Peru

Anasayfa » Peru

Peru Hakkında Genel Bilgiler

Peru, ya da resmi adıyla Peru Cumhuriyeti Güney Amerika’nın batısında bir ülke. Kuzeyde Ekvador ve Kolombiya, doğuda Brezilya, güneydoğuda Bolivya, güneyde Şili ve batıda Büyük Okyanus’la sınırları bulunuyor.

28 Temmuz 1821 yılında kurulmuş olan ülkenin yönetim biçimi Cumhuriyet.

Başkenti 10 milyon nüfuslu Lima şehri.

Peru’nun üç resmi dili İspanyolca, Keçuva ve Aymaraca. Ülkenin Amazon ormanlarında ise yerliler 13 dil daha konuşmaktadır. Keçuva (Quechua) ve Aymara Peru’daki etnik topluluklar daha doğrusu Peru Yerlileri. Evet Dechatlon’un kendi markasının ismi buradan geliyor.

Ülkenin toplam nüfusu 32 milyon kişi. Etnik yapısının %45’ini kızılderililer oluşturur. Kızılderilileri sırasıyla %37 ile Mestizo, %15 ile Avrupalı ve %3 ile Siyahi ve Asyalı etnik gruplar takip eder.

Peru ülkesinin para birimi tüm ülke genelinde Nuevo Sol (PEN)‘dir. Kısaca Sol deniyor ve 10 Sol yaklaşık 50 TL.

Peru ile Türkiye arasında yaklaşık olarak 8 saat fark bulunmakta. Yani Türkiye konumu Peru konumundan yaklaşık olarak 8 saat ileride yer almakta. Peru’da saat öğlen 12:00  iken Türkiye’de saat 20:00 olmakta.

Peru bayrağının renkleri kırmızı, beyaz, kırmızı renk şeklinde sıralanmaktadır. Tipik bir cumhuriyetçi bayrağı olduğu dikey şerit şeklinden anlaşılmaktadır. Bayrağın efsanesine göre renkler, kurtarıcı olan José de San Martín’in 1820 yılında Peru sahilindeki flamingoları dikkate alması ile oluşan bir ilham sonucunda meydana gelmiştir.

Peru Hükümeti TC vatandaşlarına vize uygulamıyor.

Peru hakkında bazı ilginç bilgiler

Bolivya ve Peru arasında yer alan Titicaca Gölü 3.810 metre yüksekliği ile en yüksek göl olma özelliğine sahip. Günümüzde Keçuva halkı gölde bulunan 120 tane yüzen adada yaşıyor.

Cotahuasi Kanyonu Peru’nun en derin noktası ve dünyanın en derin kanyonu. Derinliği 3,535 metre olan kanyon, Amerika’daki Büyük Kanyon’dan iki kat daha derin.

Süper besin olarak bilinen patatesin ana vatanı olan Peru’da 3000’den fazla patates türü bulunuyor.

Dev And kondoru ortalama 10-15 kg ağırlığı ve 274-310 cm kanat genişliği ile dünyanın en büyük uçan kara kuşu olarak bilinir. Tek bir kanat bile çırpmadan saatlerce uçabilir. And Kondoru İnkalılar tarafından kutsal kabul edilseler de, günümüzde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Peru’daki birçok çiftçi hayvanlarını öldüreceklerini düşündükleri için bu kuşları avlıyor.

Peru 90 farklı mikroklimaya sahip ve ülkedeki hayvan ve bitki çeşitliliğinin bu kadar fazla olmasının başlıca sebebi mikroiklim fazlalığıdır. Peru’daki Manu Milli Parkı, 1000’den fazla kuş, 1200 kelebek türü, 287 sürüngen türüne ve daha fazlasına ev sahipliği yapar.

Pisco Sour kokteyli; limon, şeker, su, yumurta beyazı, buz ve acı ile karıştırılarak yapılan bir Peru içkisidir.

Ülke Tarihi

İnsanlık tarihinin en köklü medeniyetlerinden bazılarına ev sahipliği yapan Güney Amerika ve özelde Peru topraklarında bilinen ilk insan yerleşimleri MÖ 10.000’li yıllara kadar gitmekte. Ancak bölgede varlığı bilinen ilk topluluk olan Norte Chicolar MÖ 2.000’li yıllara tarihlendirilmekte. Daha sonra bölgede MÖ 1500’lü yıllardan itibaren Chavin kültürü gelişmiş. İlerleyen dönemde bölgede Paracas, Nazca, Wari, Chimu ve Mochica gibi topluluklar varlık göstermiş ki, bu unsurlar bölge tarihinde Pre-İnka kültürleri olarak kabul edilmekte. Özellikle Chimu kültürü 1150-1450 yılları arasında oldukça etkili olmuş.

