için diğer objeler üretmek üzere burada çalışmak üzere çağrılmış. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Moğol ipek nakışı diğer sanat türlerinden çok daha hızlı gelişmiş ve onu daha geleneksel resim sanatıyla aynı sanatsal düzeye getirmiş. Müze koleksiyonunda oldukça büyük ve değerli çok sayıda ince işleme örneği bulunmakta.

Tanınmış Khuree sanatçıları Tavkhai ve Khasgombo’nun yönetimi altında Bogd Khan için 24 kadın nakışçı olarak çalışmışlar

Bu zanaatkar kadınlar tarafından üretilen aplike çalışmaları, düzenleri, renk kompozisyonları ve ince işçilikleriyle örneklendiği gibi, yüksek sanatsal kaliteleriyle dikkat çekiyor. İpek işlemeler, üzerine ipek ve brokar uygulanan bir taslak resmin çizilmesiyle oluşturulmuş. Bu dönemin sanat eserleri genellikle Buda ile ilgili dini metinlerden sahneler veya azizlerin yaşamları ve portrelerini tasvir etmekte. Bu sanat eserlerinin özel bir özelliği, Tibet Budist sanatının kesin kurallarını takip ederken, yine de Moğolların eşsiz sanatsal ruhunu ifade etmeyi başarabilmeleri olarak biliniyor.

Thangka Temple Moğolistan Gezi Rehberi

Thangka resimleri, Tibet Budizmi’nin sarı inancının gelişmesiyle birlikte Moğolistan’da yayıldı. Thangka resmini yaratırken, sanatçının katı kurallara uyması ve gerekli meditasyonları yapması gerekiyordu.
Müze, tanınmış ressamlar Jugder, Khasgombo ve Gendendamba ve İkh Khuree’den birkaç bilinmeyen sanatçı da dahil olmak üzere, 19. yüzyılın sonlarından ve 20. yüzyılın başlarından İkh Khuree (bugünkü Ulaanbaatar) sanatçılarının birçok seçkin eserini sergiliyor.

Thangka resminin kuralları, sanatçının bitmiş esere adını vermemesi gerektiğini şart koştuğundan, bu sanatçıları tanımlamanın imkansız olması talihsiz bir durum

Moğol thangka resimlerinin önemli bir özelliği, sanatçıların Tibet sanatsal tarzının ince çizgilerini bozmadan bireysel sanatsal becerilerini göstermeyi başarmış olmaları.

Eski Orta Asya geleneğini takip eden sanatçılar, malzemeleri toz haline getirerek, ıslatarak, yakarak veya başka şekilde işleyerek kendi mineral boyalarını hazırlamışlar. Moğol resimleri genellikle parlak ve zıt renklerle çizilir ve daha ince tonlardan neredeyse hiç yararlanılmaz.

Winter Palace (Kışlık Saray)

Yll Bogd Jivzundamba Kış Sarayı, Çarlık Rusyası’ndan bir mimarın tasarımına göre iki katlı Avrupa tarzı bir bina olarak inşa edilmiş. Mançu İmparatoru, Moğolları saraylarını rakip bir inanç tarzında inşa etmekle suçlamış, bu nedenle sarayın daha çok bir Budist tapınağına benzemesi için çatıya Budist süsleri eklenmiş ve duvarlara nilüfer desenleri boyanmış. Bogd Khaan bu binada 20 kış geçirmiş.

Lavrim Temple

Bu tapınak Yll Bogd’un ana dini ikonlarını barındırıyordu ve yaz aylarında dua etmek ve meditasyon yapmak için kullanılıyordu. Moğolistan’ın ilk Bogd’u Undur Gegeen Zanabazar “büyük aydın” 1635 yılında Cengiz’in Altın Orda soyundan gelen Halkh Tusheet hanı Gombodorj’un oğlu olarak doğdu. Halk arasında Undur Gegee veya Yüksek Aydınlanmış olarak bilinen Zanabazar, zamanının tarihi, sosyal, politik ve dini faaliyetlerinde etkili bir figür haline geldi.

Dört yaşındayken, dört Khalkh kralı bir araya geldi ve sarı inancın lideri Bogd azizi Jivzund-amba’nın ilk formunda enkarne olması gerektiğine karar verdi. Zanabazar çok gençken Tibet’e gitti ve dini bilgiler edinip Khalkh ülkesine döndükten sonra Tibet Jivzundarnat’ının reenkarnasyonu olarak tanımlandı. 1686 yılında soyombo alfabesini yarattı.

