Belki çok geç kaldık ama nihayet komşumuz Atina’dayız. Bize çok benzeyen bir kültüre sahip olduğumuz, belki komşu olduğumuz belki de yemeklerin çok ortak oluşu ile tam bilmiyoruz ama Atina’daki daha ilk saatlerinizde buraya bir yabancılık çekmiyor ve hızla bu kente ısınıyorsunuz. Atina’da kaldığımız iki gün süresince size bir Atina gezi rehberi hazırlamaya çalıştık.
Atina Nerede?
Atina Nerde? Yunanistan‘ın başkenti ve en büyük şehridir. Ülkenin güneydoğusunda, Attika yarımadasında yer alır ve Ege Denizi kıyısına yakındır. Atina’nın nüfusu yaklaşık 3 milyon olup, ülkenin siyasi ve ekonomik yönetim merkezidir. Şehir, resmi dili Yunanca olan Yunanistan’ın kültürel ve tarihi zenginliklerini yansıtır. Harita üzerinde incelediğinizde, Atina’nın kuzeyinde önemli bir liman şehri olan Selanik bulunur. Antik çağlardan bu yana önemli bir medeniyet merkezi olan Atina, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunar.
Yunan Adaları denince ülkemizde pek akla gelmeyen daha doğrusu bilinmeyen ama esasen en ünlü adalar grubu olan Cyclades Adaları yada Kiklad Adaları. Bu adalar grubuna ülkemizden direkt feribot olmadığı, çok aktarma gerektiği için Atina üzerinden geçmeye karar verdik. Kiklad Adaları deyince Yunan Adalarının gruplandırmalarından biraz bahsetmek gerekir.
Bu konuyu uzunca yazdığımız yazıyı okumak için tıklayın. Biz bu geziye Atina’dan başlamayı tercih ettik. Atina’yı daha önce görmemiştik bu vesileyle önemli bir eksiğimizi de kapatmış olduk. Atina’ya nasıl gidilir? THY‘nın ve farklı birçok havayolunun Atina’ya uçuşları bulunuyor. İstanbul’dan Atina uçuşu 1 saat sürüyor. Uçak bileti araştırmak için tıklayın.
Atina’da ulaşım
Metro ile şehire ulaşmak kolay! Atina’ya indiğinizde şehre ulaşımın en kolay yolu metro. Havalimanının dışına çıkıp “to train” tabelalarını takip edin.
Tabelalar ile asansöre ulaşıp bir üst kata (1.kat) çıkıp oradan tren ve metro istasyonuna ulaşıyorsunuz.
Bilet makinalarından biletinizi alırken “Athens & Airport” u seçmelisiniz Eğer yine havalimanına metro ile döneceksiniz bir yanındaki round seçeneğini seçeceksiniz. Peronlara indiğinizde Suburnan Train ve Metro seçeneği var.
Burası zaten M3 metro (Blue Line) hattı. Buradan Syntagma yönüne giden metroya binmiş oluyorsunuz ve Syntagma istasyonuna yaklaşık 40 dakikada varıyorsunuz. A
Eğer şehir merkezinden çıkmayacaksanız, araba kiralamanıza da gerek yok çünkü şehirde her yer yürüme mesafesinde ve birçok yere metro var.
Atina Nerede Kalınır?
Atina nerede kalınır? En popüler konaklama yeri Plaka semti. Burası turistik noktalara yakın daha çok butik otellerin olduğu bir bölge. Bazı otellerin Acropolis manzarası da olabiliyor. Diğer bir alternatif ve bizim çok sevdiğimiz semt ise Psyri. Burası biraz daha bohem bir bölge.
Mekanlar daha az turistik ve daha çok yunanlılara hizmet etmeyi hedefliyor. Bu bölge de turistik noktalara çok yakın. Eğer lüks ve zincir oteller arzu ederseniz seçiminiz Syntagma Meydanı ve çevresi olmalı. Birçok lüks zincir otel bu meydanın çevresinde bulunuyor. Ancak bu bölgede de butik oteller bulmak mümkün.
Atina için vize gerekiyor mu? Yunanistan Yeşil pasaport sahiplerinden vize istemiyor ancak Umumi pasaport sahiplerinin Shengen vizesi alması gerekiyor.
Atina’ya ne zaman gidilir?