15. yüzyılın ortalarında tarih sahnesine çıkan İnka İmparatorluğu ise sömürge dönemi öncesi Amerika kıtasının en büyük imparatorluğu olmuş. Öyle ki zirve döneminde 2 milyon kilometrekareden büyük bir alana ve yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip olan imparatorluk, Güney Amerika kıtasının büyük bir bölümünü hâkimiyeti altına almış, ancak başta İspanya olmak üzere Avrupalı sömürge güçlerinin kıtayı istila etmeye başlaması ile 16. yüzyılın ortalarında yıkılmış ve onlardan kalan zengin medeniyet birikimleri de büyük oranda talan edilmiş. İspanyollar Peru topraklarına ilk olarak 1530’larda girmiş, 1570’lerde bölgenin tamamen İspanyol hâkimiyeti altına alınması ile birlikte, Peru’nun başta altın ve gümüş olmak üzere zengin maden yatakları sömürülmeye başlanmış, yerli halk madenlerde köle olarak kullanılmış, iş gücünün yetersiz görülmesi üzerine Afrika’daki diğer sömürgelerden getirilen köleler bölgeye yerleştirilmiştir. Misyonerlik faaliyetleriyle de halkın zorla Hristiyanlaştırılması için büyük çaba sarf edilmiştir.

José de San Martín

Kıtanın genelinde olduğu gibi Peru’daki bağımsızlık süreci de 19. yüzyılın ilk çeyreğinde başlamış, 1821 yılında Jose de Sen Martin ve Simon Bolivar liderliğinde bağımsızlık ilan edilmiştir. Bağımsızlığı takip eden süreç, yüzyılın sonlarına kadar siyasi mücadeleler, iç savaşlar ve sınır anlaşmazlıkları sebebiyle bölge ülkeleriyle girilen savaşlarla geçmiştir.

Simon Bolivar

Özellikle Şili ile 1879-1884 yılları arasında devam eden savaşın gerekçesi olan sınır anlaşmazlığı, ancak çok daha ileri bir tarihte, 1929 yılında imzalanan anlaşma ile son bulabilmiştir. 20. yüzyılda ve bilhassa 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde ise ülke, askerî darbeler ve cunta yönetimleri ile karşı karşıya kalmıştır. 1948’de Manuel Odria ve 1968’de Juan Velasco Alvarado darbeleri ülke siyasi tarihinin önemli köşe taşlarındandır. 12 yıllık askerî yönetimin ardından 1980’de yeniden demokratik düzene geçilmiş olsa da Peru’da devlet yönetimindeki çalkantılar ve siyasi istikrarsızlıklar devam etmiştir. 1990’lı yıllarda Ekvador ile yaşanan sınır anlaşmazlıkları, başarısız darbe girişimleri, terör olayları ve siyasi istikrarsızlıklar sürmüştür. Alberto Fujimori yönetimindeki 1990’lı yılların ardından 21. yüzyılın ilk çeyreği Peru için yeniden toparlanma ve dışa açılım süreci olarak yaşanmaktadır.

Siyasi Yapı

Bağımsızlığının 200. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanan Peru, başkanlık tipi demokrasi ile yönetilmektedir. 1993 yılından bu yana yürürlükte olan anayasaya göre devlet başkanı beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle ve tek sefere mahsus olmak üzere göreve gelmektedir. Ancak devlet başkanları üst üste olmamak kaydıyla ikinci kez görev yapabilmektedir. Devlet başkanı, yürütme erkinin başında yer almakta ve devlet yönetimine ilişkin belirleyici yetkileri kullanmaktadır. Ancak ülkede sembolik bir başbakanlık makamı da bulunmakta olup başbakan da yine devlet başkanı tarafından atanmaktadır. Yasama organı tek kanatlı ve 130 sandalyeli parlamentodur. Parlamenterler de yine beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Ülkede son başkanlık ve parlamento seçimleri Nisan 2016’da düzenlenmiş olup bir sonraki seçimlerin Nisan 2021’de yapılması planlanmaktadır. İkinci tura kalan son başkanlık seçimlerini kazanarak Temmuz 2016’da göreve gelen Pedro Pablo Kuczynski’nin Mart 2018’de istifa etmesi üzerine Martín Vizcarra, Peru Devlet Başkanı olarak görevlendirilmiştir. Ülke idari olarak 25 bölgeden oluşmaktadır. Her bölgede dörder yıl görev yapan bir başkan ve yerel bir hükümet bulunmaktadır.

