Zimbabve ya da resmî adıyla Zimbabve Cumhuriyeti, Afrika kıtasının güneyinde, denize kıyısı olmayan bir kara ülkesi. Eski adı Güney Rodezya olan ülkenin sınır komşularını (kuzeyden saat yönünde ilerlendiğinde) Zambiya, Mozambik, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Botsvana oluşturmakta.
Zimbabwe’ye nasıl gidilir?
Zimbabwe’ye ülkemizden direkt uçuş bulunmuyor. Mevcut uçuşları bulmak için tıklayın. Zaten ülkemizden bu ülkeye direkt uçuş talebi de pek yok diyebiliriz. Genellikle Zimbabwe’ye Victoria Şelalelerini görmek için Güney Afrika Cumhuriyeti üzerinden Victoria Falls şehrine uçularak gidiliyor. Biz de Cape Town’dan buraya aynı yolla geçtik.
Zimbabwe için vize gerekli mi?
Zimbabwe için ülkeye girerken giriş vizesi almak gerekiyor. Eğer Zambia’ya da girecekseniz KAZA (Kavango-Zambezi) vizesi almanız gerekiyor. Bu vizenin şartları ve ücreti sık sık değiştiği için buradan kesin bilgi vermek istemedik. Detaylı ve son bilgiler için tıklayın.
Zimbabwe’de nerede kalınır?
Daha önce de belirttiğimiz gibi Zimbabwe’de biz Victoria Şelaleleri için bulunduk. Siz de bu amaçla gidiyorsanız Victoria Falls şehrinin yakınlarında bir Lodge’da kalmalısınız.
Zimbabwe’nin İklimi nasıl?
Ülke genel itibarıyla tropikal bir iklime sahip. Yazları 35 °C üzerine çıkabilen değerler ile nemli ve aşırı sıcak geçebilmekte. Kış dönemlerinde ise kuru ve 25 °C civarı değerler ile daha ılıman hava koşullarına sahip olabilmekte. Ülkenin büyük bir bölümünü kaplayan yüksek kesimlerde ise yaz aylarındaki sıcaklık 25 °C ile 30 °C arasında olup, kış aylarında gece -5 °C dereceye kadar düşebilen sıcaklıklar ile don olayları görülebilmekte.
Düzenlediğimiz turlara katılarak bizimle birlikte gezmek isterseniz Whatsapp Kanalımızı Takip edebilirsiniz. Whatsapp Kanalımız Takip etmek için tıklayın. Duyurulardan haberdar olmak için Sessiz modu kapatmayı unutmayın. Fotoğraflara tıklayarak Facebook ve Instagram sayfalarımızı takip edebilirsiniz.
Zimbabwe Başkenti
zimbabwe başkenti, Harare ve ülkenin ismi Shona dilinde kullanılan dzimba-dza-mabwe (Türkçe: Taş evler) kelimesinden gelmiş. Ülkenin başkenti Harare ve civarında ise yıllık sıcaklık ortalaması 20 °C dolayında seyretmekte. Yağmur sezonu olarak adlandırılan Kasım – Mart ayları arasındaki dönemde, ülkenin yıllık yağışının %90’ı yağabilmekte.
Zimbabwe’de hangi dil konuşuluyor?
Ülkenin İngilizce dilinin yanı sıra on beş resmî dili daha var. 2013 yılında kabul edilen yasaya göre İngilizcenin yanı sıra Shonaca, Ndebelece, Çevaca, Çibarvece, Kalangaca, Koisanca, Nambyaca, Ndau, Tsongaca, Sothoca, Chitongaca, Tsvanaca, Vendaca, Xhosaca resmî dil olarak kabul edilmiş.
