Delhi
Dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olan Delhi modern Yeni Delhi tarafıyla farklı bir Dünyayı simgelerken Eski delhi insanı şaşırtacak kadar zor ve fakir bir hayatı simgeliyor. İçinden nehir geçen şehirler ayrı bir güzel olur; Delhi’yi de kutsal Yamuna Nehri ikiye ayırıyor. Mumbai’den sonra Hindistan’ın en büyük ikinci şehri olan Delhi Hindistan gezinizde yer alması gereken bir nokta.
Nasıl Gidilir
THY’nın İstanbul’dan Delhi’ye direkt uçuşları bulunuyor. Tabii ki başka havayolları da uçuyor ama aktarmalı olarak.
Biz ilk olarak Mumbai’ye oradan Goa’ya geçmiştik. Delhi’ye Goa’dan 2.5 saatlik bir uçuşla Indigo Airlines ile ulaştık.
Şehir içi Ulaşım
Havalimanından şehre ulaşmanın en hızlı ve kolay yolu taksi kullanmak. Havalimanında prepaid taksi denilen bir uygulama var. Buraya gideceğiniz adresi verip ödemeyi yapıyor ve size verilen makbuz ile taksiye biniyorsunuz. Bu şekilde kandırılma durumu olmuyor.
Eğer oteliniz sizi karşılarsa daha iyi olur çünkü taksiciler çoğu zaman büyük bir otel değilse oteli ya da verdiğiniz adresi bilemeyebiliyor.
Delhi’de 9 ana metro hattı bulunuyor. Metro haritası için tıklayın. Bu haritada hatları birlikte ve ayrı ayrı inceleyebilirsiniz. Tek seferlik ya da günlük kartlar ile yolculuk yapılabiliyor metroda. Delhi içerisinde neredeyse her yerin en azından yakınına metro ile ulaşabilirsiniz.
Delhi’de gelişmiş bir de otobüs ağı mevcut. Tabii ki çözmek kolay değil ama rotaları çözerseniz her yere ucuz bir şekilde ulaşılabilir otobüs ile. Gitmek istediğiniz iki yerin adını yazıp hangi otobüsle ulaşabileceğinizi öğrenmek için tıklayın.
Delhi’de hizmet veren ve özellikle turistik yerleri hızlıca görmenizi kolaylaştıran Sightseeing otobüsleri de bulunuyor. HoHo bunların başında geliyor.
Taksi Delhi’de ucuz bir seçenek her yere gayet makul bir fiyata gidebilirsiniz. Taksilerle günlük anlaşma yapmak da akıllıca olacaktır. Eğer gideceğiniz yerler belli ise bu liste üzerinden taksi ile pazarlık yapıp tüm noktaları her seferinde pazarlık yapmadan ve alıştığınız şöför ile gezebilirsiniz.
Oto Rikşa yani motorlu Rikşa ve Bisiklet Rikşa da oldukça sık ve pratik olarak kullanılan araçlar. Oto Rikşalarda taksimetre vardır ama hiçbiri çalıştırmaz bu nedenle pazarlık gerekir, bisiklet rikşalarda zaten taksimetre de yok. 1-2 kmden uzun mesafeler gidecekseniz oto rikşa tercih etmelisiniz. Aksi halde rikşa sürücüsünün uzun yoldaki hali ve zavallı durumu sizi oldukça üzecektir.
Biz nasıl sağladık ulaşımı; havaalanında iner inmez bizi tabii ki yine bir taksi karmaşası bekliyordu. Adresi verdiğimiz taksicinin okuması dahi yoktu ama polise sorup otelin yaklaşık nerede olduğunu öğrendi, yaklaştıktan sonrası “yol sormalara” kalmış durumda. Esasen bu keşmekeşten kurtulmanın yolu bir seyahat firması ile anlaşarak tek bir minibüs kullanmak. Bu yolu iki nedenden seçmedik; birincisi mesafe çok fazla olduğu için her şehirde ayrı bir minibüs lazım, ikincisi de bu şekilde Hindistan’ın içine tam girmek onlar gibi yaşamak mümkün olmaz 🙂 Biz gezgin olduğumuz için her şehirde lokal ulaşım neyse onu kullanmaya devam ettik. Delhi’deki ulaşımızı da oto rikşa, bisiklet rikşa, taksi ve metro ile sağladık.
Delhi’de ya da başka bir Hindistan şehrinde pazarlık yapmanıza rağmen sürücü sorun çıkartır ve fazla para isterse “turizm polisini çağır o zaman” derseniz sorun çözülür. Bunu duyunca genellikle kısa keser sıvışırlar ortamdan.