Yakın zamanda neler yaşandı? Olayların nedeni ne?

2021’deki siyasi krizin ardından öfke oylarıyla iktidara gelen, mütevazı bir kırsal kökeni olan 53 yaşındaki eski öğretmen Devlet Başkanı Pedro Castillo 7 Aralık 2022’de sürpriz bir ulusa sesleniş yaptı.

Elindeki metni duraksayarak, titreyen elleriyle okuyup Kongre’yi lağvettiğini ve yerine “olağanüstü acil durum hükümeti kurduğunu” duyurdu.

Ülke genelinde de olağanüstü hal ilan etti.

Bu adımların “hukukun üstünlüğü ve demokrasiyi yeniden inşa etmek için” atıldığını söyledi.

Tepkiler nasıl oldu?

Bu herkesi şok etti. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Castillo’yu darbe yapmakla itham etti.

Savunma Bakanı’nın da aralarında bulunduğu pek çok bakan anında istifa etti.

Pedro Castillo

Devlet Başkanı Yardımcısı Dina Boluarte ise Twitter hesabından, Kongre’nin feshedilmesini kınadı.

Polis ve ordu ortak bir bildiri yayınlayarak anayasanın arkasında olduklarını duyurdu.

Kongre Castillo’yu dinlemedi, olağanüstü toplanarak onu görevden aldı.

Bu noktaya nasıl gelindi?

Bu konuşmanın nedeni belliydi esasında; Devlet Başkanı Pedro Castillo, 7 Aralık’ta ulusa seslendiği günlerde Kongre’de kendisini azletmek için oylama hazırlığı vardı.

Görevden alınması için yapılan önceki iki oylamada yeterince oy çıkmamıştı ve çoğu siyasi analist, bu oylamanın da onun iktidarına son vermeye yeterli olamayacağını düşünüyordu. Zira azledilmesi için Kongre’nin üçte ikisinin aleyhinde oy kullanması gerekiyordu.

Peru Kongresi’nde çoğunluk muhalif partilerden oluşsa da bunların bir çoğunun birbiriyle çatışma içindeki küçük partiler olması, Castillo’ya karşı bir araya gelmelerini zorlaştırıyordu.

Ona yöneltilen suçlamanın “ahlaki acizlik” gibi muğlak bir itham olması da Castillo’nun elini güçlendirecekti.

Azil süreci neden başlamıştı?

Pedro Castillo’nun başkanlığı, başından beri zorluydu. Solcu bir eski öğretmen olarak Haziran 2021’de sağcı rakibi Keiko Fujimori’yi az farkla yenerek göreve başladı.

Siyasi tecrübesi ve bağlantıları az olan Castillo’nun karşısında, muhalefetin kontrolünde olan bir Kongre’nin yer alması, onun ülkeyi yönetmesini zorlaştırıyordu.

Kabinesi sürekli değişti ve görevde kaldığı 17 ayda beş ayrı başbakanla çalıştı.

Bu kısa sürede sık sık yolsuzluk suçlamalarına maruz kalsa da bunların siyasi olduğunu savundu.

Castillo neden Kongre’yi feshetti?

Esas soru bu. Castillo elindeki metni okurken kendinden emin gözükmüyordu ve gergindi.

El Pais gazetesine konuşan en yakın danışmanlarından biri, Castillo’nun böyle bir şey yapacağına dair hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.

Bazıları bunu, Şubat’tan 24 Kasım’a kadar başbakanlık görevinde bulunan Anibal Torres’in etkisiyle yapmış olabileceğini düşünüyor.

Castillo ulusa seslenirken de, sonrasında gözaltına alınırken de Torres yanındaydı.

Bu teoriye göre halk desteği azalan (yine de, hiç beğenilmeyen Kongre’nin halk desteğine kıyasla hâlâ yüksek olan) Castillo, seçilmiş fakat bölünmüş Kongre’yle ülkeyi yönetmektense kararnamelerle yönetmeye karar verdi.

Castillo’nun yanı sıra Torres’e de “isyana teşvik” soruşturması açıldı. Bir Twitter paylaşımında gizleneceğini söyledi. Şu an nerede olduğu bilinmiyor.

Devlet Başkanı Pedro Castillo ise şu an cezaevinde.

Kongre ne yaptı?

Kongre, Castillo’nun fesih kararını dinlemeyerek toplandı ve onu görevden aldı.

Azil oylaması 6’ya karşı 101 oyla geçti, 10 vekil de oylamaya katılmadı.

Dina Boluarte

Ardından Boluarte’yi yeni devlet başkanı olarak göreve başlaması için davet ettiler ve Boluarte yemin etti.

