Helsinki

Helsinki

Helsinki gezimize güzel bir Business Class yolculuğu ile başladık. 3 saat süren İstanbul-Helsinki uçuşumuzda 20 kişilik Business kısmında 2 kişiydik. Özel jet gibiydi 🙂 diyebiliriz. Daha uçağımız Vantaa (Vanda) havalimanına inmeden uçaktayken Helsinki ilgimiz çekti. Yüzlerce adacık arasında kanallar ve yemyeşil ormanların verdiği görüntüyü başka hiçbir ülkede görmemiştik.

Nihayet uçağımız havalimanına iniyor. “Hava durumu Tanrısı” bizimle çünkü hava harika ama “Bavul Tanrısı” yine bizimle değil çünkü sıklıkla olduğu gibi bavullarımız çıkmıyor. Form doldurmalar adres vermeler filan faslından sonra yanımızda sadece fotoğraf makinamız ile otelin yolunu tutuyoruz. Görevli yarın bir uçak var bavulunuz İstanbul’da görünüyor yarın otele bırakırız diyor. İnanmak istiyoruz ve taksiye biniyoruz. Fin air‘in otobüsleri shuttle servisi yapıyor ücret tek kişi 6.5 euro. Lonely Planet taksi 25 euro diyor. 2 kişi 13 otobüse vereceğimize 25 taksiye veririz diyoruz. Belki bavulu unuturuz biraz moralimiz düzelsin diye. Ama Lonely Planet ara sıra yanıldığı gibi yine yanılıyor ve taksi 45 euro tutuyor. İyi başladık :).

 

Eğer Helsinki’ye Tallinn’den feribotla gelecekseniz Tallinn’den (Estonya) Helsinki’ye, Helsinki’den Tallinn’e gidip gelmek burada çok moda. 3 feribot şirketi (Viking Line, Tallink ve Silja) ve  bir deniz otobüsü şirketi Linda Line  karşı kıyıya Tallinn’e sefer düzenliyor. Çoğunlukla turistler aynı gün gidip akşamına dönüyorlar. Genelde feribot daha ucuz deniz otobüsü daha pahalı oluyor (1,5 saat sürüyor) ama firmaya ve promosyonlara göre tersi de mümkün. Fiyatlar yılın gününe, günün saatine göre de değişiyor. Genelde erken saatler daha pahalı gün ortaları daha ucuz. Biz Tallink’i seçtik çünkü Viking Line 11:30 da 2.5 saatte Tallink ise 10:30 da 2 saatte gidiyor dolayısı ile oraya varış saatiniz 1.5 saat erken oluyor.

“Yolculuğa çıkmak her bedele ve fedakarlığa değer”

Elizabeth Gilbert

Biz buradan Estonya’ya oradan da Letonya’ya geçeceğimiz için tek yönlü aldık biletimizi.Bir kişi tek yön bilet+servis ücreti+ vergi toplam 40 euro (Viking Line ise 38 euro idi). Diğer bir alternatif de “Slija Line” ancak Slija Tallink ile kardeş şirket yani fiyatlar aynı ama terminaller farklı yerlerde (Tallink;Hietalahti Sandviken’de, Slija; Etelasatama Södra Hammen’de) Yani oteliniz hangisine yakınsa ondan bilet alın ki taksiye daha az ödeyin. Feribot’a kalkış saatinde gelip bilet alıp binebilirsiniz. Önceden bilet aldıysanız kalkış saatinde gelip check in yaptırıp biniş kartınızı almanız lazım. Eğer çok popüler bir saat değilse feribot genelde dolmaz. Feribot dememiz sizi yanıltmasın bir cruise gemisi demek daha doğru olur. Gemiye bindiğinizde feribot tarzı pullman koltuklar beklemeyin. Cafe Bar tarzı ve lobby tarzı bir sürü alan mevcuttur. İstediğiniz yere oturabilirsiniz ve servis almak zorunda değilsiniz. Manzara nedeni ile popüler yer 9. kat geminin ön kısmıdır.