Shona dilini öğrenmek için ilk ders yukarıdaki videoda 🙂
Ülkenin resmi dillerinden biri olan ve resmî yazışmalarda da kullanılan İngilizce, sadece %2,5’ine denk gelen beyaz Avrupalılar ile melez nüfus tarafından anadili olarak kullanılmakta. Nüfusun geri kalanı Bantu dil ailesine ait olan Shona dilini (%70) ve Ndebele dilini (%20) anadili düzeyinde konuşmakta. Bunların haricinde de diğer resmî diller yerel olarak konuşulmakta. Şehirlerde İngilizce konuşma oranı yüksek seviyelerde olup, kırsal alanlarda daha çok diğer diller konuşulmakta.
Zimbabwe’de hangi dine inanılıyor?
Ülke nüfusunun %85’i Hristiyan inancına göre yaşamakta olup, bu topluluğun %62’si dini görevlerini kilise ziyaretleri gerçekleştirerek yerine getirmekte. Bunun haricinde Hristiyan inancı ile birlikte karışmış yerel dinlere inanan nüfus da mevcut. Zimbabwe gezi rehberi
Zimbabve içerisinde İslam inancına göre yaşayan nüfusun oranı %1’in de altında. Azınlık konumunda olan bu topluluğun oranı 100-120.000 kişi arasında değişmekte. Bu toplulukta çoğunluğu İngiliz sömürge döneminde Hindistan ve Pakistan’dan gelen müslümanlar oluştururken, Mozambik ve Malavi gibi komşu ülkelerden göç ederek Zimbabve’ye yerleşen müslümanlar da mevcut. Ülkede en çok cami 18 adet ile ülkenin başkenti Harare’de bulunmakta. Zimbabwe gezi rehberi
Kısaca Zimbabwe Tarihi
Ülkenin eski adı olan Rodezya, Zimbabve’de ilk maden arama imtiyazını alarak bölgeyi İngiliz kolonisi hâline getiren İngiliz Cecil John Rhodes’ten gelmektedir. Bölgedeki ilk yerleşimlerin MÖ ilk bin yıl içerisinde olduğu tahmin edilmektedir. İlk sömürgecilik faaliyetleri ise 15. yüzyılda Portekizlilerce başlatılmıştır.
19. yüzyılla birlikte özellikle Avrupalı misyonerler öncülüğünde İngilizlerin bölgeye olan ilgisi artmış ve 1889’da Cecil John Rhodes’in İngiliz Güney Afrika Şirketi ilk maden arama imtiyazını almıştır. Bu imtiyazla 1890’dan itibaren bölgede gittikçe güçlenen şirketin silahlı birlikleri Zimbabve topraklarını işgal etmiştir. 1895’te bölge resmen Rodezya olarak adlandırılmış ve bu tarihten itibaren Avrupalılar bölgeye yerleştirilmeye başlanmıştır.
Ülkenin eski adı Rodezya
Ülke 1911 yılında Kuzey Rodezya (günümüzde Zambiya) ve Güney Rodezya (günümüzde Zimbabve) olarak ikiye ayrılmıştır. Özellikle Güney Rodezya 1922 yılından sonra iklim şartlarının da uygun olması nedeniyle sömürge yönetimi tarafından yerleşim kolonisi olarak kullanılmış ve Birleşik Krallık’taki fazla nüfus, suçlular vd. bölgeye göç ettirilmiştir. Verimli toprakların kullanımı tamamen İngiliz göçmenlere tahsis edilerek yerli halk verimsiz topraklara zorunlu göçe tabi tutulmuştur. 1924’te de bölgede özerk bir İngiliz kolonisi kurulmuştur.