Her mevsim gidilebilir ama en iyi zaman ilkbahar ya da sonbahar! Yunanistan’da turizm sezonu kabaca Mayıs-Ekim arası. Atina’nın turistlerle dolu olduğu ve otel fiyatlarının yüksek olabileceği zaman ise Temmuz ve Ağustos ayları. Bu aylar aynı zamanda en sıcak aylar. Ziyaret etmek için en iyi zaman ilkbahar sonu (Mayıs) ve sonbahar (Eylül-Ekim). Havanın ılık olması, yağmurun olmaması ve daha az kalabalık (tatil hafta sonları hariç) nedeniyle tatil daha keyifli olacaktır.
Kışlar (Ekim sonundan Mart ortasına kadar) biraz yağışla birlikte daha soğuk olur. Öğle yemeği sırasında turistik yerler kapanabilir, turist danışma büroları çalışma saatlerini kısaltabilir ve bazı turistik faaliyetler tamamen ortadan kalkabilir ama otel fiyatları da daha uygun olur. Birçok otel ve restoran kapalı olduğu ve kötü hava koşullarının feribotları geciktirebileceği veya iptal edebileceği kış aylarında Atina’dan Adalara gitmekten kaçının.
Atina’da Gezilecek Yerler
Akropolis
Akropolis Atina’nın manevi olarak en önemli noktası çünkü burası Antik Yunan’ın kalbi. Birçok kişi Atina hakkında bir şey bilmese de Akropolis’in Atina’da olduğunu bilir. Kısaca Akropolis insanların Tanrılara ve Tanrıçalara yakın olmak için yaptıkları ve bu nedenle şehrin üst bir noktasına kurdukları bir tapınak. Akropolis esasında sadece bir tapınak değil.
Buraya arkeolojik bir sit alanı demek daha doğru olur. Hem tepedeki esas tapınağın olduğu bölgede hem de alt kısımda burası ile bağlantılı birçok arkeolojik alan bulunuyor.
Düzenlediğimiz turlara katılarak bizimle birlikte gezmek isterseniz Whatsapp Kanalımızı Takip edebilirsiniz. Whatsapp Kanalımız Takip etmek için tıklayın. Duyurulardan haberdar olmak için Sessiz modu kapatmayı unutmayın. Fotoğraflara tıklayarak Facebook ve Instagram sayfalarımızı takip edebilirsiniz.
Öncelikle eğer yoğun sezonda burayı gezecekseniz biletinizi online olarak önceden almanızda çok fayda olduğunu belirtelim. Aksi halde bilet bulamama ya da uzun bilet sırası ile karşılaşma gibi durumları yaşayabilirsiniz. Bileti Akropolis’in resmi sitesinden online almak için tıklayın. Biletinizdeki gitiş saatinden 15 dk önce ve 15 dk sonra girmenize izin veriliyor. İçeride yaklaşık 1,5-2 saat saat yetiyor.
İçerideki zemin çok değişken. İrili ufaklı taş ve kayaların olduğu yerler de var kaldırım tarzı döşenmiş yerler de. Ama genel olarak engebeli bir arazi ve bazı yerler kaygan. Bu nedenle mutlaka bir yürüyüş ayakkabısı giymelisiniz. Crocs yada parmak arası terlik burası için pek uygun değil.
Bazı özel tarihlere dikkat
Biz oradayken (2024) bir kısmı tadilata alınmıştı ama bu tadilat çok uzun sürecek gibi görünüyor. Yaz aylarında burayı ziyaret edecekseniz şapka güneş kremi gibi sizi koruyacak önlemleri almalısınız çünkü neredeyse hiç gölge alan yok burada. Akropolis neredeyse her gün açık sadece 1 Ocak, 25 Mart, 1 Mayıs, Paskalya Pazarı, 25 ve 26 Aralık’da kapalı oluyor. Gezinizin bu günlere denk gelmemesine özen göstermelisiniz.
Akroplois yılın bazı günlerinde de ücretsiz ziyaret edilebiliyor. Melina Mercouri Günü’nde (6 Mart), Uluslararası Anıtlar Günü’nde (18 Nisan), Uluslararası Müzeler Günü’nde (18 Mayıs), Avrupa Kültür Mirası Günleri nedeniyle eylül ayının son hafta sonu, Ohi Günü’nde (28 Ekim) ve 1 Kasım-31 Mart tarihleri arasında her ayın ilk pazar günü ücretsiz gezilebiliyor. Atina Gezi Rehberi
Kombine bilet almak avantajlı
Kelime anlamı olarak Yukarıdaki Şehir anlamına gelen Akropolis biletini kombine aldığınızda yukarıda yer alan Akropolis ile birlikte şehir seviyesinde yani aşağıda yer alan Ancient Agora, Roman Agora, Hadrian’s Library, Kerameikos, Aristopoles School ve Olypeion’u gezebiliyorsunuz. Acropolis Museum bu kombine bilete dahil değil.