Otelimiz Hotel Linna merkezi konumu, mimarisi, kahvaltısı, kiralık bisikleti ve diğer olumlu özellikleri ile doğru bir seçimmiş. Kısa bir dinlenmeden sonra kendimizi dışarı atıyoruz. İlk dikkatimizi çeken bu şehrin ve insanlarının pek başka bir şehire benzemediği. Biraz uçuk-kaçık gençler bir o kadar kendine haslar. Kızlar Rusya dahil hiçbir ülkede görmediğimiz kadar güzel, erkekler ise vasat (taraflı mıyım acaba!!)

Fin’liler dizayn ile kafayı bozmuş insanlar, bu hemen şehirdeki mağaza profili ile de göze çarpıyor. Adım başı bir dizayn mağazası bulunuyor. Her biri de diğerinden gerçekten farklı. Özgün kıyafetleri ise biraz sıradışı.

Şehiri tanımaya “Esplanadi” adındaki ince uzun parktan geçerek varacağınız “Market Squareden başlamalısınız. (Espalandi Parkının meydana yakın kısmındaki Ingman adlı dondurma büfesinden suklaa -çikolatalı- dondurmadan 1 top almayı ihmal etmeyin, 1 top 2,9 euro ama büyükçe 1 top yetiyor) Burası meydana adını veren “Kauppatori Market“in hemen önündeki meydan. Buradan birçok adaya, hayvanat bahçesine giden tekneler kalkıyor ve bunların ofisleri bulunuyor. Burada şöööle bi gezinti yaptığınızda zaten nerelere gitmeniz gerektiği hakkında bir fikriniz oluyor. Bizim size tavsiyemiz; 1,5 saat süren kanal turlarından birini almanız buna ilaveten bir de “Suomenlinnaadasına gitmeniz. “Suomenlinna” adasına bu meydandan giden tekneler kalkıyor gidiş-dönüş ücret 4 euro. Ticket ofis’den biletinizi alabilirsiniz eğer ofis kapalı ise makinadan almanız gerekiyor. O zaman bozuk 4 euro’ya ihtiyacınız var. Makinada önce “single ticket” ı sonra “suomenlinna 12 hours” seçeneğini tıklayın zaten makina bu seçinize 4 euro diyecek. Burası 18. yy’da İsveç zamanına dayanan surlar ve savunma hattının olduğu bir ada. Çok büyük boyda topların olduğu ada Helsinkiye girmek isteyen gemilerle nasıl mücadele verildiğini çok güzel canlandırıyor. Bunun dışında ada turistler kadar Helsinki’lilerin de piknik yaptığı ve güzel zaman geçirdiği bir alan. Ziyaret için 3 saat yeterli. Ada içerisinde yaklaşık 3 km yürünmesi gerekiyor ve ulaşım aracı yok. Bunun dışında ucuz yemek alternatifi de yok yanınızda bir sandviç götürmenizi tavsiye ederiz. Bu sandviçleri de en makul fiyatlı tren istasyonundaki büfelerden alabilirsiniz. 4-6 euro aralığında taze ve lezzetli bir öğlen yemeği olabilir size.

Market Meydanında yüzünüzü denize verdiğinizde solunuzda yer alan adanın adı -tam ada olarak görünmez ama kırmızı tuğlalı altın kubbeli Uspenski Katedralinin olduğu yer bir adadır ve adı “Katajanokka” dır. Bu adada tabiiki önce 1868 yılında yapılan “Uspenski Katedralini” gezmelisiniz. Bu Katedral Batı Avrupa’nın en büyük ortodoks Katedralidir. Altın soğan kubbeleri ve kırmız kiremitleri ile Finlandiya’daki Rus etkisini çok iyi yansıtır. (Bu nedenle de Fin’liler tarafından çok benimsenmez ve sevilmez) Bu Katedrali fotoğrafladıktan sonra (çünkü % 90 gün kapalıdır) katedralin arkasında deniz kenarında ve limana komşu bir gezi yolu vardır bu yolu takip ederek bu ada etrafında bir tur atarak adaya geçtiğiniz köprüye geri dönebilirsiniz.