Bugüne gelene kadar ülke çok değişiklik yaşamış
1953-1963 yılları arasında Kuzey Rodezya, Güney Rodezya ve Nyasaland (günümüzde Malavi) birleştirilerek federasyon hâline getirilmiştir. 1964’te Kuzey Rodezya ve Nyasaland’ın günümüzde var olan isimleriyle bağımsızlıklarını kazanması üzerine federasyon dağılmış, ancak Güney Rodezya İngiliz sömürge sisteminin bir parçası olmayı sürdürmüştür. Komşu ülkeler Kuzey Rodezya ve Nyasaland’da siyahi Afrikalıların çoğunlukta olduğu gruplar hükümetleri oluştururken,
Güney Rodezya’da Ian Smith, ayrımcı Apartheid politikalar izleyen Güney Afrika’nın da etkisiyle beyazlardan oluşan azınlık bir grupla hükümet kurmuş ve 11 Kasım 1965 tarihinde bölgenin bağımsızlığı Rodezya adı ile ilan edilmiştir. İlk dönem Birleşik Krallığa bağlı olan ülkenin bağımsızlığı, ayrımcı politika izlendiği ve yerel siyahi Afrika halkının yeterli düzeyde temsil edilmediği gerekçesiyle İngiltere tarafından tanınmamış ve yasa dışı olarak nitelendirilmiştir.
Diğer tüm sömürge ülkelerinde olduğu gibi biçimsel olarak parlamenter demokrasiyle yönetilen (Güney) Rodezya’da siyahi yerlilerin yönetime hiçbir katılımı, katkısı olmamıştır. 1978 yılında yapılan değişikliklerle siyahi halk, ilk defa beyaz halkla eşit siyasi haklara sahip olabilmiştir.
Bağımsızlık ilanı sonrası başbakan seçimle belirlenmiş olsa da devlet başkanının ülkede Officer Administering the Government of Rhodesia adı ile temsil edilen Birleşik Krallık Kralı/Kraliçesi olduğu kaydedilmiştir.
Rodezya’nın bağımsızlığının tanınmaması üzerine, Haziran 1979’da Zimbabve-Rodezya ismiyle aynı bölgede yeni bir devlet ilan edilmiş, ancak bu girişim de Birleşik Krallık tarafından kabul edilmemiş ve bölge Güney Rodezya olarak Birleşik Krallık’a bağlı sayılmıştır.
Bölge nihayet 18 Nisan 1980 tarihinde Zimbabve adıyla tam bağımsızlığına kavuşmuş, ancak diğer Afrika ülkeleri gibi sömürge sonrası dönemin getirdiği ağır sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Nitekim ülkede yaşanan sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik sorunlar nedeniyle 1990’lı ve 2000’li yıllarda ülkesini terk etmek zorunda kalanların sayısının toplamda 5 milyona ulaştığı tahmin edilmektedir.
4 Countries Quadripoints (Dünyada tek 4 ülke sınırının bir tek noktada kesişmesi) Zimbabwe gezi rehberi
İki ya da üç ülkenin sınırlarının kesiştiği çok sayıda örnek vardır, ancak toplam dört ülkenin tek bir noktada bir araya gelmesinin nadir görülen birleşimi yalnızca Zambiya, Zimbabve, Botsvana ve Namibya‘nın köşelerinin buluştuğu Afrika’da mevcuttur. Afrika Dörtlü Sınır Noktası, ülkeler arasında kesişen bir nehrin ortasında yer alıyor. Tartışmalara rağmen, dört ülkenin birbirine bu kadar yakın olması bazı çatışmalara yol açmış.
Bu alışılmadık sınır konfigürasyonunun nedenleri Afrika Mücadelesinde yatmakta.
1880’lere gelindiğinde Britanya İmparatorluğu ve İngiliz Güney Afrika Şirketi, Cape Colony, Rodezya ve Bechuanaland da dahil olmak üzere Güney Afrika’nın çoğunu işgal etmiş. Alman İmparatorluğu da ayrıca 1880’lerde Afrika topraklarını, yani Alman Güney Batı Afrikası‘nı ve Alman Doğu Afrikası’nı işgal etmeye başlamış. Bu iki koloni arasında Zambezi Nehri üzerinden daha verimli bir yol arayan Almanya, 1890’da İngiltere ile Heligoland-Zanzibar Antlaşması’nı imzalayarak Caprivi Şeridi adı verilen dar bir çıkıntının kontrolünü ele geçirmiş. Birinci Dünya Savaşı’ndaki Güney Batı Afrika kampanyasının ardından, Güney Afrika Birliği, Caprivi Şeridi de dahil olmak üzere Güney Batı Afrika’yı ele geçirmiş ve yönetmiş.