Burayı ziyaret edenlerin çoğu rehbersiz geziyor ama rehberli gezi alırsanız tabii ki çok daha fazla bilgi alabilirsiniz. Hem çok fazla ilgi alanımız olmadığı hem de ziyaret süresini uzatacağı için biz rehberli tur satın almadık. İsterseniz Akropolis ve Akropolis Müzesini birlikte de rehberli olarak gezebilirsiniz.
Rehberli tur satın almak için tıklayın. Akropolis için zamanı seçmeniz gerekiyor. Yaz için bizce en iyi zaman 19:00. Hem günbatımı hem de sıcak nispeten azalmış oluyor. Çünkü bir tepenin üzerinde kurulu olan Akroplolis’e yürümek dışında ulaşım yok ve yaklaşık 30 dakikalık bir yürüyüş gerekiyor. 30 dakika az gibi gözüküyor ama sıcak ve diklik nedeniyle hiç de kolay olmuyor.
Yol üzerindeki Ares Tepesi’nden (Areopagus Hill) Atina manzarası kaçırılmamalı. Burayı çok uzun süre gezenler hatta bir gününü ayıranlar dahi var ama konuya özel ilgisi olmayan ortalama bir gezgin için 1,5-2 saat yeterli olacaktır.
Sanılanın aksine Akropolis buradaki en büyük tapınağın değil kompleksin adı. Tapınağın adı ise Pantheon. Pantheon dışında Acropolis’deki diğer önemli yapılar Theatre of Dionysus, South Slope, Bealu Gate, Athena Nike, Propylaia, Erechtheion, The Old Temple of Athena, The Statue of Athena Promachos, The Monument of Agrippa. Acropolis’den indiğinizde Hadrian Kütüphane’sine ulaşıyorsunuz.
Akropolis Müzesi
Adından da anlaşılacağı gibi Akropolis Müzesi, Atina Akropolü arkeolojik alanının bulgularına odaklanan bir arkeoloji müzesi. Müze, Yunan Tunç Çağı’ndan Roma ve Bizans Yunanistan’ına kadar kaya üzerinde ve çevredeki yamaçlarda bulunan her eseri barındıracak şekilde inşa edilmiş. Akropolis Müzesi aynı zamanda Roma ve Erken Bizans Dönemi Atina’sının bir kısmına ait kalıntıların üzerinde yer almakta.
Müze 2009 tarihinde ziyarete açılmış ve müzede 14.000 metrekarelik alanda 4.250’den fazla eser sergileniyor. Akroplois ya da Akropolis kombine biletiniz burada geçerli değil ama burası görülmeye değer. Akropolis için yaptığımız online bilet alma tavsiyesi burası için de geçerli. Burada bilet bulamama riski pek bulunmuyor ama sıra beklememek için biletinizi önceden almanızı öneririz.
Hadrian Kütüphanesi (Hadrian’s Library)
Altı önemli arkeolojik sit alanından birisi olan Hadrianus Kütüphanesi şüphesiz şehrin en önemli noktalarından. Hadrian Kütüphanesi, Akropolis’in kuzey tarafında, Roma Agorası’nın hemen kuzeyinde yer almakta. Kompleks, MS 131/2 yılında Roma imparatoru Hadrianus tarafından yaptırılmış.
Form olarak kompleks, girişi batıdan olan, neredeyse kare şeklinde duvarlarla çevrili bir kapalı alandan oluşuyor. Kuzey, güney ve doğudaki duvarlar kireçtaşından, batı duvarı ise Pentelik mermerinden yapılmış. Batı tarafında ayrıca ana girişin her iki yanında, duvarın önünde tek sıra Korint sütunları (güney Euboia’daki Karystos mermerinden yapılmış) var.
Kompleksin içinde, Frigya’dan getirilen mermerlerden yapılmış sütunlarla çevrili, merkezi bir havuz ve bahçeye sahip bir açık hava avlusu varmış ama korunamamış. Sütunların doğu ucunda, kitapların saklandığı ve okuma odaları ve konferans salonları olarak hizmet verdiği “kütüphaneyi” barındıran bir dizi oda (ikemata) varmış ama bu yapılar da korunamamış.
