Botswana Gezi Rehberi

Botswana Gezi Rehberi

Botswana gezi rehberi yolumuzda Victoria Şelaleri’ni görmek için giderken Zimbabwe ve Zambia arasında düştü. Ülkemizden Botswana’ya gidişler genellikle bu şekilde oluyor zaten.

Güney Afrika Cumhuriyeti sonrası Botswana, Zimbabwe ve Zambiya’ya gidip ya da bunlardan bazıları görülerek geri dönülüyor. Botswana gezi rehberi yolculuğumuz Tabii ki bu ülkelerin her biri ayrı ayrı keyifle gezilecek ülkeler ama genellikle zamansızlık ya da gezi bütçesi nedeniyle bu şekilde planlama yapılıyor.

Botswana gezi rehberi

Botswana’ya ne zaman gidilir?

Botswana’nın iklimi kurak ve yarı çöl iklimi. Sıcaklıklar yazın ortalama 35 derece, kışın 20 derece civarlarında. Ülkede yaz mevsimi ekim ve mart ayları arası, kış mevsimiyse nisan ve eylül ayları arasında yaşanmakta. En sıcak olduğu ay ise Şubat. Ağustos aylarında Kalahari çölünden kumları getiren şiddetli rüzgârlar rahatsız edici olur. Bu sebeplerden ötürü hava sıcaklığının daha az olduğu ve kış aylarının başlangıcı sayılan Nisan ayında Botsvana’yı ziyaret etmek uygun olacaktır. Nisan aylarında gidildiğinde çok renkli ve eğlenceli festivallere denk gelmek mümkün.

Botswana gezi rehberi

Botswana için vize gerekiyor mu?

Botswana TC vatandaşlarından vize istemiyor. Umuma mahsus, hizmet, hususî ve diplomatik pasaport hamilleri Botsvana’ya girişlerinden itibaren 365 gün içinde 90 günü aşmamak şartıyla vizeden muaf.

Botswana’ya nasıl gidilir?

Botsvana’ya Türkiye’den direkt uçuş bulunmuyor. Başkent Gaborone’de yer alan Sir Seretse Khama Uluslararası Havalimanı’na aktarmalı uçuşlarla gitmek gerekiyor. Yukarıda da yazdığımız gibi burada bulunma amacınız Victoria Falls’a geçmek ya da Chobe Milli Parkı ise yakınındaki Victoria Falls Uluslararası Havalimanı (Zimbabwe), Livingstone Uluslararası Havalimanı (Zambia) veya Kasane Uluslararası Havalimanı (Botswana) uçuşlarını kullanabilirsiniz. Bu havalimanlarına da ülkemizden direkt uçuş yok, aktarmalı uçuşlar yapmak gerekiyor.

Düzenlediğimiz turlara katılarak bizimle birlikte gezmek isterseniz Whatsapp Kanalımızı Takip edebilirsiniz. Whatsapp Kanalımız Takip etmek için tıklayınDuyurulardan haberdar olmak için Sessiz modu kapatmayı unutmayın. Fotoğraflara tıklayarak Facebook ve Instagram sayfalarımızı takip edebilirsiniz.

Botswana hakkında biraz bilgi verelim

Botswana Cumhuriyet ile yönetilen sadece 2,3 milyon nüfusu olan bir Afrika ülkesi. Başkent Gaborone‘nin nüfusu ise 250 bin. Ülkede dil olarak Setsvana, Kalanga, Sekgalagadi ve İngilizce konuşuluyor. botswana dini dağılımı ise  %49 yerel inançlar, %49 Hristiyanlık, %2 İslamiyet şeklinde.

Nüfusun etnik dağılımına gelirsek %79 Tsvana (Setsvana), %11 Kalanga, %3 Basarva, %7 diğer etnik topluluklar diyebiliriz. Botsvana, dünyada okul zorunluluğunun bulunmadığı ender ülkelerden biridir. Ülke genelinde bulunan ilk ve orta öğretim okullarının yanı sıra başkent Gaborone’de bir üniversite bulunmaktadır. Ancak yine de okuma-yazma bilenlerin sayısı yüzde 71’e yakındır.