Zanabazar, bir filozof, politikacı ve sarı inancın temsilcisi olmasının yanı sıra, son derece başarılı bir ressam ve heykeltıraştı

Lavrin tapınağında, Yeşil Tara’dan başlayarak, Zanabazar’ın kendi elleriyle yaptığı yirmi bir Taras (tanrıça) esnekliği ve kompozisyonuyla dikkat çekiyor.

Din adamı olmasına rağmen Zanabazar, Budist ikonografisinin kurallarını takip etti, yine de eserlerine hayat vermeyi başardı, kanonların sabit geleneğini aştı ve Moğol Budist sanatı okulunu kurdu. Zanabazar’ın sadece Moğolistan’ın değil, bir bütün olarak Doğu’nun 17. ve 18. yüzyıl sanatının önde gelen isimlerinden biri olduğu açıktır.

Moğolistan Ulusal Müzesi (Ulusal Moğol Tarihi Müzesi)

Moğolistan Ulusal Müzesi (Ulusal Moğol Tarihi Müzesi), Ulaan Bator’da görmeniz gereken bir müzelerden. Moğolistan Ulusal Müzesi daha önce Moğol Tarihi Ulusal Müzesi olarak biliniyordu. Ulan Batur’da bulunan Moğol tarihine odaklanan bir tarih müze müzecilik adına etkileyici olmasa da burada Moğol İmparatorluğu hakkında çok bilgiye ulaşıyorsunuz. Bu müzede Moğol yaşamına ait birçok bilgi, eşya ve harita bulunuyor.

Moğolistan Ulusal Müzesi’nin kökenleri, ulusal bir müze için ilk koleksiyonların oluşturulmaya başlandığı 1924 yılına dayanıyor. Müzenin mevcut binası, Devrim Müzesi olarak inşa edildiği 1971 yılında inşa edilmiş.

Nisan 2008’den bu yana müzenin adı Moğolistan Ulusal Müzesi olarak değiştirilmiş

Kalıcı koleksiyon: Moğolistan Ulusal Müzesi, ülkenin en büyük müzesi ve Orta Asya tarihi ve Moğolistan’ın tarih öncesinden 20. yüzyılın sonuna kadar olan tarihiyle ilgili 57.000’den fazla nesneden oluşan bir koleksiyona sahip. Bir koleksiyonda çeşitli Moğol etnik gruplarının geleneksel kıyafetlerinin önemli sergileri bulunmakta.

Moğol Barbeküsü

Bu günün akşamında Moğol Barbeküsü deneyimlemek için Altai Restauranta gittik. Moğol barbeküsünde açık büfe şeklinde çiğ etler, noodle, sebzeler bulunuyor. Size verilen kap içine istediğiniz kadar doldurup pişirilmesi için veriyorsunuz. Barbekünün önünde numaralar oluyor. Mesela siz 4 numaraya tabağınızı bırakıyorsunuz, 4 numara pişince gidip alıyorsunuz.

Gandan Tibet Budist Manastırı

Ulaan Bator’daki 2. günümüzde Gandan Tibet Budist Manastırı’nı (Gandantegchinlen Manastırı)
gezdik. Burası şu anda Moğolistan’ın içerisinde ibadetin devam ettiği en büyük manastır. Gandantegchinlen Manastırı, kısaca Gandan Manastırı olarak da biliniyor. 1809’da kurulmuş olan manastır 1939’da Stalin yönetimi nedeniyle Mağolistan’daki 900’den fazla Manastır yıkılırken neyse ki bu Manastır sadece 5 Tapınağı yıkılarak kapatılmış.

1944’te birçok Lama (Tibet Budizminde (veya Lamaizm) bir rahip, rahibe veya uygulamalarda ilerlemiş bir Budist için saygı ifade eden bir unvan) tarafından imzalanan bir dilekçe ile ama büyük bir baskı altında açılmış ve 1989’a kadar ülkenin tek aktif manastırı olmuş. Günümüzde ise Moğolistan’daki Budizm’in merkezi olarak biliniyor. Manastırda 100’den fazla yerleşik rahip ve yaldızlı bronz ve değerli taşlardan yapılmış 26 metrelik Avalokiteśvara heykeli de dahil olmak üzere çok sayıda Budist hazinesi bulunmakta.