Sonrasında Castillo ne yaptı?

Castillo ailesiyle birlikte Başkanlık Sarayı’ndan ayrılarak, sığınma istemeyi planladığı Meksika Büyükelçiliği’ne doğru yola çıktı.

Fakat yolda Castillo’nun koruma polisleri, üstlerinden gelen emirle arabayı durdurdu ve elçilik yerine karakola gittiler.

Orada bir başsavcı tarafından gözaltına alındı.

Şimdi de tutuklu bir şekilde yargılanmayı bekliyor.

Peruluların tepkisi nasıl oldu?

Pek çoğu Castillo’nun Kongre’yi feshetme kararını kınadı ve bunun “otokratça bir adım olduğunu” söyledi.

Bu durumu 1992’de askerin desteğini alarak Kongre ve yargıyı lağveden Eski Devlet Başkanı Alberto Fujimori’nin yaptığı darbeye benzetenler de oldu.

Castillo’nun istediğini başaramaması çoğu kişiyi rahatlatsa da bundan sonra olacaklara dair kaygılar sürüyor.

Halkın Kongre’ye desteği hâlâ düşük. Göstericiler erken seçim talebiyle sokaklara çıktı ve polisle pek çok çatışma yaşandı.

Castillo’nun destekçileriyse serbest bırakılması talebiyle sokaklarda.

Bundan sonra ne olacak?

Peru siyasi bir çıkmaza girmiş durumda.

Dina Boluarte göreve başlarken, normal seçim tarihi olan Temmuz 2026’ya kadar görevde kalacağını söyledi.

Beş gün sonra, 12 Aralık’ta, seçimi iki yıl öne çekerek Nisan 2024’te yapabileceklerini açıkladı.

Bundan iki gün sonra daha da erkene çekti ve Aralık 2023’ü işaret etti ancak Kongre bu tarihi onaylamadı.

Boluarte’nin önceliği, göreve başladığı günden bu yana dinmek binmeyen protestoları sonlandırmak oldu. Bunun için 14 Aralık’ta Savunma Bakanı 30 günlük olağanüstü hal ilan etti.

Öte yandan protestolar nedeniyle seyahat edemeyen ve işe gidemeyen kişiler de her geçen gün sabırsızlanıyor.

Memnuniyetsizlik artarken Devlet Başkanı Boluarte’nin göreve başladığı gün Peru halkına söylediği “Ülkeyi birleştirmek için bana zaman ve olanak tanıyın” talebinin kabul görme ihtimali her geçen gün azalıyor.

Ekonomik Durum

Peru, 2000’li yıllardan bu yana hızla gelişmekte olan bir ekonomiye sahiptir. Yüzyılın başından itibaren ortalama %4’ün üzerinde bir büyüme oranı tutturulmuş, düşük enflasyon ve işsizlik oranları ile başarılı bir kalkınma süreci takip edilmiştir ki, bu da ülkenin en önemli problemlerinden biri olan yoksulluğun azalma trendine girmesini sağlamıştır. Ancak ülkenin kıyı kesimlerinde sağlanan ekonomik gelişme, iç bölgelere yeterince yansıtılamamıştır ve gelir dağılımındaki eşitsizlik hâlen ciddi bir sorun olarak varlığını muhafaza etmektedir.

Ülke ekonomisinin en önemli taşıyıcı gücü, sahip olduğu zengin maden yataklarıdır. Dünyanın en büyük ikinci gümüş ve bakır üreticisi olan Peru’da ayrıca çinko, altın, demir, kömür, kalay, cıva, petrol, kauçuk, doğal gaz ve fosfat bulunmaktadır. Ülke ayrıca balıkçılık açısından da oldukça zengin okyanus kıyılarına sahiptir. Maden ihracatı, toplam ihracat gelirlerinin %60’tan ve vergi gelirlerinin %30’dan fazlasını karşılamaktadır.

Tarım sektörü ülkenin en önemli geçim kaynaklarından biri olup istihdamın %25’inin karşılandığı bir alandır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri kahve, kakao, sebze-meyveler, pirinç, patates, mısır, buğday, arpa, soğan ve fasulyedir. Ayrıca kümes hayvancılığı, balıkçılık, sığır ve domuz eti ile süt ve süt ürünleri de ülke için önem taşımaktadır.

Ülkede sanayi sektörü de oldukça canlı olup öne çıkan sahalar maden, kimya, petrol, gıda ve balık işleme, mineral, kauçuk, tekstil, çimento ve demir-çeliktir. Gelişim gösteren bir diğer alan ise inşaattır; özellikle hidroelektrik enerji santralleri son yıllarda ön plandadır.

