İskenderiye Mısır’ın Akdeniz kıyısındaki çok turistik olmayan ama Mısır’ın Kahire’den sonra ikinci büyük kenti. İskenderiye’nin doğu kıyılarına bilindiği üzere Nil dökülüyor. İskenderiye Mısır’ın liman kenti olduğu için oldukça önemli ve Mısır ticaretinin çoğunu buradan gerçekleştiriyor. Biz burayı biraz İzmir’e ve kordon’a benzettik.
İnternette baktığınızda Pharos Deniz Feneri ya da İskenderiye Feneri’ne rastlarsınız ancak günümüzde böyle bir fener yok tabii ki. Çok ihtişamlı olduğuna dair tasvirler var ama bunları sadece eski belgelerden biliyoruz en son kalıntılar bile 1500’lü yıllarda yok olmuş.
Biz orada iken görülebilecek en önemli yapı da zaten bu Fenerin yerinde yapılmış olan Kayıtbay Kalesi‘ydi.
Yine çok ünlü ama günümüzde olmayan diğer yapı da İskenderiye Kütüphanesi. Bu yapı da 4.yy’da yok olmuş.
Bizim zaten İskenderiye’de fazla zamanımız olmadığı için Kale’yi gördük ve biraz da şehrin deniz kenarında vakit geçirerek ayrıldık ama vakti olanlar için “Pompey’in Sütunu”, “Graeco-Roman Museum”, “National Museum” “Kom al-Dikka” (ampfi-tiyatrosu), “Bibliotheca Alexandrina” (İskenderiye Kütüphanesi) ve tabii ki “Catakombs” (Kom Ash-Shuqqafa), “Necropoli”, “Kraliyet Mücevher Müzesi””Midan Tahrir” (Tahrir Meydanı), “Terbana Camii, Sharia Fransa ve Kharateen çarşısı” ile çevrelenen ve gümrük olarak bilinen kısım görülmesi gerekenler listesinde.