Doğa Tarihi Müzesi

Sonraki durağımız Doğa Tarihi Müzesi oldu. Moğolistan Doğa Tarihi Müzesi daha önce Moğol Ulusal Müzesi veya Devlet Merkez Müzesi olarak biliniyordu. Müzede Moğolistan’ın doğal tarihini kapsayan jeoloji, coğrafya, flora ve fauna, paleontoloji ve antropoloji bölümleri yer alıyor. Müzenin koleksiyonunda 15.000’den fazla örnek yer alıyor ve bunların %45’i kalıcı olarak halka açık sergileniyor.

Müze, özellikle dinozor ve diğer paleontolojik sergileriyle tanınıyor; bunların arasında en dikkate değer olanı Gobi Çölü‘nde bulunan ve geç Kretase dönemine ait Tarbosaurus tyrannosaurid’in neredeyse eksiksiz bir iskeleti ve genel olarak Protoceratops yumurtalarının çağdaş yuvaları.

State Department

Daha sonra State Departmant adı verilen bir alışveriş merkezine gittik. Burası 7 katlı bir mağaza. Her katında bir şey satılıyor diyebiliriz. Mesela 6.katta hediyelik eşyalar, 3. katta Kaşmir giyim eşyaları satılıyor. Kaşmir Moğolistan için önemli ve Moğolistan kaşmiri oldukça saf ve kaliteli. Tüm Moğolistan’da en kaliteli hediyelik eşyaları burada gördük.

Daha sonra Tumen Ekh Topluluğunun gösterisini izlemeye gittik. Bu gösteri boğazı titreterek söylenen Throat Singing adı verilen müziği, dans gösterilerini ve akrobasi gösterilerini içeriyor.

Şaman Ritüeli

Sonraki günümüzde yola çıkmadan önce bir Şaman Ritüeli deneyimledik. Moğolistan’da Şaman’a ulaşım çok kolay değil. Bunu yerel rehberimizden önceden talep etmiştik. Şaman, bol bol sigara, votka içerek konsantre oldu ve 9 nesil öncesi ataları ile iletişim kurdu. Ne kadar inandırıcıydı bizim içim biraz tartışmalı ama bu deneyimi de yaşamış olduk.

Nadaam Festivali

İki saatlik yolculuktan sonra ikinci Ger Kampımız Mongolian Nomadic’e ulaştık. Burayı seçmemizin en önemli sebeplerinden bir bu kampın Nadaam Festivali’ni kısa bir versiyonunu ayda birkaç defa düzenliyor olmasıydı. Güreş, at yarışları, okçuluk, dans gösterilerine ev sahipliği yapan Naadam Festivali her sene haziran ayında düzenleniyor. Ancak tam gün sürdüğü için sıkıcı olduğu hakkında çok fikrimiz olduğu için biz Mini Naadam’ı tercih ettik.

Mini Nadaam Festivali çok keyifliydi

Kısa diyoruz ama bu gösteriler de esasen kısa sürmedi ama belediye başkanının konuşması gibi şeyler olmaması çok güzel tabii. Saat 10:00 gibi başlayan festival 15:00 gibi bitti. Gösterilerin en önemli parçası güreşler. Parti parti güreş yapılıyor, kazananlar birbiri ile tekrar eşleşiyor ve bu şekilde finale kadar gidiliyor. Kadınların gizli olarak güreşlere katılmaması için yeleklerin önü açık oluyormuş.

Normal güreşten farklı olarak çizmelere tekme atmak serbest ve bir tarafın yere düşmesi yenik sayılması için yeterli. Güreşçilerin elemelerinin arasında dans gösterileri, at yarışı ve ok atışları yapılıyor.

Aralarda Yak’a binme fırsatı da bulduk. Bir ara çadır içinde müzik dinledik, Moğol çayı içtik ve kuru yoğurt yedik. Sütlü, tuzlu Moğol Çayı‘nı ve Koyun kokan Kuru Yoğurt’u hiç sevmedik.

Aşık Atma

Bir ara Aşık Atma oyunu oynandı. Hayvan omurlarından oynanan oyunda aşıklar (omurlar) yan yana diziliyor ve yaklaşık dört metre uzaktan tahta üzerinden atılan bir disk ile aşıklar vurulmaya çalışıyor. Bizim misket oyunumuzdaki misketlerin yerine omur parçalarını koyabilirsiniz.