Peru, son dönemde 10’dan fazla ülkeyle imzaladığı serbest ticaret anlaşması ile dış ticarette önemli bir ivme yakalamıştır. Öte yandan Şili, Kolombiya ve Meksika ile imzalanan Pasifik İttifakı ile bölge ülkeleriyle ve 2009’daki Ticaret Anlaşması’yla da ABD ile yürütülen ticarette büyük artış sağlanmıştır. Böylece 2007 yılında 48 milyar dolar olan toplam dış ticaret hacmi, 2018 yılında 47 milyar doları ihracat, 43 milyar doları ithalat olmak üzere 90 milyar dolara ulaşmıştır. Ülkedeki toplam ihracatın %25’ten fazlasını bakır cevheri, %15’ten fazlasını ham ve yarı işlenmiş altın karşılamaktadır. Peru’nun en önemli ticaret ortakları, dış ticaretin yarısına yakınını karşılayan ABD ve Çin’dir.

Türkiye ile İlişkiler

Türkiye-Peru ilişkileri, iki ülke arasındaki tarihî, kültürel ve coğrafi uzaklığın da etkisi ile yakın geçmişe kadar sınırlı düzeyde devam etmiştir. Son yıllarda Türkiye’nin Latin dünyasına yönelik açılımı ile birlikte Peru ile ilişkiler de belirgin biçimde gelişmektedir. İki ülke arasında serbest ticaret anlaşması imzalanması yönündeki çalışmalar da sürmektedir.

Türkiye ile Peru arasındaki ilk diplomatik ilişkiler 1950 yılında tesis edilmiştir. İki ülke 2010 yılında karşılıklı olarak büyükelçiliklerini faaliyete açmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin Callao’da, Peru’nun da İstanbul’da birer fahri konsolosluğu bulunmaktadır. İki ülke arasında devlet başkanlığı seviyesindeki tek resmî ziyaret 2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilmiştir.

Türkiye ve Peru arasındaki ticari ilişkiler, son yıllarda hareketli olmakla birlikte, 2013 yılında yakalanan 369 milyon dolarlık en yüksek seviye bir daha aşılabilmiş değildir. Son olarak 2018 yılında iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 162,4 milyon doları ihracat, 108,2 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 270,7 milyon dolar olarak gerçeklemiştir. Türkiye’den Peru’ya ihraç edilen başlıca ürünler demir-çelik profiller, inşaat malzemeleri, motorlu taşıtlar, elektrik transformatörleri, pamuk ipliği, balık yağı, kara yolu taşıtları için yedek parçalar ve hazır gıdadır. Peru’dan ithal edilen başlıca ürünlerse çinko, altın, sebze-meyve, et ve sakatat, tohum ve gümüştür.

Müslümanların Durumu

Peru coğrafyasının İslamiyet’le ilk tanışması, İspanyol zulmünden kaçarak Avrupa’dan gelen Endülüslü Müslümanlar aracılığıyla 15. yüzyıl sonlarında gerçekleşmiştir. İzleri kültür ve mimaride günümüze kadar ulaşmakla birlikte o dönemde Peru’ya gelen Müslümanlar zamanla yerli halka karışarak dinî kimliklerini kaybetmişlerdir. Peru’ya ikinci büyük Müslüman göçü ise, 20. yüzyılın ortalarında, başta Filistin, Suriye ve Lübnan olmak üzere Ortadoğu coğrafyasındaki Arap Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.

Günümüzde Peru’da 5.000 civarında Müslüman yaşamaktadır. Bunların bir kısmını göçmen Müslümanlar, bir kısmını ise ihtida etmiş yerli Müslümanlar oluşturmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren Peru’da İslamiyet’e olan ilgi artmaya başlamış, özellikle 11 Eylül olayları sonrasında yaşanan süreç, Peru toplumunda İslamiyet’in araştırılması, tanınması yönündeki çabaları arttırmıştır. Başkent Lima’da kurulan Peru İslam Birliği (Asociación Islámica del Perú) adlı kuruluş, ülke Müslümanlarını temsil eden en önemli yapıdır. Ülkede daha önce açılan iki mescit ve bir okul, imkânların elverişsizliği nedeniyle kapanmış olsa da sonradan Latin Amerika Müslümanlar Birliği (LAMU) tarafından bir cami ve kültür merkezi açılarak hizmete sokulmuştur. Ülkede Müslümanlar tarafından tesis edilen diğer yapılar ise Perulu Müslümanlar Teşkilatı ve İslami Araştırmalar Enstitüsü’dür.