Kompleks 19. yüzyılın başlarından beri Hadrianus’un Kütüphanesi olarak anılsa da bundan çok daha fazlası olduğu biliniyor.
Arkeologlar, kompleksin mimari biçiminin, Roma imparatorları tarafından inşa edilen bir dizi İmparatorluk forumundan biri olan Roma’daki Pacis Tapınağı’na (Barış Tapınağı) yakından modellendiğinin belirtiyor.
Yukarıdaki detaylardan da anlaşılacağı gibi zamanında çok önemli bir yapı olmasına karşın bu yapıdan ayakta maalesef çok fazla bir şey kalmamış. Bu nedenle görülebilecek çok fazla birşey yok. Bilgilendirme yazılarından bazı şeyleri öğrenip gözünüzde canlandırabiliyorsunuz o kadar.
Adrianou Sokağı
Hadrian Kütüphanesi’nin tam karşısında (Monastiraki Meydanının biraz yukarısında) Adrinou Sokak bulunuyor. Bu sokak Plaka’nın tam merkezinde yer alıyor ve bir ucunda Hadrianus Kemeri diğer ucunda Hadrianus Kütüphanesi olmak üzere plakayı ikiye bölüyor. Araç trafiğine kapalı olan bu sokakta bolca butik dükkan, cafe ve restoranlar bulunuyor. Burası biraz Alaçatı çarşılarını andırıyor.
Adrinou Sokak Hadraian Kütüphanesinden sonra tren yolu boyunca da devam ediyor. Burada ise restoran ve tavernalar var. En beğendiğimiz yemekleri Atina’da buradaki restoranlarda yedik. Bir çoğunda canlı müzik de bulunan yunan restaurantları çok keyifli mekanlar.
Hadrianus Kemeri
Bu tapınağın inşaatı MS 131 yılında halkın Roma İmparatoru Hadrianus’un gelişini kutlamak ve şehre yaptığı katkılardan dolayı ona teşekkür etmek istemesiyle başlamış. Kemerin mimarı ve yapanlar ise bilinmiyor. Konumu sembolik anlamı olan kemer Atina’nın antik kısmı ile Hadrianus’un yeni şehri arasındaki çizgiyi işaretlemek için stratejik olarak seçilmiş.
İnce Pentelik mermerinden yapılmış bu kemer 18 metre yüksekliğinde, 12,5 metre genişliğinde ve 2,3 metre derinliğinde. Mimarisi diğer Roma kemerlerine benziyor ve Korint ritmindeki pilasterlerle taçlandırılmış. Tasarımı tamamen simetrik olan anıtın iki katmanı var. Alt katın ortasında insanların geçebileceği kemerli bir kapı bulunmakta.
Her iki tarafta birer tane olmak üzere iki yazıt oyulmuştur; Akropolis’e doğru olan tarafta “Burası Atina, Theseus’un antik şehri” yazarken, yeni şehre bakan tarafta ise “Burası Theseus’un değil, Hadrianus’un şehridir” yazıyor.
Anıtın hiçbir zaman tam olarak korunmamasına rağmen, olağanüstü bir şekilde günümüze kadar gelmiş. Ne yazık ki son yıllarda kirlilik, orijinal malzemenin renginin büyük ölçüde bozulmasına ve yazıtların bozulmasına neden olmuş. Bizce çok daha iyi bir koruma ve çevre düzenlemesini hak ediyor.
Olimpos Zeus Tapınağı
Olympian Zeus Tapınağı, Olympieion veya Olympian Zeus Sütunları olarak da bilinen devasa tapınak. Olimpiyalı Zeus’a adanmıştır ve bu isim Olimpos tanrılarının başı konumundan kaynaklanmaktadır. Yapımı, antik dünyanın en büyük tapınağını inşa etmeyi öngören Atinalı tiranların yönetimi sırasında MÖ 6. yüzyılda başlamış, ancak proje başladıktan yaklaşık 638 yıl sonra MS 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrian’ın saltanatında kadar tamamlanabilmiş. Roma döneminde 104 devasa sütunun yer aldığı tapınak, Yunanistan’ın en büyük tapınağı olarak ünlenmiş ve antik dünyanın en büyük kült heykellerinden birine ev sahipliği yapmış.