Ötüken Ovası’nda Ata biniş

Biraz dinlendikten sonra Ötüken Ovası’nda ata binmek üzere bir araya geldik. Tozluk giyme gibi hazırlıklar dahil at gezimiz 1,5 saat sürdü. Tam olarak 1 saat at üzerindeydik. Atalarımız gibi Ötüken Ovası’nda ata binmek çok büyük bir ayrıcalıktı bizim için.

Oldukça yorucu bu günün akşamında yemeğimizi Ger Kampımızda yedikten sonra dinlenmek üzere çadırlarımıza çekildik.

Karakurum

Sonraki günümüzde Mongolian Nomadic kampımızdan ayrılarak Orhun Nehri kıyısındaki Karakurum (Kharakhorum) için 4 saat sürecek yola çıktık.

Orhun Nehri, Moğolistan’ın Ötüken Dağı’ndan doğan, uzunluğu 1.124 kilometre, tarihi ve kültürel önemi olan bir nehir ve Selenge Nehri ile birleştikten sonra, Rusya Federasyonun Sibirya bölgesindeki Baykal Gölü’ne dökülüyor.

Penis Stone

Yola çıkarken hemen yolun başında kampımızın çok yakınında yer alan Penis Stone’u görmeye gittik. Budist Rahiplerin cinsel arzularını törpülemeleri için yapılan taş şimdilerde çocuk sahibi olmak isteyenlerin adak yeri olmuş.

Karakurum Şehir Müzesi

Dört saatlik yolculuğun sonunda Ger Kampımız Secret of the Silk Road’a yerleşmeden önce hem Göktürk Kağanlığı’na, hem de Cengiz Han döneminden itibaren Moğol İmparatorluğu’na 140 yıl başkentlik yapmış Karakurum’daki çok etkileyici Karakum Şehir Müzesi’ni gezdik. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Moğol tarihi hakkında bilgi aldık.

Müzede, Harhorum Harabeleri’nde yapılan kazılardan elde edilen Hunnu dönemi, Liao hanedanlığı , Uygur Kağanlığı , Moğol İmparatorluğu ve Ruran Kağanlığı’ndan eserler bulunmakta. 2020 yılında müzede 3128 eser bulunduğu, bunlardan bazılarının Üst Paleolitik dönemden 14. yüzyıla kadar uzandığı kayıt altına alınmış.

Müzede Karakoum Anıtının bir yazıtı bulunmakta

Bu yazıt 1347’de Togoontumur Han hükümdarlığı döneminde oluşturulmuş, bu eserde geleneksel Moğol yazısı ve Çince yazıtlar bulunmakta. Bu yazıt kısmen Karakurum kalıntılarında bulunan bir kaplumbağa heykelinin üzerine yerleştirilmiştir, yazıt Moğol tarihindeki On Bin Sükûnet ve Büyük Budist tapınaklarının inşası gibi olayları anlatır.

Özellikle müzedeki Karakurum maketi sayesinde bir zamanlar Moğol İmparatorluğu’nun başkenti olan ve çok büyük öneme sahip Karakurum’un yapısını ve büyüklüğünü daha iyi anlayabildik.

Daha sonra Ger Kampımıza döndük ve yemeğimizi burada yiyerek dinlenmek üzere çadırlarımıza çekildik.

Erdene Zuu Budist Manastırı

Sonraki gün sabah mistik havası ile etkileyici, 1586 yılında kurulmuş tarihi Erdene Zuu Budist Manastırı’nı gezdik. 108 stupa ile çevrili manastır hem binaların mimarisi hem de içlerindeki freskleri ile oldukça etkileyici.

Erdenezuu Manastırı, eski Moğol başkenti Kharahorum‘un bulunduğu yerde, yıkık şehrin bazı inşaat malzemeleri kullanılarak inşa edilmiş ve Moğolistan’daki en eski ve aynı zamanda en büyük Budist manastırı. Cengiz Han’ın altın neslinin soyundan gelen ve ilk Jebtsundamba Khutuktu olan Zanabazar’ın büyükbabası olan Khalkha Moğol hükümdarı Abtai Sain Khan, 1585 yılında 3. Dalai Lama ile görüşmek üzere Tibet’i ziyaret ettikten sonra Erdenezuu Manastırı’nın inşasını emretmiş.