Ülke Tarihi

Botsvana’nın tarihine ilişkin bilgiler oldukça sınırlı. Bölgenin ilk yerleşimcilerinin kuzeyden gelen ve hayvancılıkla uğraşan Tsavanalar olduğu tahmin edilmekte, ülkenin adı da buradan gelmekte Botsvana 19. yüzyılın başlarından itibaren İngiltere’nin kıtadaki sömürgeci uygulamalarına maruz kalan ülkelerden birisi.

Bölgede verdigi kolonilerini arttırma mücadelesi sonucu Ingiltere 1885 yılında Bechuanaland adıyla burayı himayesi altına aldığını ilan etmiştir. Bu tarihten itibaren İngiliz sömürgesi olarak kalan Botswana, 1966 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir ancak İngiliz Milletler Topluluğu’na üyeliği devam etmekte.

Botswana gezi rehberi

Botswana Gece Hayatı

Botswana gece hayatı ile beraber, merak edilen gezilecek yerler; Botswana birçok ülkenin aksine kent merkezleriyle değil doğal güzellikleri ile ön plana çıkan bir ülke. Eşine çok az rastlanılan coğrafi oluşumlara ve canlı çeşitliliğine sahip. Bu coğrafi oluşumlardan en önemlisi Okavango Deltası. Bu delta yaklaşık 25.000 hektarlık bir alanı kaplamakta ve Afrika’da sürekli yeşil kalabilen çok nadir deltalardan birisi.

Ayrıca Botswana da birçok milli park ve vahşi yaşamı koruma alanı bulunmakta. Bunlardan en önemlisi Chobe Milli Parkı. En büyüğü ise Kalahari Milli Parkı. Bu parkların birçoğu Zambezi Nehri ile beslenmekte ve sürekli sulak ve yeşil kalabilmekte bu nedenle de kamp ve safari yapmak isteyenlere eşsiz olanaklar sunmakta. Milli parkları dışında dünyanın en büyük üçüncü şelalesi olan Victoria Şelaleleri de çok yakın bir mesafede yer alıyor. Ülke topraklarının önemli bir kısmını ise Kalahari Çölü oluşturmakta.

Chobe Milli Parkı

Bizim gezimizin Botswana’daki merkezi Chobe Milli Parkı‘ydı. Biz Victoria Falls’u Zimbabwe’den gördükten sonra karayolu ile Botswana’nın Kasane şehrine gitmek üzere yola çıktık.

Botswana gezi rehberi

Kara sınırında araçlardan inerek ayakkabılarınızı dezenfektan 🙂 bir sıvıya batırmanız isteniyor. Buna bavulunuzdaki ayakkabılarınız da dahil. Görevliler yanınızda birden fazla ayakkabı ve terlik olduğunu düşündüğü için “tek ayakkabım bu” derseniz inanmıyor ve tüm bavulu açmanızı istiyorlar. Bu nedenle ayağınızdaki hariç en az bir terlik ya da ayakkabı da elinize alırsanız fazlasını sorgulamazlar. Chobe Milli Parkı ve Chobe Nehri hem Nehir Safari hem de Safari imkanı sağladığı için çok keyifli saatler geçirmenizi sağlıyor.

Botswana gezi rehberi

Botswana gezi rehberi

Chobe Nehri üzerinde yapılan Nehir Safari çok güzeldi. Çok sayıda su aygırı, fil ve timsah görme imkanımız olan bu gezi sayesinde hem hayvanlara oldukça yaklaşıyor hem de doğanın tadını çıkarıyorsunuz. Safari’nin yapıldığı nehrin karşı kıyısı Namibya.Buraya ayak basma imkanımız olmadı ama yine de kıyısında bulunduk Namibya’nın.