Ancak tapınağın ihtişamı kısa sürmüş, tamamlanmasından yaklaşık bir asır sonra, MS 267’de bir barbar istilası sırasında yağmalandıktan sonra kullanılmaz hale gelmiş. Muhtemelen hiç onarılmamış ve daha sonra harabeye dönmüş. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonraki yüzyıllarda, şehrin başka yerlerindeki inşaat projelerine malzeme sağlamak için yoğun bir şekilde taşları kullanılmış. Ancak tapınağın önemli bir kısmı bugün hala duruyor, özellikle orijinal devasa sütunlardan 16’sı ve Yunanistan’daki çok önemli bir arkeolojik alanın parçası olmaya devam ediyor ve şu sıralar (2024) bir restorasyon çalışması altında.
Roma Agorası (Roman Agora)
Roma Agorası, Akropolis’in kuzey tarafında, Plaka semtinde bulunuyor. Daha büyük ve daha görkemli olan Antik Agora’ya kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Uzmanlar, Roma Agorası’nın ilk kez MÖ 19 ile MÖ 11 yılları arasında kurulduğuna inanıyor. İlk Roma İmparatoru Augustus tarafından yaptırılmış, daha sonra İmparator Hadrianus tarafından genişletilmiş. Agora’nın, altın çağında açık alan mermer bir İyonik sütun dizisiyle çevrelenmişti ve veranda da tamamen mermerle kaplanmıştı.
Günümüzde sütunların yalnızca küçük bir kısmı ayakta ve umumi tuvaletin kalıntıları var. Agoranın batı tarafında bulunan Rüzgar Kulesi neredeyse sağlam. Mermer levhalarla kaplı bu çokgen anıt, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilmiş ve su saati ve güneş saati olarak kullanılmış. Muhtemelen bu yapı altıncı yüzyılda şapele dönüştürüldüğü için sağlam kalmış.
Roma Agorası hâlâ tam olarak kazılmamış durumda. Hadrian Kütüphanesi gibi burada da maalesef ayakta kalan çok yapı yok. Ancak biraz hayal gücüyle ziyaretçiler bu meydanın bir zamanlar ne kadar canlı olduğunu anlayabilirler.
Ancient Agora
Atina’daki arkeolojik alanların bize göre Acropolis dahil en etkileyici olanı Ancient Agora (Athenian Agora, Klasik Agora). Daha önce bahsettiğimiz Adrianou caddesinden girişi var. Burası da içinde birçok yapıyı barındıran bir kompleks.
Antik Agora’nın açık platosu, antik Atina vatandaşlarının buluşması, kaynaşması ve günün meseleleri üzerinde müzakere etmesi için bir alan sağlamış. Bu nedenle, toplanın fiilinden türeyen agora kelimesi kullanılmış. Adliyesi, spor salonu, tapınakları ile bu antik kent; vatandaşlık ideallerinin, siyasi bilincin ve demokrasinin temellerinin yerleştirilmesinde insanlığa en büyük katkılar sağlamış.
Antik Agora, Sofokles, Sokrates, Protagoras gibi büyük düşünürlerin buluştuğu ve sıradan vatandaşların hem akranları hem de bu önemli kişiler ile etkileşime girebildiği, endişelerini dile getirebildiği, çözümler ve eylem planları üzerinde anlaşabileceği dinamik bir yermiş. Burası bugün Batı dünyasında çoğumuzun özendiği özgürlük, adalet, eşitlik ve toplumsal vicdan duygusunu temsil ediyormuş.
Bugün, bu Atina Agorası, gölgeli ağaçları ve birçok dolambaçlı yolları büyük önem taşıyan kalıntılara giden geniş bir arkeolojik alan. Yoğun şehir hayatından uzakta huzurlu bir sığınak. Atina’nın en iyi ayakta kalan ve en etkileyici arkeolojik yapısı olan Temple of Hephaestus da burada yer alıyor.
Temple of Hephaestus
Agoranın birçok tapınağı, sunakları ve diğer türbeleri arasında Hephaestus Tapınağı, Yunanistan’da türünün en iyi korunmuş olanlarından biri. Metal işçilerinin ustası Hephaistos’u ve genel olarak çömlekçilerin ve zanaatkarların ustasu Athena Ergane’yi onurlandırmak için inşa edilen bu yapı, Parthenon ile aynı zamanlarda inşa edilmiş.