Abtai Sain Khan, Tibet’ten döndüğünde Gombogur Buddha’yı (Sita Mahakala) Erdenezuu Manastırı’nın ana tanrısı olarak getirmiş ve halen manastırın ana tapınağıdır

1586 yazında, manastır yerleşkesinin ortasında küçük mavi bir tapınak olan ancak halka açık olmayan ilk tapınak inşa edilmiş. Manastırı çevreleyen 400 m x 400 m’lik kale duvarı – duvarın her iki tarafında 25 adet olmak üzere eşit aralıklı beyaz stupalar ve her köşede iki ek stupa olmak üzere toplam 108 adet Stupa vardır ancak birkaçı şu anda hasar görmüş veya eksiktir.

108 kutsal Budist numarası olan 108’i simgeleyen Stupa’lar manastırın kuruluşundan 200 yıl sonra, Buda’ya ibadet edenlerin ve sadaka verenlerin fonu tarafından inşa edilmiş . Her duvarın ortasında büyük bir kapı vardır. Zirvede olduğu dönemde, manastırın 62 tapınağı, duvarların içinde yaklaşık 500 ger ve ikametgahında 1000 keşiş varmış.

Manastır çok defa kez hasar görmüş Moğolistan Gezi Rehberi

Manastır birkaç kez hasar görmüş, Oirat Moğol hükümdarı Galdan, 1688’de Erdenezuu Manastırı’nı yağmalamış, restore edilmiş. 1732’de Galdan’ın yeğeni Tserenin tarafından yeniden harap edilmiş ama yine yenilenmiş. Daha sonra manastır 1937’de komünistler tarafından kısmen tahrip edilmiş ama Hükümet, manastırı 1940-1965 yılları arasında korumuş. Ardından 1965’te içinde keşişlerin ikamet etmediği bir müzeye dönüştürülmüş. Komünizmin çöküşünden sonra 1990 yılında dini faaliyetler yeniden başlanmış.

Erdenezuu Manastırı, 3 büyük tapınak, bir Tibet tarzı aktif tapınak, büyük bir ger tapınağı, stupalar, çevre duvarı, diğer bazı küçük tapınaklar ve binalardan oluşan, 16. ila 19. yüzyıl Budist ustalarının Moğolistan’ın en değerli eserlerinden bazılarına ev sahipliği yapmakta.

Müze kısmı çift tuğla duvarla çevrili ayrı bir avlu içinde yer alan Üç Zuu Tapınağından (Batı Zuu Tapınağı, Orta Zuu Tapınağı ve Doğu Zuu Tapınağı) oluşmakta

Üç Zuu Tapınağının önünde Abtai Sain Khan (1554-1588) ve torunu Zanabazar’ın babası Tusheet Khan Gombodorj’un mezarları bulunmakta.

Batı Zuu Tapınağı Moğolistan Gezi Rehberi

Batı tapınağı olarak adlandırılan Üç Zuu Tapınağından ilki, Avtai Sain Khan’ın himayesinde inşa edilmiş. Üç sunakta üç büyük Buda tanrısı bulunuyor. Merkezi sunakta Buda Sakyamuni (tarihi Buda), batıda Sanjaa (Geçmişin Buda’sı) ve doğuda Maitreya (Geleceğin Buda’sı) bulunur. Batı duvarında Sarı Şapka mezhebinin kurucusu Bogd Tsongkhapa’nın takipçileriyle birlikte bir tablosu, doğu duvar tablosunda ise Buda Sakyamuni’yi müritleriyle birlikte tasvir ediyor. Tavan, Ayush Buddha (Uzun Ömür Budası) ve Yeşil Tara (acıyı ve olumsuzluğu hafifletir) resimleriyle süslenmiş.

Orta Zuu Tapınağı (Ana Zuu Tapınağı) Moğolistan Gezi Rehberi

Kapının iki yanında iki koruyucu Buda olan Gombogur ve Baldan Lkham. Orta sunakta Buda Sakyamuni’nin çocukluk figürü, sağında Amida Buddha (Amitabha-Sonsuz Işığın Buda’sı) ve solunda Otoch Manala (Tıp Buda’sı) bulunur.

Tapınakta ayrıca 16.-17. yüzyıllardan kalma güneş ve ay tanrılarının heykelleri, sekiz uğurlu sembol, devletin yedi mücevheri, mercan Mandala ve Tsam dini dans maskesi de bulunuyor.