1960’larda, Afrika’nın sömürgeleştirilmesinden sonra, 1964’te Zambiya, 1965’te Rodezya (şimdiki Zimbabwe) ve 1966’da Botsvana da dahil olmak üzere Güney Afrika’daki geri kalan İngiliz kolonileri bağımsızlıklarını ilan etmişler. Rodezya’nın 1965’te bağımsızlık ilanıyla birlikte, toprak sınırları dört noktaya çok yaklaşan dört bağımsız egemen devlet varmış: batıda Güney Afrika Cumhuriyeti (Caprivi Şeridi’ni işgal eden), kuzeyde bağımsızlığını yeni kazanan Zambiya Cumhuriyeti; doğuda bağımsızlığını yeni kazanan Rodezya; ve güneyde İngiliz Bechuanaland Koruma Bölgesi.
Kazungula Feribotu ülke tarihinde önemli bir yere sahip
1970 yılında Güney Afrika (o zamanlar Namibya’yı işgal ediyordu), Botsvana’ya “Botsvana ile Zambiya arasında ortak bir sınır olmadığını” bildirmiş ve dört noktanın var olduğunu iddia etmiş. Sonuç olarak Güney Afrika, Botsvana ile Zambiya’yı dört nokta üzerinden birbirine bağlayan Kazungula Feribotu‘nun yasa dışı olduğunu iddia etmiş. Botsvana her iki iddiayı da kesin bir dille reddedince bir çatışma çıktmış ve feribota ateş açılmış; birkaç yıl sonra Rodezya Ordusu, askeri amaçlara hizmet ettiğini ileri sürerek feribota saldırmış ve onu batırmış.
Ağustos 2007’de Zambiya ve Botsvana hükümetleri, feribotun yerini alacak bir köprü inşa etme konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurmuş. Zambiya ile Botsvana arasında 4’lü sınır noktasına (Quadripoints) göre olmayan yaklaşık 150 metrelik kısa bir sınırın varlığı, 2006-2010 döneminde dört ülkenin tamamı tarafından kabul edilmiş. 2014 yılında Zambia ve Botswana arasında köprü inşaa etmeleri için irtifak hakkı tanıdığı bildirilmiş ve Kazungula Köprüsü Mayıs 2021’de trafiğe açılmış.
Botsvana ile Zambiya arasındaki tek sınır hattının bulunduğu Kazungula’daki yaklaşık 157 metre uzunluğundaki bu sınır, İspanya ile Fas arasındaki 74 metrelik Penon de Velez de La Gomera sınır hattından sonra dünyanın ikinci en kısa sınır hattı olma özelliği taşıyor.
Gelelim bizim Zimbabwe gezimize
Biz Zimbabwe‘ye Victoria Falls‘u görmek için Güney Afrika Cumhuriyeti‘nden uçakla geçtik demiştik. Uçuş yaklaşık 3 saat sürüyor ve Victoria Falls şehrindeki aynı isimli havalimanına iniliyor.
Victoria Falls çok küçük bir şehir. Domuzların, maymunların dolaştığı ana cadde ve sağlı sollu bazı dükkanlardan ibaret diyebiliriz. Hediyelik eşya dükkanlarında da maalesef ilgi çekici pek bir şey yok. Buna ilaveten Güney Afrika’dan sonra her şey çok pahalı. Biz sadece bir magnet almak istedik o bile gereksiz pahalıydı.