Tapınak 7. yüzyılda St George kilisesine dönüştürülmüş. 19. yüzyılda kilise, protestanlar ve 1821’deki Yunan Bağımsızlık Savaşı’nda ölen birçok Avrupalı Helensever için bir mezar yeri olarak kullanılmış. Yapı, Kral’ın resmi olarak karşılandığı 1834 yılına kadar kullanımda bu şekilde kullanılmış. Modern Yunan devletinin ilk kralı Otto o günden 1930’lu yıllara kadar yapıyı müze olarak kullanılmasını sağlamış. Atina Agora kompleksinin içerisindeki diğer bir yapı Attalos Stoası.
Attalos Stoası
Attalos Stoası, Atinalıların buluşma, yürüme ve iş yapma yeriymiş. İki kat üzerinde 42 mağaza alanı bulunan bir alışveriş merkezinin Helenistik versiyonu diyebiliriz. Stoa MS 267 yılında istilacı Herullular tarafından yıkılmış. Restorasyonu 1953 – 1956 yılları arasında Amerikan Klasik Araştırmalar Okulu tarafından John D. Rockefeller Jr.’ın mali desteğiyle gerçekleştirilmiş. Kazılarda Neolitik dönemden 19. yüzyıla kadar uzanan 160.000’in üzerinde eser ortaya çıkarılmış.
Bugün alt katta, Hephaestus Tapınağı’nın üzerindeki frizden heykel alınlıkları da dahil olmak üzere Helenistik dönemde Agora’nın bir parçası olan kalıntılar ve kalıntıların yer aldığı bir müze yer alıyor. Stoanın üst katı, Geç Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait Atina sanatını temsil eden, Antik Agora’dan heykellerin kalıcı bir sergisine ev sahipliği yapmakta.
Atina Agorası içerisindeki diğer bir yapı da Holy Apostles Kilisesi.
Havariyyun Kilisesi (Church of the Holy Apostles)
11. yüzyılda inşa edilen ve yüzyıllar boyunca defalarca değiştirilen Kutsal Havariler Kilisesi, 1954 – 1956 yılları arasında orijinal haline uygun bir şekilde restore edilmiş. Antik Agora’da, Hephaestus Tapınağı dışında, kurulduğu tarihten bu yana sağlam kalan tek yapıdır.
Daha önce Acropolis için verdiğimiz gün batımına yakın ziyaret önerisi burası için de geçerli. Buradan Acropolis’in görüntüsü de çok net. Acropolis kombine bileti buraya girişi de sağlıyor.
Monastiraki Meydanı
Atina’nın tam kalbinde yer alan ve en ünlü meydanı burası. Esasında çok güzel ve etkileyici bir yanı yok ama konumu nedeniyle önemli. Metro istasyonu, Panagia Pantanassa Kilisesi gibi önemli noktalar da bu meydanda bulunuyor. Syntagma Meydanı ile Monastiraki Meydanı arasındaki Mitropoleos Caddesi yaya trafiğine kapalı ve birçok Atinalı ve turistin her gün kullandığı çok işlek bir cadde.
Atina’nın Akropolis ve şehir manzaralı Roof Bar ya da Roof Taverna’ları önemli. En önemli Roof’lar bu meydanda bulunuyor. 360, A for Athens ve MS Roof Garden bunların en popüler olanları. Genellikle buralarda rezervasyonsuz yer bulmak zor.
Syntagma Meydanı
Syntagma Meydanı, Yunanistan’ın olmasa da Atina’nın en ünlü meydanı. Atina’da nereye gitmek isterseniz, yolunuz bir şekilde Syntagma Meydanı’ndan geçebiliyor. Syntagma Meydanı (veya Platía Syntágmatos), genellikle çok yoğun oluyor.
Çünkü burası, ana yolların kesiştiği ve birçok otobüs ve tramvayın burada başlayıp bittiği, iyi bilinen bir meydan. Aynı zamanda Yunanistan siyaseti açısından da önemli bir anayasa meydanı. Parlamento binası burada yer alıyor. Bu nedenle bu meydanda sık sık gösteriler yapılıyor.
