Kavala
Yunanistanın sahil kenti Kavala’ya Türkiyeden kendi aracımız ile gitmeye karar verdik. Bunun için gerekli belgeler uluslararası ehliyet (turing otomobil kurumundan 290 TL karşılığında alınıyor, 2011 yılı rakamı), Green kart adı verilen uluslararası araç sigortası (turingden ya da kendi sigortacınızdan yaptırabiliyorsunuz (79 euro). Triptik belgesi 2011 yılı itibarı ile gerekmiyor.
Bu belgeleri kendi şehrinizden temin edebileceğiniz gibi son anda Ipsala sınır kapısından da alabilirsiniz. Biz önceden yaptırmıştık ve bir gün Tekirdağda konakladıktan sonra uzun balkan gezimizin ilk ayağı olan Kavala’ya gitmek için sabah yola koyulduk. Türkiye tarafı çok hızlı olan geçişimizin
Yunanistan tarafında yaklaşık 45 dakika bekleyerek Yunanistana geçtik. İpsala sınır kapısından sonra kavala yaklaşık 170 km uzaklıkta. Üzülerek söylemek gerekiyor ki Yunanistan’a geçtiğiniz anda otoyol kalitesinde bariz bir değişiklik oluyor ve bir Avrupa izlenemi başlıyor. Dünyada artık otoyol standartı belli iken neden bizim otoyollar yapılır ama kısa sürede yama içinde kalır anlamak mümkün değil. Darısı başımıza diyor ve yolumuza devam ediyoruz. Yunanistan da karayolu ile yolculuk ederken birşey dikkatinizi çekecek; yol boyunca birçok yerde minyatür (50-60 cm) kiliseler görüyorsunuz tam yol kenarına konmuş. Bu kiliseler burada ölen birinin yada çok büyük bir kaza atlatarak hayatta kalan kişinin anısına ailesi tarafından yapılıyor. Özellikle tehlikeli yollarda daha sık kilise olduğunu göreceksiniz. Sizinde bir kilisenizin (ya da camiinizin) yol kenarına dikilmesini istemiyorsanız lütfen dikkatli olun ve o ülkenin kurallarına uyun.
Yaklaşık 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra Kavalaya vardık. Tekirdağ’a bu kadar yakın bir şehrin üzülerek söylüyorum ki bu kadar avrupalı olması insanı şaşırtıyor ve üzüyor. Neden benim şehrim bu kadar sevimli olamıyor diye üzülüyorsunuz. Suriye’ye Kilis’den geçtiğimizde nasıl bu kadar yakın ve aynı coğrafyayı aynı iklimi paylaşan bir şehir bu kadar geri kalabilir diye şaşırmıştık şimdi aynı düşünceleri Tekirdağ ve kavala için aklımızdan geçirdik. Neyse; Kavalanın kardeş şehri Tekirdağ olmasına rağmen esasında kardeş şehir Kapadokya olmalıymış. 1923 deki nüfus mübadelesi sırasında Kapadokyadaki rumlar buraya yerleşmiş. Bu olayın izleri ile sık sık karşılaşıyorsunuz Kavalada. Türkçe konuştuğunuzu duyan Türk kökenli kişiler ve sizinle iletişim kurup kendi kökenlerinin nereden olduğunu anlatıyorlar. Özellikle yaşı 50 ve üstü olanlar türklere karşı daha sevecen. Gençler sanırız aldıkları eğitimdeki şartlanmalardan olacak biraz daha soğuklar. Ama yanlış anlaşılmasın sadece bir önceki kuşak kadar sıcak değiller o kadar yoksa herhangi bir olumsuz davranış söz konusu değil. Bazı şehirleri ilk görüşte seversiniz ya Kavala da öyle bir izlenim bıraktı bizde. Elimizde görülmesi gerekenler adı altında kısa sayılabilecek bir liste var bu nedenle çok acelemiz yok. Hotelimiz Egnetia’ya yerleşiyoruz. İyi bir seçim olduğunu söylemeliyiz. Özellikle mevki nedeni ile tam bir Kavala manzarasını odanızdan görüyor olmanız çok hoş.
Karnımız aç olduğu için yemek için bize tavsiye edilen bir yere gitmek üzere navigasyonu çalıştırıyoruz. “Limenaki” adındaki yere gitmek için. Şehrin tam merkezinde değil burası ama güzel balık lokantaları için herkes buraya geliyor Kavalada. Bizim tercihimiz “Savvas” (Thasou 29, Sfageia) Burada yemek olarak sipariş ettiğimiz sardalya (limonlu özel bir sosla servis ediliyor tavsiye ederiz) barbun, kalamar ve midyenin hepsinden memnun kaldık. Ayrıca bir de midyeli pilavlarının tadına baktık o da çok güzel ve tavsiye edilir. 1 pors. sardalya, 1 pors barbunya, 1 por. kalamar, 1 greek salad, 1 midye ve 2 bira için 40 euro ödedik. Porsiyonlar küçük değilmiş biraz fazla geldi ama çok lezzetli olduğu için fedakarlık yapıp hepsini bitirdik 🙂 son birkaç lokma ise hindi büyüklüğündeki martılara kaldı.
