Vietnam’ın İnanç Sistemi
Vietnam’ın İnanç Sistemi
Birçok kaynakta Vietnamlıların %70 dinsiz oldukları yazar ancak bu tam olarak doğru sayılmaz. Bu hiçbir şeye inançları yok anlamına gelmiyor. Bir Laos, Kamboçya gibi dine bağlı değiller ama “dua”nın gücüne inanıyorlar ama inanç sistemlerinde diğer dinlerde olan “tövbe” yok mesela. Meditasyon yapmıyorlar daha çok yaptıkları bir tür zikir. En büyük inançları Karma felsefesi; yani iyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur. Çok aza kanaat getiriyorlar; insani büyük tutkuları yok. Daha fazlanın peşinde değiller; “muhtaç mıyım?” “ihtiyaç mı?” sorusunun cevabı onlar için çok önemli. İhtiyacın değil, muhtaç olduklarının peşindeler; çünkü ihtiyaçlar hiç bitmez.
Budizm’in temelinde 4 gerçeklik vardır; Dukkha, Samudaya, Nirodha ve Magga. Dört Yüce Gerçek, Buda Gautama’nın aydınlığa ulaştıktan sonra verdiği, ilk öğreti halkasının ve Budist öğretilerin temelini oluşturan bir ifadedir.
Dukkha – Yaşam acı dolu dur.
Doğum, yaşlanmak, ölüm, sevmediğin ile birlikte olmak, sevdiğinden uzak kalmak; “acı” dır.
Samudaya – Acıların sebepleri: nefret, pisboğazlık ve görmezlik
Nirodha – Sebeplerin sönmesi , acıların sönmesini getirir.
Magga – Acı çekmenin sonunu Sekiz Katlı Asil Yol gösterir.
Bu acılardan 8 aşamalı yol takip edilerek kurtulunabilir;
Bilgelik
1.Doğru Bakış ve Kavrama: Gerçeği, doğruyu olduğu gibi görme,bilme veya kavrama
2.Doğru Düşünce ve Niyet: Arzuya direnme, iyi niyet, öfke ve nefrete direnme, zarar vermeme niyeti, merhametli olma
Etik (Ahlaki) ve Doğru Davranış
3-Doğru Konuşma: Yalan ve yanlış konuşmamak, kötü söz söylememe, incitici söz söylememe, boş sözler söylememe
4-Doğru Davranma: Can almamak, canlılara zarar vermemek, hırsızlık-kandırma gibi şeylerden uzak durmak, merhametli davranmak, dürüst olmak
5-Doğru Geçim (Doğru Yaşama Biçimi-Geçinme): Gelirini düzgün şekilde sağlamak ve doğru işlerde çalışmak
Konstanstrasyon-Disiplin veya Zihinsel Gelişim
6-Kendini Geliştirmek İçin Çaba: Doğru olmayan halleri engellemek, doğru olmayan durumları terketmek, doğru hallerin ortaya çıkmasını sağlama ve onları koruma
7-Doğru Farkındalık-Düşüncelilik: Bedenin, hislerin, zihnin anlaşılması
8-Doğru Konsantrasyon: Belirli bir noktaya zihnin yönlenebilmesi. (Meditasyon bu amaçla kullanılır)
Budizm ve Buda
Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde, Güneydoğu ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kore, Moğolistan, Nepal, Sri Lanka, Tayland ve Tibet gibi ülkelerde) yayılmıştır.
Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm’in hedefi, hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm’de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır.
Budizm, Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde “uyanmış kişi – farkında olan” anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir. “Tarihî Buda” da denilen Siddhartha, Budizm’in kurucusu olarak kabul edilir. Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ıstırabı sona erdirecek bir manevi anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık’a eriştiği kabul edilir.
Budizm, Siddhartha Gautama’nın ölümünden sonra 500 sene boyunca Hint Yarımadası’nda, daha sonra Asya ve Dünya’nın geri kalanında yayılmaya başladı. Hindistan’da zamanla etkisini yitiren Budizm, Güneydoğu Asya ve Uzak Doğu kültüründe etkisini günümüze kadar devam ettirmiştir.