Doğu Zuu Tapınağı Moğolistan Gezi Rehberi

Merkezi heykel ergen Buda’ya aittir. Solunda Bogd Tsongkhapa’nın (Sarı Şapka mezhebi kurucusu) heykeli, sağında ise Janraisag’ın (Merhamet Buda’sı) heykeli var. Duvar resimleri 35 Dunshig Buddha’yı (cennetin 35 koruyucu Buda’sı) ve Bogd Tsongkhapa’nın reenkarnasyonlarını tasvir ediyor.

Üç Zuu Tapınağı avlusunda yer alan Ayush ve Tsamba Tapınakları, her odada 4 keşişin ilahi söylediği 3 odaya sahip olup, günümüzde aplikler, tankalar ve duvar resimleri gibi 17. ve 18. yüzyılın paha biçilmez sanatlarını barındırmakta.

Manastırın karşısındaki çarşıda bir numara yok. Buraya kısa bir süre bakıp öğle yemeği için kampımıza döndük.

Bilge Khan ve Kültigin Yazıtları

Öğleden sonraki ilk duraklarımız kampımıza 1 saat uzaklıktaki ve gezimizin en önemli noktaları olan Bilge Khan ve Kültigin Yazıtları oldu. Yazıtların orjinalleri buradaki müzede bulunuyor. Orjinal yerlerinde ise iyi yapılmış replikaları bulunuyor. Her iki yazıtın arası yaklaşık 1 km ve iki yazı da orijinalindeki gibi duvarlarla çevrili. Fotoğrafta da göreceğiniz gibi bu duvarların içinde yazıt dışında başka yapılar da bulunuyormuş ama günümüze bunlar ulaşamamış.

Burada 3 ayrı nokta var; Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin Yazıtı ve Müze. 3 nokta bir üçgen şeklinde birbirine 1 km uzaklıkta yer alıyor. Orhun Yazıtları uzun bir konu olduğu için burada detaya girmiyoruz. Orhun Yazıtları ile ilgili yazımız için tıklayın.

Bugünü bu şekilde bitirip hem yemek hem de dinlenmek için kampımıza geri döndük.

Elsen Tasarkhai Moğolistan Gezi Rehberi

Sonraki gün kahvaltının ardından, yaklaşık 1 saat süren yolculuk sonrası Moğolistan çöllerinden Elsen Tasarkhai’de kurulmuş, ger çadırlarda geleneksel yaşamlarını sürdüren göçebe aileleri ziyaret ettik. Burada bizim için hazırladıkları yemekleri yedik ve ilk defa Kımız içme şansımız oldu.

Ekşi bir yoğurt ile yapılan çok sulu bir ayran gibiydi tadı ve genel olarak kimse rahatsız olmadı bu tattan. Buradaki aile yaşamı tam olarak bir göçebe yaşamı ve herhangi turistik bir tiyatro yok.

Sonra Küçük Gobi Çölü olarak bilinen Elsen Tasarkhai’de çift hörgüçlü develere bindik. Daha önce deveye binmiştik ama çift hörgüçlü ilk oldu. Eğer binerseniz hörgüçleri dik develeri tercih edin. İki hörgüç arasında oturduğunuz ve ön hörgücü tuttuğunuz için hörgücü erimiş ya da katlanmışsa biraz zorlanırsınız.

ve eve dönüş Moğolistan Gezi Rehberi

Yaklaşık 1 saat süren Deve deneyimi sonrasında Ulaan Bator’a doğru yola devam ettik ve meşhur trafiği nedeniyle biraz da yorgun bir şekilde otelimize vardık. Bugün Ulaan Bator’a dönmemizin nedeni ertesi gün erkenden Türkiye’ye uçağımızın olmasıydı. Burada 1 gece daha konakladıktan sonra 04:00 gibi havaalana geçerek ülkemize döndük.

 

 

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. Bilge Erdem dedi ki:

    Çok güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş. Bana o muhteşem geziyi yeniden yaşattın. Kalemine sağlık.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Çok teşekkürler 🙂

  2. Rüştü Güner dedi ki:

    Sevgili Engin,
    Ellerine sağlık. Geziyi çok güzel özetlemişsin.
    Gideceklere çok yararlı olacak bilgiler.
    Fotoğrafların benim İki Nikon bir Fuji ile çektiğim fotoğraflar kadar olmasa da yine de güzel olmuş. Şaka şaka bazı fotoğraflarını çok kıskandım.
    Sevgiler

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      🙂 çok teşekkürler

BİR YORUM YAZIN