Daha sonra yine yüzünüzü denize verdiğinizde meydanın arkasında bir kubbenin ucunu görürsünüz. Burası meşhur “Helsinki Katedrali” dir. Suurkirkko ya da St. Nicholas Katedrali olarak da adlandırılan yapı ünlü mimar Engel’in şehire armağanıdır denilebilir. 1832 yılında Engel tarafından tasarlanan yapı 1940 yılında Engel’in ölmesi üzerine Lohrman tarafından devralınmış ve onun dokunuşları ile 1852 yılında tamamlanmıştır. Katedral şüphesiz Helsinki’nin en ilgi çeken, en çok fotoğrafı çekilen yapısıdır ve şehrin simgesidir. 71 m uzunluktaki kulesi Kuzeyin beyaz şehri Helsinki’nin haklı gururudur. Çan kulesinden (çıkılamıyor maalesef) güzel bir Helsinki manzarası vardır.

Katedral önündeki meydan “Senate Square” yani Senato Meydanı’dır. Meydanın ortasında Çar II. Aleksandr’ın anıtı bulunur. Anıtın 4 tarafındaki 4 heykel ışık, barış, iş ve kanun’u simgeler. Halk yeni yıl kutlaması gibi önemli günlerde burada toplanır ve her gün saat 17:49 da günün iş zamanından zevk zamanına geçişini simgeleyen çanlar duyulur.

Katedralin merdivenlerinde sırtınızı Katedrale verdiğinizde sağınızdaki bina “Helsingin Ylopisto” yani Üniversite Binasıdır. 1960 yılında kurulan Turku Akademisi 1828 yılında Helsinki’de yapılan bu binaya taşınarak üniversite adını almıştır. Yapı Avrupanın önemli neo-klasik yapılarındandır ve siz sormadan söyleyelim yine Engel’in eseridir. Rus Hükümdarlığı zamanında “Imperil University” olan ismi bağımsızlıktan sonra “”Helsinki Üniversitesi” olmuştur. Binanın içerisi en az dışarısı kadar güzeldir.

Bu binanın hemen yanındaki bina ise “National Library of Finland” yani Kütüphane’dir. Bilin bakalım kim yapmış; Engel. 1844 yılında tamamlanan yapı halka açıktır ve içi-dışı çok güzeldir. Önünde “Üniversite’nin Babası” olarak kabul edilen Çar I. Aleksandr’ın anıtı bulunur.

Sonraki “must to see” listesindeki yer tabii ki “Temppeliaukion Kirkko” ya da diğer adı ile “Rock Church”. Burası modern Helsinki mimarisinin bir başarı hikayesi. Bir kayanın içerisine oyulmuş olan bu kilise Helsinki’nin en ilgi çeken yerlerinden birisi. Önünden tur otobüslerinin eksik olmadığı kiliseye giriş ücretsiz. Granit bir taban, bakır sarmal bir tavanın arasında dizili cam panellerden ibarettir. Altar, çan kulesi ve süsleme yoktur. İbadete açıktır bunun yanında sık sık da konserlere ev sahipliği yapar. Nispeten biraz uzak olduğu için buraya 8 nolu tram ile gidebilirsiniz. Yürünmeyecek kadar uzak da değil tabii. Biz yürüdük ama tram hakkında da biraz bilgi verelim tram hatları tram istasyonlarında çok net haritalarla anlatılıyor. Tram içerisinde nakit ödeme yapabiliyorsunuz (2,5 euro) Biletinizin üzerinde 1 saat sonrasının saati yazıyor. Bu saate kadar bu biletle istediğiniz tram’e binebiliyorsunuz.