Chobe Nehri sayesinde Chobe Milli Parkı son derece gür bir bitki örtüsüne sahip. Kurak mevsimde bile çoğunlukla fil ve su aygırı olmak üzere yoğun yaban hayatı ile biliniyor. Sular ayrıca büyük bufalo sürülerini, onları avlayan aslanları, kuş türlerini de kendine çekiyor. Nehir boyunca tekne turları ve safari deneyimleri birçok turisti cezbediyor. Botswana gezi rehberi

Otelin terasından Chobe Nehri

Chobe Milli Parkı’ndaki Safari için Lodge’umuzdan sabah çok erken saatte daha gün doğmadan ayrıldık. Yaklaşık 2-3 saat süren Safari’den sonra Lodge’a geri dönüp kahvaltımızı yaptık. Safari yanları açık araçlarla yapılıyor. Biz 3 araçtık, aynı anda Safari’ye başlanıyor ama her sürücü hayvanları en çok bulabileceğini düşündüğü yere doğru keşfe çıkıyor. Eğer Arslan görülürse telsiz ile birbirlerine haber verip çağırıyorlar.

Safarinin yaklaşık yarısında araçlar toplanıyor, ortak bir kahve molası veriliyor ve tekrar safariye devam ediliyor. Bizim ekip Safari sırasında Arslan, Zürafa ve Zebra görebildi. Biz daha önce birisi Büyük Göç sırasında olmak üzere iki defa Kenya’da Safari yaptığımız için buradaki Safari bize biraz zayıf geldi ama yine de keyifliydi.

Chobe Milli parkı dışında Botswana’nın ilgi çekim merkezleri şu şekilde;

Okavango Deltasında Mokoro ile gezinti

Okavango Deltası

Angola’dan çıkan Okavango Nehri ile bu deltayı besliyor. Dünyanın denize dökülmeyen en büyük deltası olan Okavango Deltası (Okavango Bataklığı) Botswana’nın çekim merkezlerinden birisi. Okavango Deltası, UNESCO Dünya Doğa Mirası listesinde. Delta içerisinde Mokoro adı verilen geleneksel kanolar ile gezebiliyorsunuz. Kurak bir iklime sahip olan delta, yılın en sıcak dönemlerinde, yılda bir kez Angola’nın kuzeyinden gelen sel ile birlikte Afrika’nın en büyük vahasına dönüşür. Gelen sel suları, Angola’nın ekimde başlayıp nisana kadar süren yağmurlarıyla beslenerek, Okavango Deltası’na doğru ilerler ve temmuz ayında deltanın sonuna kadar ulaşır.

Kurak dönemde ortalıkta gözükmeyen kurbağalar, yayın balıkları ve filler ortaya çıkar. Diğer birçok hayvan da sürüler halinde bu bölgeye göç ederler. Okavango Deltası’nda yaklaşık 200.000 memeli bulunur. Bunların bir kısmı sürekli deltada bulunsa da, büyük çoğunluğu geçici olarak gelir ve giderler. Yazın gelmesiyle beraber, bölgeden ayrılsalar da suyun gelmesiyle beraber göç ederler. Yalnızca birkaç hafta içinde kurak olan bölge, canlı bir deltaya dönüşür. Temmuz ayının gelmesiyle, çeşitli balıklar ve Nil timsahı da Okavango Deltası içinde gözlemlenebilir hale gelir.

Bu bölgede basit kampların dışında lüks otellerde bulunmakta. Bu sayede Delta her yıl binlerce turist ağırlar. Bu deltaya gelen sular, hiçbir denize dökülmez ve buna rağmen bu delta bir süre sonra suların %95’inin sıcaklıkla beraber buharlaşması ve atmosfere karışması sonucu tekrar aynı kurak hale döner. Delta, 2014 yılında Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir.