Bu yemeğin üzerine hemen dolaşmaya başlamak istemediğimiz için biraz dinlenmek istedik. Kavalada şehir içinde de plajlar var ama bize “Kalamitsa Plajı” önerildiği için oraya gittik. Gerçekten çok temiz ve güzel bir denizi var kavalanın.Şemsiye ve şezlonglar için ücret alınmıyor oradan birşeyler içmeniz yeterli. Denize girmek için diğer iki alternatif ise “Amolofi ve Keramoti”. Amolofi şehrin batısında Keramoti doğusunda kalıyor. Keramoti aynı zamanda bir doğal park olduğu için bahar ve sonbaharda daha popüler oluyormuş. Biz bu nedenle tercihimizi Amolofi’den yana kullanıyoruz. Yaklaşık 25 km uzaklıktaki Amolofi yanyana beachleri ile ünlü güzel denizi olan bir bölge. Çok sayıda beach sadece içeceğiniz içeceğin ücreti karşılığında (cola 3, frappe 4 euro) size hizmet veriyor. Sıklıkla tercih edilen bir plaj alternatifi ise Thassos adası. Burası hakkındaki önerilerimiz Thassos sayfasında yer alıyor.
Deniz ve dinlenme faslından sonra şehri keşfe başlıyoruz. Bunun için en iyi yer “Panagia” adındaki eski şehir. Panagia Kavala haritasına battığınızda gördüğünüz yarım adanın tümünü kaplıyor. Burası sonunda kalenin olduğu bir tepe aynı zamanda. Eski türk evlerini ve diğer detayları kaçırmamak için bir tarafından çıkıp diğer tarafından inmenizi ve bu işi yürüyerek yapmanızı önereceğiz. Yürüyerek eski şehiri keşfederken ilk olarak karşınıza “Aziz Nikolai Kilisesi” çıkacak. 1530 da İbrahim Paşa adına Muhteşem Süleyman tarafından yaptırılan camii 1926’da kiliseye dönüştürülmüş. Minaresi kısaltılarak çan kulesi formu verilmiş (bu olay sık sık karşınıza çıkıyor bu bölgede). Yürüme rotası üzerindeki diğer önemli bir yapı da “İmaret”; 18 kubbeli tipik bir Osmanlı yapısı olan İmaret içersinde 2 medrese, 2 mescit ve bir imaret yani düşkünler evinin olduğu bir kompleks esasında. Burası Mısır hükümeti tarafından alınmış ve şu an Kavalalı bir zenginin işlettiği çok lüks bir otel olarak hizmet veriyor. Oteli gezmeye izin vermiyorlar. Birşeyler içmek için cafesinde girebilirsiniz ama eğer çok turist kılıklıysanız ona da izin vermiyorlar.Biz içeri girdik ama birşey içme isteğimizi kibarca geri çevirdiler. Bu yapının karşısında tipik eski türk evleri ve lezzetli yemeklerin sunulduğu restaurantlar dikkatinizi çekecektir.
Hemen İmaret’in karşısına “Kale” ye giden merdivenleri göreceksiniz. Biraz yorucu olan kale merdivenlerini çıktığınızda ödülünüzü güzel bir kavala manzarası olarak alacaksınız. Kaleye giriş 2,5 euro. İçerisindeki surun içerisinde girip en üstünden Kavalayı seyretmelisiniz. Ancak tırmanacağınız merdivenler çok çok dardır bilginiz olsun. Kaleden dönüşte aynı yoldan inmeyin sola dönüp devam edin. Burası sizi Kavalalı “Mehmet Ali Paşanın Evi”ne ve büstüne götürecek. Bildiğiniz gibi Mehmet Ali Paşa Kavalada doğmuş ancak daha sonra Osmanlının Mısır Valisi olarak atanmış. Belli bir süre sonra Osmanlıya isyan etmiş ve belli toprakları Osmanlı’dan geri almış. Bu nedenle Yunanistan da büstü dikilecek kadar seviliyor. Büstün yanındaki ev de kendisinin evi şu an Mısır Hükümetinin malı.
Kaleden ve eski şehirden inerken aynı yolu değil tam ters taraftaki yolu kullanın bu yol sizi “Su Kemeri”ne (Aquaduct) götürecek. Kavalanın su ihtiyacının karşılanması için Muhteşem Süleyman tarafında yaptırılan kemer gerçekten çok görkemli ve belki de Kavalanın en önemli yapısı.
Eğer bir yaz gününde kavalada iseniz mutlaka gece trafiğe kapatılan sahil yoluna inin. Gece sahil bandı çok güzeldir heryer kafelerle dolar ve tüm kavalalılar burada olur. Siz de belki bir türk kahvesi içerek Osmanlıyı yad edersiniz.
sanki sohbet edermiş havasında bir paylaşım. Tebrikler
Teşekkür ederiz.