Yanınıza gelen satıcılardan pazarlık yaparak bir şeyler almanız mağazalardan almaktan daha mantıklı. Sık satılan hediyelik eşyalardan birisi de eski kağıt paraları. Enflasyonun çok olduğu Zimbabwe’de 20 milyar dolarlık banknot bile var.
Şehirde bir şey yok ama zaten olay şehirde değil. Buraya gelenler Victoria Şelaleleri’ni görmeye geliyor ve bu amaçla bölgedeki lodgelarda kalıyorlar.
Bizim Lodge’umuz balkondan Victoria Şelalelerini görüyordu. Ertesi gün yapacağımız şelale gezisi öncesi bu manzarayı balkondan görmek çok heyecan vericiydi.
Ne de olsa buraya gelmeyi senelerdir istiyorduk. Hatta Pandemi’nin olduğu 2020 yılında biletlerimizi bile almış ama 1 ay kala pandemi patlayınca her şeyi iptal etmek zorunda kalmıştık. Neyse ki bu defa her şey yolunda gitti ve bir gezgin olarak görülecek yerler listemize önemli bit tık attık.
Otelin önünde otele ait oldukça büyük bir arazi vardı. Vakit buldukça orada da gezinti yaptık.
Zimbabwe 101.ülkemizdi
Otelimize yerleştikten sonra hemen bir tekne turuna çıktık. Zimbabwe bizim gördüğümüz 101.ülkeydi ve bu gezide bununla ilgili de bir kutlama yaptık arkadaşlarımızla.
Bu tekne gezisinin amaçlarından birisi de Cayman adı verilen ufak timsahları görebilmekti ve şansımız yaver gitti 3-4 tane cayman görebildik.
Teknede akşam yemeğimizi çok seçkin bir ortamda yiyerek geceyi sonlandırdık.
Mopane Worm yerseniz sertifika var
Akşam yemeği için de egzotik bir restaurant olan ve birlikte vurmalı çalgılar çalınan Gold restauranta gittik. Burada gerçekten güzel zaman geçirdik demeliyiz. Bu restaurantın ünlü olduğu yemeği Mopane Solucanı. 3-4 arkadaşımız yedi bu Solucanı. Eğer siz de yerseniz Mopane Worm yediğinize dair sertifika veriliyor.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra Victoria Şelalelerini görmek için otelden ayrıldık. Otelimizin bahçesi ayrı bir olaydı. Vakit buldukça da orada gezmeye gayret ettik. Otelin arazisi korunan bir bölge değil. Vahşi hayatla iç içe olduğu için dikkat etmeniz gerektiğine dair bazı uyarılarla karşılaştık.
Victoria Şelalesi
Victoria Şelalesi; Brezilya’daki Iguazu, Kanada-Amerika’daki Niagara ve Venezuella’daki Angel ile birlikte dünyanın en muhteşem şelaleleri arasında. Burada 2 km’den daha geniş olan Zambezi Nehri, bir dizi bazalt boğazdan gürültülü bir şekilde aşağıya düşüyor ve 20 km’den daha uzaktan görülebilen bir su spreyi serpintisi yükseliyor.
Mosi-oa-Tunya
Mosi-oa-Tunya yani yerel Tonga dilinde Gürleyen Duman adı verilen Victoria Şelalesi, dünyanın en büyük düşen su tabakası çünkü debinin yüksek olduğu mevsimde (bizim orada olduğumuz tarihler) şelaleden 5 milyon metreküp su akıyor. Olağanüstü jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri, serpinti, sis ve gökkuşağı gibi şelalelere atfedilen olağanüstü güzelliğe sahip aktif arazi oluşum süreçleri nedeniyle dünya çapında önemli.
Bu şelale alanı 6860 hektarın üzerinde bir alana yayılmakta ve 3779 hektarı Mosi-oa-Tunya Ulusal Parkı’ndan (Zambiya), 2340 hektarı Victoria Şelaleleri Ulusal Parkı’ndan (Zimbabve), 741 hektarı Zambezi Ulusal Parkı’nın (Zimbabve) nehir kıyısındaki şeridinden oluşmakta.