Morami Game Reserve

Moremi Game Reserve

Kaşif David Livingstone’un bu toprakları nehirlerle dolu ülke olarak adlandırmasından 100 yıl sonra, Moremi bölgesindeki çevre ve yaban hayatı maalesef tükenme ve yok olma tehtidi altına girmiş. Cesur yerel Batawana halkının çalışmaları sayesinde bu bölge 1963 yılında Moremi Av Koruma Alanı ilan edilmiş ve Moremi, Okavango Deltası’nın en eski ve ilk koruma alanı haline gelmiş.

Bir minnettarlık göstergesi olarak rezerv, Batawana kabilesi üyeleri Şef Moremi III ve eşinin adını almıştır. Artık Moremi Av Rezervi (Moremi Game Reserve) , en deneyimli Afrika gezginleri için bile her yerde sürprizlerle dolu, en çeşitli rezervlerden birisi. Av Reservi kelimesi yanlış anlaşılmasın tabii ki artık buralarda hatta tüm Afrika’da sadece Safari ve fotoğraf avcılığı mümkün.

Moremi, büyük memelilerin en çok nesli tükenmekte olan çita, beyaz gergedan, kara gergedan, Afrika yaban köpeği ve aslanı gibi türlere ev sahipliği yapmakta. Moremi’de 500’den fazla kuş türü ve 1.000’den fazla bitki türü de tanınmaktadır ve bu ekosistem Afrika’nın en zenginleri arasındadır. Etkili koruma sayesinde flora ve fauna nispeten zarar görmemektedir.

UNESCO Dünya mirası – Okavango ve Moremi

UNESCO Dünya Mirası listesindeki Moremi, Okavango’nun yaklaşık %40’ını kapsıyor. Moremi ve Okavango Deltası, doğrudan okyanusa veya denize akmayan birkaç iç delta sisteminden biridir. Yıllık sel su ve yaban hayatı arasında muhteşem bir etkileşime neden oluyor, çünkü hayvanlar döngülerini bu mevsimsel sel ile senkronize ediyor.

Kaşif David Livingstone, 1848’de Moremi bölgesini, buranın güzelliğinden büyülenmiş halde terk etmiş. Ne yazık ki kısa bir süre sonra daha fazla Avrupalı ​​burayı keşfetmiş ve bu da yaban hayatının tükenmesine yol açtmış. Botswana halkı topraklarını korumaları gerektiğini hissetmiş ve bölgeyi 1963 yılında koruma altındaki bir av rezervi olarak ilan etmiş. Projeye Şefin eşi öncülük etmiş.

Kalahari Çölü

Kalahari Çölü

Kalahari Çölü Afrika’nın Güneyinde yer alan yarı çöl plato alanı olarak özetlenebilir. Bölgenin yüzölçümü 900.000 km²’ye kadar varır. Kalahari ismi genelde Botsvana’nın batı kısmına denilmekte olup çöl Botsvana’nın büyük bir kısmı ile Namibya ve Güney Afrika’nın bazı kesimlerini kaplar.

Bölge geniş otlaklıklar, çalı ve ağaçlıklar ihtiva etmesine rağmen, yağış az olduğundan dolayı çöl denilmiştir. Bölgenin çok az bir kısmı bütün mevsimlerde çöl özelliği gösterir. Çok az yağış almasının sebebi, doğu doğrultusunda uzanan dağ sıralarının Hint Okyanusundan esen nemli rüzgarların etkisini azaltmasıdır.

Vadilerde antilop sürüsü, fil dahil birçok tropik bölge hayvanı bulunur ve serbestçe dolaşırlar. Toprak genelde kızıl renkli yumuşak kumlu olup, eski nehirlerin getirdiği alüvyonlar bulunur. Bu alüvyonlar sıcakta sertleşerek yağan yağmurlardan göletler meydana getirirler.

Bitki örtüsü yağış durumuna göre yüksek ormanlardan alçak bölgelere kadar değişir. Çok miktarda sebze yetiştiği gibi, bunlardan kavun, karpuz ve patates bol miktarda ekilir. Bölgede bulunan otlaklardaki otların çok olması, bunların çok iyi bir hayvan yemi olmasını sağlamaktadır.