Yine “must to see” listesinde ve buraya yakın bir yer de ” Sibeliuksenpisto” yani “Sibelius Anıtı”. 600 çelik boru ile bir müzik aleti tasarımı verilen bu anıt Finlandiya’nın en önemli müzisyenlerinden “Sibelius” onuruna yapılmış ve onun 80. doğum gününde açılmıştır. Yine önünde tur otobüsleri eksik olmaz. Anıt bir parkın içerisindedir dolayısı ile giriş ücreti yoktur.

Dönüşte otelinize giderken yolunuzu tren istasyonundan geçirin. Helsinki’yi iyi tanıtan ve çok tanınan yapılardan biridir. Önünde sağda 2 solda duran 4 granit heykel ve kulesi ile tanınmıştır. İçerisi küçük bir alışveriş merkezi kadar dükkana ev sahipliği yapar. Burada çok sayıda cafe-restaurant-büfe alternatifi de bulunur.

Ertesi gün eğer pazar gününe denk gelmiyorsa yine market square’den (Kauppatori Market) başlayın geziye. En makul fiyatlı hediyelik eşyaları burada bulabilirsiniz. Bazı standlar da yemek standı şeklindedir. Özellikle deniz ürünleri yiyebilirsiniz burada. Hemen 100 m uzaklıkta şehrin hal’i diyebileceğimiz “Vanha Kauppahalli” bulunur. Burası meyve-sebze, balık satıcıları ve hazır yemek satıcıları ile doludur. Buradan eve götürebileceğiniz şeyler alabileceğiniz gibi yemek de yiyebilirsiniz.

Konu yemek ve alışverişden açılmışken şehir merkezinde 2 önemli alış veriş merkezi var. Birisi “Stockmann” burası şehrin en lüks mağazalarından biridir. Gezilmesinde fayda olabilir ama Türkiye gibi AVM cennetinden gelenler için yine çok birşey vermeyebilir. İkincisi ise “Forum” AVM’dir. Burası ise tam bir hayal kırıklığıdır. Asla ve asla beğenmezsiniz. Bizce hiç girmeyin ya da girip haklı olduğumuzu görün :).

Market Meydanından çeşitli rotalara tekne gezileri düzenlenir. Her firmanın farklı süresi, rotası ve fiyatı bulunur. Biz en uzun rotaya sahip olduğu için “Helsinki Seasight” firmasının 1,5 saatlik 20 euroluk turunu seçtik. Ne kötüydü ne de iyiydi diyebiliriz. Özetle yapılmaması kayıp olmaz.

Yine alışveriş için tavsiyelere devam edersek iki önemli cadde vardır. Bunlar yine Market Meydanına paralel seyreden “Aleksanderinkatu” (Aleksi diye geçer) ve hemen üstündeki “Yliopistonkatu” dur. Buradaki mağazalar Helsinkililerin sık alışveriş yaptığı mağazalardır.

Pazar yerleri ve açık market meydanı olarak da son tavsiyemiz Meydana yaklaşık 1.2 km uzaklıktaki “Hakaniemi Kauppahalli” ve önündeki pazar yeridir. Hal’in içi ve önündeki pazar yeri neredeyse birebir “Vanha Kauppahalli” ve “Kauppahalli Market” in aynısıdır. Buraya gitmek için yürüyebilir ya da 7B tram’ini ya da metro’yu kullanabilirsiniz. Yürüyerek gidecekseniz ya da dönecekseniz köprünün hemen dibindeki “Kluuvi Parkı”nı ve bitişiğindeki “Botanik Parkı”nı (ücretsiz) gezmeyi ihmal etmeyin.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. Ilker cebeci dedi ki:

    Detayli bilgi icin trsekkurler dostum…Yaptigim gezi plani icin cok yararli oldu.

    1. Engin Ersöz dedi ki:

      Yorum için teşekkürler ve şimdiden iyi geziler…

BİR YORUM YAZIN