Nerede kalınır
Otelimiz merkezi bir bölge olan Karol Bagh bölgesindeydi. Burası çok hırpani ama hem merkezi hem de otellerin yoğun bulunduğu bir semt. Hırpani görünüme rağmen genelde oteller gayet düzgün. Eski binaları alarak gayet güzel restore etmişler. Bizim otelimiz de böyle bir otel olan “New Castle” oteldi. Odalar gayet güzel döşenmiş ve internet free, ayrıca kahvaltı veriyordu. Otelin bir artısı da semt ile aynı isimdeki Karol Bagh istasyonuna çok yakın olmasıydı. Delhi’de iyi sayılabilecek bir metro ağı var ve birçok yere metro ile gitmek mümkün.
Nereler Gezilir
Otelimizden çıktıktan sonra görmemiz gereken ilk yer olan ve metro ile 3 durak uzaklıktaki “Red Fort”a gittik. Şah Cihan’ın yapımına başlattığı ancak Tac Mahal’e tüm parayı harcadığı için bitiremediği Red Fort çöllerdeki kumların sıcaktan eriyip taşlaşması ile oluşan kum taşından yapılmış bir kale. Taşın doğal rengi nedeni ile rengi kırmızı ve ismini de buradan alıyor; Red Fort (Lal Qila). Kale şu anda herhangi bir amaçla kullanılmıyor sadece müze özelliği taşıyor. Girişi 250 Rs olan kaleyi mutlaka gezmenizi öneririz. Biraz yıpranmış ve restore edilmemiş olsa da yine de etkileyici. Kale’nin iki kapısı bulunuyor; Lahore ve Delhi kapıları. Lahore kapısı ismini Pakistan’ın Lahore Şehrine bakmasından alırken Delhi Kapısı ise ana kapı sayılıyor.
Buradan çıkıp bir sonraki durağımıza giderken Delhi’nin “Slum”ına yani varoşlarına girdik. “Hint fakiri” kelimesinin neden türediğini artık daha iyi anlıyoruz. Tümü sefalet içerisinde olan ülkenin daha da sefil yerleri varmış demek ki diyoruz içimizden. Buradan çıkışta Eski Delhi’de çok etkileyici ve bir o kadar üzücü bir uygulamaya tanık oluyoruz; Eski Delhi’nin en fakir kısımlarında yer alan lokantaların önünde daima inanılmaz derecede fakir insanlar yerlerde oturarak bekliyor. Ülkemizdeki “askıda” uygulamasına benzer olarak lokantada yemek yiyen kişi isterse dışarıdan birkaç kişiye de yemek verilmesi için fazla para veriyor. İşletmeci verilen para kadar kişiyi dışarıdan alıyor eline yemeğini veriyor ve gönderiyor. Bir kişinin yemek yemesi için vermeniz gereken rakam 12 Rs. Bu rakam çok çok düşük bir rakam olduğu ve dışardakilerin fakirliğine dayanamadığımız için lokantaların önünde kaç kişi bekliyorsa hepsine yemek verilmesini sağladık. Bu bizi bir derece olsun rahatlattı ama biliyoruz ki; bir sonraki öğün yine aynı dram yaşanacak aynı yerlerde.
Buradan oldukça buruk bir şekilde ayrıldık ve bir sonraki durağımız yakın olmasına rağmen çok fazla zamanımız olmadığı için bisiklet rikşa ile buraya gitmeye karar verdik. Göreceğimiz yer; “Cuma Cami”. Red Fort’u Şah Cihan başlamış ve oğlu Cihangir bitirmiş. Bu yapım sırasında Şah Cihan ve Cihangir cuma namazlarını burada kıldıkları için camiye bu isim verilmiş diğer bir adı da “Jama Masjid”. Buraya giriş müslüman da olsanız turist iseniz maalesef para ile. Tüm dünyada camilere giriş serbesttir çok nadir olarak gayri müslimlerden para alındığını gördük ancak müslümanı da para ile sokan ilk örnek burası herhalde. Parasından değil ama camiiye giriş ücreti vermek kanımıza dokunduğu için biraz tartışma çıktı ve sonunda fotoğraf makinalarımız alınarak camiye ücretsiz girmemize izin verildi. Ayakkabılara ve makinalara görevlilerin tavrına sinirlenip içeri girmeyen arkadaşlarımız baktı biz de içeri girdik.