Bölgenin kıyılarına Bantu kabileleri yerleşmiş olmasına rağmen, buranın asıl sakinleri çölde yarı göçebe olarak yaşayan Boşimanlar (Buşmanlar) denilen, 2000 civarındaki sarı derili ormancılardır. Avcılık ve inşaatçılık gibi mesleklerle geçinirler.

Tsodilo Hills

Tsodilo Hills

Tsodilo, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunuyor. Dünyadaki en yüksek kaya sanatı yoğunluklarından birine sahip olan Tsodilo’ya Çölün Louvre‘u” adı verilmiştir. Kalahari Çölü’nde sadece 10 km²’lik bir alanda 4.500’ün üzerinde tablo korunmuştur. Bölgenin arkeolojik kayıtları, en az 100.000 yıllık insan faaliyetleri ve çevresel değişikliklerin kronolojik bir açıklamasını veriyor. Bu çevredeki yerel topluluklar, ataların ruhlarının uğrak yeri olan bir ibadet yeri olarak Tsodilo’ya saygı duyuyor.

Central Kalahari Game Reserve

Central Kalahari Game Reserve (CKGR)

Central Kalahari Game Reserve, Botsvana’nın Kalahari Çölü’nde bulunan geniş bir milli park. 1961 yılında kurulan bu alan, 52.800 kilometrekarelik (Hollanda’dan daha büyük ve Botsvana’nın toplam arazi alanının neredeyse %10’u) bir alanı kapsıyor ve bu da onu dünyanın en büyük ikinci av rezervi yapıyor. Rezervin tamamı Botsvana’nın Ghanzi Bölgesi’nde bulunmakta ve bölge topraklarının %40’ından fazlasını oluşturmakta.

Hainaveld & Ghanzi Çiftlikleri

Hainaveld ve Ghanzi Çiftlikleri, Botswana’daki Merkezi Kalahari Av Rezervi’nin kuzeybatı sınırını çevreliyor ve öncelikle av izleme alanları olarak hizmet veriyor. Mükemmel yaban hayatı gözlemleme fırsatlarının yanı sıra bu safari alanı, kolay erişilebilirlik, kültür turizmi ve birinci sınıf kuş gözlemciliği ile tanınır. Hainaveld ve Ghanzi Çiftlikleri, birkaçını saymak gerekirse gemsbok, keseli antilop, zürafalar, devekuşu da dahil olmak üzere çöle uyum sağlamış çok çeşitli yaban hayatının yaşadığı olağanüstü çöl manzaralarına sahip otantik Afrika çalılık deneyimi sunuyor.

Aynı zamanda Herero, San, Batawana ve Afrikanerlerin yanı sıra asıl sakinler olan Bakgalagadi’ler de dahil olmak üzere çeşitli kültürlerin karışımına da ev sahipliği yapmaktadır. Ziyaretçiler yerel köyleri keşfedebilir, Kalahari avcı-toplayıcılarının eski geleneksel yaşam tarzı hakkında bilgi edinebilir ve uzman bir rehber eşliğinde doğa yürüyüşü yapabilirler. Lüks bir pansiyonda dinlenebilir veya bol miktarda yabani hayatı gözlemleyerek safaride bir gün geçirebilirler. Bu arada nadir siyah yeleli Kalahari aslanlarını görme fırsatını kaçırmayın.

Makgadikgadi Tuz Düzlükleri

Makgadikgadi Tuz Düzlükleri (Makgadikgadi Pan)

Kuzeydoğu Botsvana’nın kuru savanının ortasında yer alan bir tuz tavası olan Makgadikgadi Tuz Düzlükleri, dünyanın en büyük tuz düzlüklerinden biridir. Düzlükler, bir zamanlar İsviçre’den daha büyük bir alanı kaplayan ancak on binlerce yıl önce kurumuş olan, eski devasa Makgadikgadi Gölü’nden geriye kalan tek şey.