Zambezi Milli Parkı’nın, Zambezi’nin sağ kıyısı boyunca 9 km batıya uzanan nehir kıyısı şeridi ve nehirdeki adalar, Palm ve Kandahar Adaları’na kadar uzanıyor. Şelale, ortalama deniz seviyesinden yaklaşık 915 m yükseklikte ve yaklaşık 1708 m genişliğe, en derin noktası 108 m olmak üzere ortalama 100 m derinliğe sahip. Bu dev şelalenin su spreyi Zambiya’daki Lusaka yolunda 30 km, Zimbabwe’deki Bulawayo yolunda ise 50 km uzaklıktan görülebiliyor.
Şelalelere ismini kölelik karşıtı İskoç misyoner ve kâşif Dr.David Livingstone vermiş
Şelalelere ismini kölelik karşıtı İskoç misyoner ve kâşif Dr.David Livingstone vermiş. Dr. David Livingston Hint Okyanusu kıyılarından başlayıp, Afrika’nın içlerine doğru uzanan devasa bir nehirde yelken açmış. Amacı, bu bölgede yaşayan insanlara Hıristiyanlığı yaymak olsa da içgüdüsel olarak hep daha ötesini merak ediyormuş. Sonuçta kendisi Kalahari’de en uzak noktaya ulaşan Nigami Gölü’nü keşfeden ilk Avrupalı olmuş.
Ardından medeniyeti Afrika’nın içlerine kadar taşıyabilmek için bir yol aramaya başlamış. Bunun için Zambezi Nehri ya da onun deyimiyle Tanrı’nın Nehri biçilmiş kaftan olmuş. Sonrasında keşfinin ihtişamı karşısında dili tutulan Livingston’un, İngiltere kraliçesi Victoria’nın adını verdiği şelale, bugün artık çevresindeki seyir patikaları ile dünyanın en çok ziyaret edilen doğa harikalarından birisi. Livingstone şelaleleri dünyaya tanıtan ilk kişi olarak kabul ediliyor ve bu nedenle hem Zambiya hem Zimbabwe tarafında çok sayıda heykeli var.
Victoria Şelaleleri; Doğu Kataraktı (Eastern Cataract), Armchair Şelalesi, Gökkuşağı Şelalesi, Horseshoe Şelalesi, Livingstone Adası, Ana Şelale, Katarakt Adası ve Şeytan Kataraktı (The Devil’s Cataract) bölümlerinden oluşuyor.
Şeytan Kataraktı ve Katarakt Adası Zimbabve’de yer alıyor.
Şeytan Kataraktı ve Katarakt Adası Zimbabve’de yer alıyor. Livingstone Adası (en popüler yeri Devil’s Pool), Horseshoe Şelalesi, Gökkuşağı Şelalesi, Armchair Şelalesi, Doğu Kataraktı ise Zambiya’da yer alıyor. Ana Şelale ise iki ülke tarafından paylaşılıyor.
Uzunluk olarak bakılırsa 1.2 km Zambiya tarafına, 0.5 km Zimbabwe tarafına denk geliyor. Şelalelerin büyük kısmı da Zambiya’da olsa da şelalelerin % 75’i Zimbabve’den, % 25’i Zambiya’dan görülüyor. Özellikle Ana Şelaleler tam Zimbabve’nin karşısına denk geldiğinden Zimbabve tarafından daha iyi gözlemleniyor.
Ancak şelalelerin hem Zimbabve hem de Zambiya tarafından apayrı bir güzelliği var, iki taraftan da görmek daha doğru. Biz bir gün Zimbabwe tarafında ana şelale turumuzu yaptık. Başka bir gün de Zimbabwe ile Zambia’yı birbirine bağlayan köprüden de geçerek Zambia tarafından Victoria Şelaleleri’ni gördük.