Meçhul Askerin Mezarı ve Askerlerin Nöbet Değişimi
Binanın ön kısmında Meçhul Askerin Mezarı yer alıyor. Bu mezar savaşlarda ve çatışmalarda ölen tüm Yunan askerlerini simgelemekte. Bütün anma törenleri de burada yapılıyor. Burada Evzonen adı verilen geleneksel üniforma giyen askerler nöbet tutuyor. Her saat başı nöbet değişimi yaşanıyor ve bu her zaman birçok ziyaretçinin ilgisini çekmekte. En görkemli Nöbet Değişimi ise her Pazar saat 11:00’de gerçekleşiyor.
Bizim gezimiz pazar gününe denk gelmediği için saat başı yapılanı izledik. Syntagma Meydanı’ndaki metro istasyonunda meydanın inşaatı sırasında bulunan buluntuları görebilirsiniz. Bu buluntular metro istasyonundaki vitrinlerde sergileniyor.
Psyri
Psyri Grafitti sokak sanatı ile ünlü bir semt. Diğer bir ünü de Little Kook’un burada olması. Bir masaldan fırlamış gibi duran Little Kook çok enteresan bir tatlıcı. Çalışanlar da konsepte uygun olarak prens gibi giyinmişler.
Psyri’de çok güzel cafe ve restoranlar da bulunuyor. Burada canlı Yunan müziği yapan bir yer bulup makul fiyata bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Ermou caddesi Syntagma ile Monastiraki Meydanlarını bağlayan ana cadde. Monastiraki Meydanından daha da inerseniz Psyri semtine ulaşırsınız.
Yunanistan Yemek Kültürü
Yunanistan yemek kültürü, bildiğiniz gibi ülkemiz ile oldukça yakın hatta ortak. Bazılarının ismi aynı bazıları yakın isimler. Kısaca üzerinden geçmek gerekirse yemekler şu şekilde;
Gyros; bizim dönerimiz ama genellikle bir pide yada lavaş içerinde içerisine sos patates vs konularak servis ediliyor.
Greek Salat (Horiatiki); domates, salatalık, biber, kapari, soğan ile yapılan ve üzerine büyük bir Feta beyaz peynirinin konulduğu salata.
Saganaki; yağda kızartılmış peynir. Ballı susamlı olarak yapılırsa adı Naxos Saganaki oluyor.
Mousakka (Musakas); bildiğimiz musakkanın yunan yorumu. Biraz daha lazanya formunda yapılıyor.
Tzatziki (Caciki); Süzeme yoğun peynire sarımsak ve salatalık biraz da zeytinyağı eklenmesi ile yapılan meze.
Souvlaki; bizim kebabımızın yunan şekli neredeyse aynı. Daha çok çöp şiş gibi servis ediliyor.
Dolmades (Dolmadakia); bizdeki yaprak sarması diyebiliriz. Bizde olduğu gibi ince sarılmaz daha hacimli bir görüntüsü oluyor.
Gemista; bizdeki dolmanın adı ise burada Gemista. Domates yada biberden yapılıyor.
Spanakopita; bizim açma ıspanaklı böreğimiz. Neredeyse her yerde özellikle kahvaltıda karşınıza çıkıyor.
Keftedes / Keftedakia; Bizim köftemiz ama burada bazen salça yada domates sosla da yapılıyor genellikle.
Bougatsa (Bugaça); İnce çıtır yufra ile yapılan, genellikle kahvaltıda servis edilen börek. Sabahları içi beyaz kremalı tatlı versiyonu çok tercih ediliyor.
Kolokithokeftedes; Kabak ile yapılan bizim mücvere benzeyen ama daha kalın bir kabak köftesi diyebiliriz.
Tirokroketes; Kızartılmış top şeklindeki peynirler. Meze olarak tavernalarda hep bulunuyor.
Loukoumades; Bizim lokma’mız. Pek bir farklılığı yok.
Orange Pie (Orange Cake); Bizim Revani’nin portakallı olanı ama çok çok iyi yapıyorlar bu tatlıyı.
Baklavas; Adı üzerinde Baklava. Bizdeki kadar çok katlı ve katları ince yapılmıyor.
Galaktobureko; Bizim Laz Böreğimize çok benzeyen üzeri şerbetli, içi kremalı börek.
Frape yani soğuk kahve maalesef Nescafe’den yapılıyor biz o nedenle çok sevemedik. Ama Ice Espresso isterseniz ülkemizdekine daha yakın bir kahve içebilirsiniz. Hesabı kredi kartı ile ödemek isterseniz genellikle içeri kasaya gitmeniz isteniyor mobil POS masaya gelmiyor. Diğer Yunanistan gezi yazılarımız için tıklayın