İnsan mitokondriyal DNA’sı üzerinde yapılan son araştırmalar, modern Homo sapiens’in bu bölgede ilk kez yaklaşık 200.000 yıl önce gelişmeye başladığını, bu bölgenin göller, nehirler, bataklıklar, ormanlık alanlar ve çayırlardan oluşan geniş, son derece verimli bir alan olduğunu, özellikle de homininlerin evrimleşmesiyle yerleşim için uygun olduğunu göstermiş..

Savuti Ovaları

Savuti (Savute) Ovaları (Savuti Kanalı)

Savute (ya da Savuti), Chobe Ulusal Parkı’nın ücra bir köşesidir ve büyük av hayvanı izleme olanağı ve su kanalıyla ünlüdür. Korunan Chobe bölgesi içinde yer alan Savute, Linyanti’den periyodik olarak akan ve Savute Bataklığı’na doğru yayılan Savute Kanalı sayesinde öne çıkıyor. Akan Kanal’ın ve sular altında kalan bataklık alanın esrarengiz doğası bir sır olarak kalır. Bu antik su sistemleri, bölgedeki su seviyelerinin ve yağışların etkisinden bağımsız olarak akıyor ve kuruyor. Yeraltı tektonik plaka hareketleri cevap olabilir, ancak uzmanlar bunun böyle olduğunu henüz belirleyemedi. Senaryo ne olursa olsun Savute bölgesi yaban hayatı, kuşlar ve Afrika safari deneyimini sevenleri heyecanlandıracak.

Savute aslan gururu, fil avlamadaki benzersiz becerileri nedeniyle korkunç bir üne kavuşmuştur. Genel olarak yırtıcı hayvanların görülmesi sık rastlanan bir şeydir. Yerleşik Leopar, esrarengiz ve enerjik Afrika Yaban Köpeği, sevimli ve komik Yarasa Kulaklı Tilki, Benekli Sırtlan, Çakal ve hatta Çita görülebilir.

Kasım-Nisan ayları boyunca, yağmurlar kanaldaki sayısız tava ve havuzu doldururken ve Savute bataklığı yenilenirken, geniş Zebra, Wildebeest ve diğer Ova Av Hayvanları sürüleri bölgeye akın edecek. Bu, muhtemelen Makgadikgadi ve Nxai Pan göçüyle bağlantılı bir göç modeli olarak kabul ediliyor. Suyun bolluğu ve taze otlaklar, açık ovaları yaban hayatı için bir oyun alanına dönüştürüyor; zira birçok antilop da bu dönemde doğuyor olacak. Göçmen kuşlar, burada bulunan çok sayıda türe yenilerini ekliyor. Karmin arı yiyenler, Sarı gagalı Uçurtmalar, Akbabalar, Devekuşu ve hatta Tepeli Turna burada bulunabilir.

Mayıs-Eylül aylarının daha kurak zamanlarında, özellikle Savute Kanalı ve Savute bataklık suları çekildiğinde, bölgenin büyük bir kısmı ıssız hale gelir. Bu zamana kadar Linyanti/Selinda’ya veya Okavango’ya taşınmamış yaban hayatı artık tamamen kalan ve minimum düzeydeki su kaynaklarına bağlı. İtişen hayvanlar arasındaki heyecan verici etkileşim dikkat çekicidir.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 8 YORUM
  1. Şaziye Sarı dedi ki:

    Harika bir geziydi

  2. Zeynep Ökte dedi ki:

    gitmişken Namibia’ya da geçseydik keşke. Görülen ülkelere bir tik daha atardık

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Nasıl istedim bilemezsin 🙂

  3. Sevilay dedi ki:

    Harika, harika.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Çok teşekkürler.

  4. Gül Türkman dedi ki:

    İyiki gitmişim dediğim bir geziydi, ekip ve aktiviteler çok güzeldi

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Teşekkürler, başka gezilerde de birlikte olmak dileği ile…

BİR YORUM YAZIN