Victoria Şelaleleri mart-mayıs ayları arasında en yüksek akışa ulaşıyor, kasım ayına kadar yavaş yavaş su miktarı düşmeye başlıyor. Su miktarı yüksek olduğu zaman parkta yağmurlukla geziliyor. Su miktarının düşük olduğu aylarda Zambiya’dan şelalelerin bazı bölümleri tamamen kuru görülüyor.
Victoria Şelalelerini gezerken giyiminiz önemli
Victoria Falls’u gezmek zor değil; ana bir yürüme yolu üzerinde numaralı giriş çıkışlar bulunuyor. Buralara girip çıkarak şelalelerin tüm noktalarını görebiliyorsunuz. Şelalenin yoğun spreyi nedeniyle mutlaka üzerinizde yağmurluk olması gerekir.
Ayakkabı giymemeniz, suya dayanıklı bir sandelet ya da Crocs gibi birşey giymeniz çok iyi olur. Yağmurluğun koruyamayacağı paça kısımları da tamamen ıslanacağı için bizim gibi bermuda giymeniz yerinde olur.
Victoria Şelaleleri’ni gördükten sonra Zambezi Nehri kenarında güzel bir restauranta gittik ve Zambezi Nehri kenarında Zambezi birası içmenin keyfini yaşadık.
Zambia tarafında Devil’s Pool adı verilen doğal bir havuz oluşmuş durumda ve buraya 100 USD karşılığında belli kurallarla girilebiliyor. Ancak su seviyesinin yüksek olduğu tarihlerde ki bu bizim de orada oldugumuz tarihlerdi, Devil’s Pool güvenlik nedeniyle kapalı oluyor.
Helikopter Turu
Şelale üzerinde Helikopter Turu da çok popüler aktivitelerden birisi. Bizim grubumuzun nerdeyse tümü otelimizin hemen çıkışında ofisi bulunan şirket ile bu turu yaptı. Ücret firmaya göre değişiyor ama genellikle 150-180 USD aralığında ve 15 dk sürüyor.
Microlight Turu
Helikopter gibi Victoria Falls üzerinde Microlight adı verilen pervaneli kanatlarla 15 dakikalık turlar yapmak da mümkün ve fiyatları helikopter ile çok benzer. Gruptan 7 kişi de bu turu yaptık. Bu tur Zimbabwe değil Zambia tarafından yapılıyor.
Tamamen açıkta olmanız helikoptere göre çok daha heyecan verici. Biz çok kararlı olduğumuz için bu turu tercih ettik, cesaret verdiğimiz 5 arkadaşımız daha bize katıldı. Hayat boyu bir defa yaşanabilecek bir tecrübe edindik diyebiliriz. Ertesi gün sabah Botswana’ya geçmek üzere otelimizden ayrıldık.
Şelale gezilerini unutmam mümkün değil, ne güzel bir geziydi, çok teşekkürler
Çok teşekkürler.
Ahh. Zimbabwe. Kaldığımız otelin güzelliği, helikopter turu, şelalenin büyüleyici görüntüsü, akşam yemek yediğimiz yerde eğlenmemiz. Her zaman ki gibi güzel ve unutulmaz anılar kaldı cebimizde. sağolasın Yolculuk tutkusu.
Çok teşekkürle Zeynep. Güzel şeyler yaşıyoruz ama iyi ki bu site var ve bunlar unutulmadan burada kalıyor.
Afrika, ne denli güzel bir kıta.
Zimbabwe, selale mutlaka görülmeli.
İyi ki iyi ki….
Çok teşekkürler, birlikte nice gezilere…
Fotoğraf kareleri ne kadar güzel gezdiğimizin ve gördüğümüz güzelliklerin gerçek göstergeleri , teşekkürler organizasyon için.
Gerçekten çok keyifli bir gezi oldu hepinizin katkıları ile 🙂