Cami oldukça büyük bir iç mekana ve yine çok büyük bir avluya sahip. Avlusu dahil ayakkabı ile girilmediği için dışarıda ayakkabılarınıza bekçilik yapacak kişilere bahşiş karşılığında bırakabiliyorsunuz. Hindistan’da bu camiide ve bir çok tapınakta şöyle bir sorun var; ayakkabı ile girmenize izin verilmiyor ama içerisi en az dışarısı kadar pis oluyor. Yani çıplak ayakla ya da çorapla gezmek çok kötü bir fikir. Size ya yanınızda galoş götürmenizi tavsiye ederiz. Galoşu ayakkabı üzerine değil ama çorap ya da çıplak ayak üzerine giymenize izin veriliyor. Ya da uçakta Hindistan’a gelirken size verilen uçak içi çorabını bu iş için çantanızda devamlı bulundurmanız da işe yarar.
Yakın bir bölgede bulunan ve 1.Dünya savaşında hayatını kaybeden Hindistan askerlerinin anısına yapılan “India Gate”e yürüyerek geçebilirsiniz. Bir tür Zafer Takı olan India Gate’in üzerinde çeşitli savaşlarda ölen askerlerin isimleri bulunuyor; buna Çanakkale Savaşında ölen İngiliz Ordusu içerisindeki Hint askerleri de dahil.
Yine önemli bir durak ikinci Moğol Hükümdarı Humayun’un Mozolesi. Mimarisi Tac Mahal’e benzeyen ve İranlı bir mimar tarafından yapılan “Humayun Mozolesi” için “Tac Mahal’in habercisi” yakıştırması yapılıyor. Nitekim gerçekten daha sonra da Tac Mahal yaptırılmış. Önünde güzel bir bahçesi ve havuzu olan bu yapı da Red Fort gibi kum taşından yapılmış. Mozole İsmailiye mezhebi lideri Kerim Ağa Han tarafından restore edilmiş. Kendisinin kabri dışında eşi Hamide Banu Begüm ve oğlu Dara Şikuh’un mezarları da bu yapı içerisinde bulunuyor. Oğlu Dara Şikuh Hint Yoga kitaplarını Arapçaya tercüme etmesi ile tarihte önemli bir yeri var. Bu şekilde Yoga batıya açılmış.
1953 yılında arsası belirlenerek yapımına karar verilen ancak 1986 yılında yapımı biten “Lotus Temple” ise Delhi’nin kısa sürede simgesi olmuş bir yapı. Yanındaki Information Center’da Bahailik dininin kurucusu ve lideri Hz. Bahaullah’ın anlatıldığı tapınak mimari stili ile çok etkileyici. Kökü çamurda olmasına rağmen yükselerek güzel bir görünüm veren Lotus çiçeği insanın ruhsal gelişimini simgeliyor. Çamur; dünya işlerini, Lotus ise insanın ruhani yönünü simgeliyor. Hindiçin gezimizde de görmüştük; “ne kadar zor şartlarda bulunursan bulun oradan bir Lotus gibi sıyrılarak yükselebilirsin” bu görüş çok önemli olduğu için Lotus da bölgede önemli bir simge. Bu tapınak da Lotus şeklinde yapılmış ve etrafındaki 9 havuzla birlikte çok etkileyici bir mimariye kavuşmuş. Lotus sadece Bahailik dininde değil Hinduizm’de de çok önemli bir yer tutuyor. Hindlilerin alnındaki kırmızı nokta da Lotus çiçeğini simgeler. Tanrıça Sita Seylan adasında Kuzey Hindistan‘a geçerken Garula isimli kuşun kanadında uçarken Sita’nın elinden Lotus çiçekleri ilk olarak Varanasi’ye olmak üzere bazı yerlere düşer ve buralar kutsal yerler sayılır.
Chandni Chowk ise Red Fort’un karşısına denk gelen keşmekeş içerisindeki pazar alanı. Baharat satıcıları, lokantalar, kumaşçılar vs ne arasanız burada. Oldukça pis ve güvensiz bir bölge buradayken ekstra dikkatli olmalısınız.
Bizim Hindistan gezimizde çok fazla durağımız olduğu için Delhi’ye 2 gece ayırabilmiştik. Ama delhi’de daha uzun süre kalacaklar için tavsiye edilecek yerler şu şekilde; Yeni Delhi Ulusal Müzesi, Indira Gandhi Müzesi, Ulusal El Sanatları Müzesi, Mahatma Gandhi Anıtı, Rashtrapati Bhavan Başkanlık Sarayı, Hauz Khas Kompleksi, Akshardham, Gurudwara Bangla Sahib, Kutub Minar ve Swaminarayan Akshardham.
Yarın bizim için en önemli şehir olan Varanasi‘de olacağız. Bu amaçla gezimizin Delhi ayağını bitiriyor ve Varanasi’ye ulaşmak için tren istasyonuna gidiyoruz.
Diğer Hindistan yazılarımızı da okuyun.