Tarihçe;
Budizm MÖ 563-MÖ 483 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen, bugün Buddha olarak bilinen Siddhartha Gautama tarafından kurulmuştur. Siddhartha Gautama, Kuzey Hindistan’da bir prens olarak doğduktan sonra hayattaki acıları sona erdirmek için bir yol bulmak amacıyla krallığını terk etmiş ve uzun çalışmalar sonucunda aydınlanmaya ulaşmıştır.
Sosyolojik ve tarihsel plânda Budizm’in, Hindistan’ı işgal eden Aryan topluluklarının beraberinde getirdiği Brahmanizm’e karşı bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Felsefî kaynakları arasında Brahmanizm ve Hinduizm ile birlikte Jainizm ve yerli halklarının eski din ve kültürleri de sayılabilir. Ancak geleneksel olarak Budizm’in en temel kaynağı olarak Siddharta Gautama’nın aydınlanma deneyimi ve bu deneyim sayesinde kazandığı bilgelik gösterilir.
Buda’nın yaşamı;
Siddhartha Gautama’nın, Nepal’deki Lumbini’de doğduğu düşünülmektedir. Yaygın olmamakla birlikte Hindistan-Nepal sınırındaki Kapilavastu’da doğduğuna dair iddialar da vardır.
Geleneksel olarak kabul edilen yaşam hikâyesi şöyledir:
Siddhartha Gautama klanı ve Sakya Kabilesi’nden bir prens olarak dünyaya gelir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası Kral Suddhodana’yı bilge olduğu varsayılan bir kişi ziyaret eder. Siddhartha hakkında “Bu çocuk ya muhteşem bir kral (chakravartin) veya muhteşem bir kutsal adam (Sadhu) olacak” der. Siddhartha’nın ileride kral olarak yerine geçmesini arzulayan babası ise onun yaşamı boyunca acı ve ölüm gibi hayatın gerçeklerinden habersiz sarayda yaşamasına çaba gösterir. Bundan dolayı Siddhartha, hayatının ilk 29 yılını insan nefsinin arzu edebileceği her tür zenginliğin içinde yaşamıştır. Babasının çabalarına rağmen Prens Siddharta, 29 yaşındayken ilk kez bir yaşlı insanın acı çektiğini görür. Bu olaydan sonra sarayın dışında yaptığı gezintilerde hasta bir adam, çürümüş bir ceset ve çileci bir derviş görünce hayatın ıstırap içerdiğini fark eder ve acıyı alt etmek için çileci bir derviş olarak yaşamaya karar verir.
Derviş olmak için görkemli hayatı arkasında bırakarak sarayından ayrılan Siddhartha, başlangıçta çeşitli dervişlere katılarak onların çileci öğretilerini izler. Bu dervişler toplumdan ayrı, yoksun bir hayat sürerek açlık, kendine eziyet gibi çeşitli yöntemlerle nefislerini engellemeye çalışmaktadırlar. Uzun süre bu yoksun hayatı izleyen Siddhartha, bu yöntemlerin insana açlığa dayanma, hassas fısıltılar duyma, vücutta ağrı hissetmeme gibi olağanüstü ruhani güçler kazandırdığını fark eder, ancak aynı zamanda vücuduna zarar verdiğini de görür.
Siddhartha, bu yöntemlerin aradığı cevaba ulaşmasına katkıda bulunmadığını, prens olarak zenginlikler içindeki hayatında olduğu gibi tatminsizlik ve huzursuzluk yarattığına karar verir. Böylelikle çileci yaşamına son vererek anapanasati denilen “nefesi dikkatle takip etme” meditasyonunu geliştirir. Çileci yaşam yerine, ne nefsin her isteğine boyun eğen, ne de vücudu yıpratacak kadar mahrum bırakan ve Orta Yol olarak tanınan bir yaşam şekli geliştirir. Söylenceye göre çileci hayatı terk etmesi, bir gün köylü bir kızın getirdiği süt ve pirinç muhallebisini kabul etmesiyle olur ve bir incir ağacının altında nefes meditasyonuna oturur. 49 günlük meditasyondan sonra 35 yaşındayken ilmini tamamlar ve günümüz Bodh Gaya’sında bulunan bu ağacın altında aydınlanmaya ulaşır.
Aydınlanmasından sonra Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başlar. Hindistan’ın kuzeyini, Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarını yeni felsefesini anlatarak gezen Gautama Buddha, kayıtlara göre 80 yaşında Kuşinagar’da (Hindistan) ölmüştür.